18 Ağustos 2016 Perşembe

GÜNEŞİ SAĞIMA, AYI SOLUMA VERSELER



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ قَضَى نُسُكَهُ وَسَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ. (الجامع الصغير)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم بيوردلر ."    كم مسلمانلرى ديليله و أليله إنجتمدن حج  ( ويا اؤمره )  وظيفه لرنى يابارسه اونون كجمش كوناحلرى باغشلانر ."  
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Kim, Müslümanları diliyle ve eliyle incitmeden hac (veya umre) vazifelerini yaparsa onun geçmiş günahları bağışlanır.”
(Hadîs-i Şerîf, Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)
Hicrî:   11  Zilkâde   1437  Fazilet Takvimi 

GÜNEŞİ SAĞIMA, AYI SOLUMA VERSELER


Müşriklerin ileri gelenleri, Peygamberimiz’in amcası Ebû Tâlib’e “Ey Ebû Tâlib! Senin kardeşinin oğlu bizim ilahlarımızı yeriyor, dinimizi karalıyor, bizleri akılsızlıkla, baba ve atalarımızı da sapkınlıkla kötülüyor. Ya, sen onu susturur, bize çatmaktan vazgeçirirsin, ya da onunla aramızdan çıkarsın!” dediler. Ebû Tâlib onları yumuşak sözlerle başından savdı.
Peygamberimiz (s.a.v.) ise, halkı İslâm dinine davete hızla devam ediyordu. Bu hal üzerine tekrar Ebû Tâlib’in yanına geldiler. “Ey Ebû Tâlib! Sen aramızda yaşça, şerefçe, mevkice ileridesin. Biz senden kardeşinin oğlunu susturmanı istemiştik. Onu susturmadın. Andolsun ki; artık biz onun böyle baba ve atalarımıza dil uzatmasına, bizi akılsızlıkla kötülemesine, ilahlarımızı yermesine katlanıp duracak değiliz! Ya, sen onu susturursun yahut iki taraftan birisi yok oluncaya kadar, onunla da, seninle de çarpışırız!” diyerek ayrıldılar. Kavminin münasebetini kesmesi ve kendine düşmanlık etmesi dayanılmaz bir hâl idi. Peygamberimiz’i (s.a.v.) yardımsız, himâyesiz bırakıp müşriklerin ona istediklerini yapmalarına da râzı olamıyordu.
En sonunda, Peygamberimiz’i (s.a.v.) çağırdı ve ona “Ey kardeşimin oğlu! Kavminin ileri gelenleri yanıma geldiler. Senden bana şikâyetlendiler. Bana şöyle şöyle söylediler. Gel vazgeç, beni de, kendini de koru, kurtar. Güç yetiremeyeceğim bir işi bana yükleme!” dedi.
Peygamberimiz (s.a.v.) “Amca! Vallahi, bu işi bırakmak için güneşi sağıma, ayı da soluma koyacak olsalar, ben yine onu bırakmam! Ya, Allâhü Teâlâ İslam’ı bütün cihâna yayar, vazifem biter, ya da bu yolda ölür giderim!” deyip ağladı, sonra da kalkıp gitti.
Ebû Tâlib, Peygamberimiz’in arkasından “Gel, kardeşimin oğlu, gel!” diye seslendi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), dönüp gelince “Ey kardeşimin oğlu! Git, istediğini söyle! Vallâhi, ben seni hiçbir zaman hiçbir şey için asla teslim etmem.” dedi. (es-Sîratü’n-Nebeviyye, ibn-i Hişâm)
Hicrî:   11  Zilkâde   1437  Fazilet Takvimi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder