1 Eylül 2012 Cumartesi

ABDULBASIT ABDUSSAMED’İN HAYATI





Abdulbasıt Abdüssamed!n Katar tv Ropörtajı



ABDULBASIT ABDUSSAMED’İN HAYATI
     

           Onun sesini dinlerken ruhunu teslim edenler oldu.Onun Kur' an  okuyuşunu dinleyerek müslüman olanlar oldu.Onun Kur' an-ı okuma tarzı islam aleminde ayrı bir çığır açtı farklı bir ekol meydana getirdi.İslam aleminin medarı iftiharı Davudi ses Abdulbasıt Abdussamed
"  Cennet sesli hafız "


"Doğumu ve Nesebi:  Abdulbâsit Muhammed Abdussamed 1927 yılında, Mısır’ın güneyindeki Kinâ Vilâyeti’ndeki Erment’e bağlı Mura‘aze Köyü’nde doğdu. Dedesi Şeyh Abdussamed, Kur’ân ilimleri ve hafızlığındaki üstünlüğüyle bilinirdi. Babası Şeyh Muhammed Abdussamed de hafızlığı ve tecvîd ilimlerindeki ustalığıyla tanınırdı. Kardeşleri Mahmûd ve Abdulhamîd Kur’ân hafızlarıydı. Küçük kardeşleri Abdussamed onlara katıldığına henüz 6 yaşındaydı.

Hatıratında şöyle der: On yaşıma geldiğimde Kur’ân’ı tamamıyla ezberlemiştim. Babam Ulaştırma Bakanlığı’nda görevli, dedem ise âlimlerdendi. Onlardan Kur’ân ilimlerini öğrenmek istediğimde bana Şeyh Muhammed Selîm’in elinde yetişmem için Tantâ’ya gitmemi söylediler. Erment ile Tantâ arasındaki mesafe çok uzaktı. Tantâ’ya gitmek üzere yola çıkmama bir gün kala, Muhammed Selîm’in, Erment’e geldiğini öğrendik. Sanki kader, en uygun zamanda bu adamı bize göndermişti. Yanına gidip kendisine Kur’ân’ı tamamıyla okudum. Sonra, yedi kıraat ile ilgili bir metin olan Şâtıbiyye’yi ezberledim.

Şeyh
Abdussamed on iki yaşına geldiğinde, Şeyh Muhammed Selîm’in yardımıyla artık Kinâ’nın her yerinden kendisine davetler geliyordu. Gittiği her yerde Şeyh Abdulbâsit’ten bahsediyordu.

Doğumunun Hatırasına Hz. Zeyneb’i Ziyareti:  Mîlâdî 1950 yılında Peygamber Efendimiz’in صلى الله عليه وسلم ehl-i beytini ve onun temiz neslini ziyaret etmeye gider. Onun buraya üst Mısır’da oturan akrabalarından biriyle gitmesinin nedeni, Hz. Zeyneb’in doğumunun kutlanmasıdır. Ona moral veren şey sesleri ilk olarak duyulan meşhur tecrübeli kârîlerdir. Bu kârîlerin en meşhurları Şeyh Abdulazîz Zâhir, Şeyh Abdulfettâh eş-Şa‘şâ‘î ve Şeyh Mustafâ İsmâ‘îl ve diğerleri… Gecenin yarısından sonra ehl-i beyti sevip de farklı farklı şehirlerden gelen kimseler Hz. Zeyneb Mescidi’ne grup grup akın ederler. Abdussamed’in Mısır’da ikâmet eden akrabalarından biri, bu genç delikanlının çıkıp da aşır şeklinde Kur’ân okuması için izin ister ve ona izin verilir. Çok büyük bir insan topluluğunun ortasında kıraate başlar. Tilâvet Ahzâb Suresi’ndendir. Mescidin her tarafını sessizlik bürür ve gözler cesaretli olup büyük kârîlerin mekanına oturan, küçük kârîye çevrilir. Fakat bu sessizlik çok fazla sürmez. Sessizlik biraz sonra yerini bağrışmalara ve haykırmalara bırakır. Mescidin her bir yanı “الله أكبر”, “الله يرضى عليك” diye kalpten gelen birtakım sloganlarla inler. Bunun sebebi küçük karînin okuduğu aşırdır. Bu kıraat bir saatten fazla sürer. Kıraat o kadar güzel ve etkileyici olur ki, mescidin direkleri, duvarları ve lambaları da aradaki insanlara katılmış, her bir ayet okunduğunda Rabb’lerini tesbîh ediyor ve titriyorlarmış gibi bir manzara oluşuverir.
                                      Abdussamed derki: "Tecvit tatlı sese hazırdır tatlı sesiniz varsa Kur' an-ı tecvit etmez misiniz."
 

Şeyh ed-Dabbâ‘ın, Abdussamed’e Sesinin Kaydedilip Yayınlanması İçin Öncülük Etmesi: 1951 yılının bitişiyle birlikte Şeyh ed-Dabbâ‘, Abdussamed’den sesinin yayınlanması için başvuruda bulunmasını ister. Fakat Abdussamed Mısır ve Mısırlılarla olan bağını göz önünde alarak bu konunun ertelenmesini ister. Çünkü sesin yayınlanması özel bir organizasyona ihtiyaç duyuyordu. Şeyh ed-Dabbâ‘, Abdussamed’in Hz. Zeyneb’in doğumu münasebetiyle okuduğu tilavetini çok beğenir ve ondan dolayı şaşkına döner. Böylece Abdussamed’in yayıncılıktaki itimadı tamamlanmış olur. Abdussamed’in yayıncılarla anlaşmasından birkaç ay sonra Hz. Zeyneb Mahallesi’nde oturan ailesiyle birlikte, bundan sonra devamlı Kâhire’de oturması gerekir. Abdussamed’in de radyoya girmesiyle birlikte, radyo araçları almaya yönelik istek artar ve evlerin ve köylerin çoğunda radyo çoğalır. Bunun nedeni Abdussamed’in o güzel sesini dinlemektir. Köylerden herhangi birinde, bir kişide radyo varsa, bu kişi evlerinde iken onun sesini dinleyebilsinler.

Dünya Devletlerine Olan Birkaç Ziyareti: Abdussamed’in Kur’ân meydanlarındaki yolculuğu 1952 yılında başlar. Dünya’nın farklı farklı yerlerinden ona birçok davetler gelir. Özellikle de ramazan ayı… Ona gelen bazı davetler herhangi bir münasebet sebebiyle değildir bilakis sadece Abdussamed’in o devlete gelip, teşrîf etmesi içindir. Çünkü O, gittiği mekâna bir ferahlık ve mutluluk atmosferi getiriyordu. Öyle ki, Pakistan devlet başkanı onu Matar’a çağırır ve uçaktan iner inmez onu karşılar, onunla musâfahalaşır. Endonezya Devleti de onu çağırır. Ve oraya da gider. Endonezya’nın en büyük camilerinde Kur’ân okur. Gittiği her camide, caminin her bir yanı dolar ve insanlar caminin birkaç kilometre dışında sabaha kadar ayakları üzerinde Abdussamed’i dinlemek için dururlar.
                                     

     "  Kur'an 'ı okuyarak tebliğ etti  "



Şeyh Abdulbasit radyo programlarına katılmasından sonra, Mısır dışına ilk ziyareti hacc farîzasını yerine getirmek için 1952’de babasıyla beraber Su‘ûdî Arabistan’a gitmesiydi. 
Su‘ûdî Araplar şeyhin bu ziyaretini Allah’tan bir hediye bilip meyveleri toplaması gerekli bir fırsat olarak kabul edip ve ondan bu ülkede birkaç kayıt yapmasını istediler. Şeyh de bu teklifleri geri çevirmedi ve Su‘ûdî Arabistan’da birkaç tilavet kaydı için bekledi. Bu ülkede yapmış olduğu en meşhur tilavetleri Mescid-i Harâm ve Medine-i Münevvere’de olmuştu. Bu okuyuşları öyle beğenildi ki, bundan sonra “Mekke’nin Sesi” diye kendisine lakap verildi. 
Su‘ûdî Arabistan’ı ziyaret son bulmadı bilakis birçok devlete, çağrılara katılmış ve özelliklede Kâbe’yi ziyaret etmek için tekrar Su‘ûdî Arabistan’ı ziyaret etmiştir. Dînî kutlamaları ihyâ etmek için ziyaret ettiği ülkelerden biri de Hindistan’dır. Hindistan’da bulunan zengin bir Müslüman onu ağırlamıştır. Şeyh, Kur’ân okuması için bir mescide davet edilmişti. Abdulbasit orada, Kur’ân okuması için kendisini bekleyen insanlara yöneldi, hepsi başlarını eğmiş gözleri secde yerine bakar halde yaş ile dolmuştu. Abdulbasit tilavet bitirinceye kadar böyle ağlamaya devam ediyorlardı. Şeyh’in gözleri de bu mütevazı görüntüden etkilenmiş, iki gözü yaş dolmuştu. Abdulbasit bu yolculuklarında sadece Arap ve Müslüman devletlerle yetinmemiş, dünyanın doğusunu, batısını, kuzeyini, güneyini ziyaret etmiştir. 

Müslümanlara okumuş olduğu en meşhur mescitler Mescid-i Harâm, Mescid-i Nebevî ve Mescid-i Aksâ ve Emevî Mescididir. Aynı şekilde Halil İbrahim Mescidi’ne, Asyâ, Afrika, Londra ve Hindistan’da bulunan en meşhur mescitlere gitmiştir. Böylece Şeyh Abdulbasit Kur’ân’ı güzel okuması ile üstün bir makama gelmiştir ve unutulmayan bir kimse olarak hafızalara kazınmıştır. Tıpkı kıymetli bir mücevher gibi üzerinden her zaman geçişinde kıymeti ve değeri daha da artmış. Birçok ülkeden ödül almıştır. Bu ülkelerden bazıları Suriye, Lübnan, Senegal gibi ülkelerdir.

Şeyh Abdulbasit’in Hastalığı ve Vefâtı: Şeyh diyabet hastalığına yakalanmıştı. İçme ve yemede sıkıntı çekiyordu. Bu hastalıkla beraber Şeyh’te ciğer yetmezliği de vardı. Abdulbasit bu iki ciddi hastalığa direnmeye güç yetiremiyordu. Böylece Giza şehrinde bulunan, Doktor Bedran Hastanesi’ne yatırıldı. Fakat doktorlar ve Şeyh’in çocukları onun sağlığının zayıflamasından dolayı Londra’ya gitmesini istediler, O da buna kabul etti, Londra’ya gitti. Bir hafta orada kaldı. Ömrünün günlerinin bittiğini anlamış gibi, kendisi ile beraber gelen oğlu Tarık’tan kendisini Mısır’a götürmesini istemişti. Şeyh Abdulbasit, 30.11.1988 Çarşamba günü vefat etti. Allah Rahmet Eylesin Rahimallah ya Şeyh Abdulbasıt Abdussamed "
Şeyh Ahmet Ruzeykıye sormuşlar kariller arasında ıhlası ve ahlakı guzel olan karii kimdir diye oda Abdulbasıt Abdussamed demiş gerçektende okuyuşlarındakı o muthiş ihlası ve şöhretin karşısındakı mütevazılığıyla ender bulunan hafızlardan Allah Rahmet Eylesin .
Abdulbasıt Abdussamed - (Abdulbasıt Abdussamed Kimdir-Abdulbasıt Abdussamed Hakkında)







Abdussamed'in Hayatı(Hafızların Yıldızı)
Kur'an okuyarak tebliğ yaptı
Mısır, ülke olarak aslında fazla yabancımız değil. Nil nehri ve piramitlerle birlikte, Mısır denildiğinde akla gelen üçüncü bir konu daha var: Hafızlar.

Mısırlı hafızların sesleri gerçekten çok güzel. Bunun sebebi kimilerine göre iklim, kimilerine göre de bölge halkının ses tellerinin biyolojik yapısı. Gerçek sebebi nedir bilmiyoruz ama seslerinin çok güzel olduğu bir gerçek. Şaşâi, Mustafa İsmail, Sıddık Minşevi, Kâmil Yusuf, Ahmet Naina, Muhammet Rıfat, Ragıp Galveş gibi ünü Mısır sınırlarını aşmış birçok hafız-kârî yetiştirdi Nil'in geçtiği topraklar.

Ancak, biri diğerlerinden çok farklıydı; herşeyden önce insanı adeta efsunlayan sesi, hiç tükenmeyecekmiş gibi gelen nefesi vardı. Adı ise Abdulbasıt Muhammed Abdüssamed'di.
10 yaşında hafız oldu

Abdulbasıt Muhammed Abdüssamed Mısır'ın güneyinde Said bölgesinin Armand şehrinde 1 Ocak 1927 tarihinde doğmuştu. 10 yaşına geldiğinde ise küçük bir Kur'an hâfızıydı. Kur'an'ı Armand şehri ve Kina çevresindeki civar şehirlerde okumaya başladı. Sonra güzel sesiyle dinleyicilerin beğeni ve takdirlerini toplayarak bütün "Said" bölgesinde ve ülkenin güneyinde ünü arttı. 7 kıraati Şeyh Muhammed Selim'in rivayetinde Kina'da öğrendi, ardından da Kıraat-i Aşere'yi tamamlayıp Kahire'ye gitti. 1950 yılında Seyyide Zeyneb'in töreninde bulundu.

Aslında Abdüssamed'in meşhur olmasının hikâyesi Mısırlı diğer ünlü hafızlarınkinden pek farklı değildir. Dar bir çevre haricinde hiçkimsenin tanımadığı genç okuyucu tevafuken devletin bir büyüğünün önünde ya da kalabalık bir yerde okur ve adı ağızdan ağıza dolaşmaya başlar.

Bir arkadaşı Zeynebi Camii'ne Kur'an okuması için Abdüssamed'i davet eder. Kendisinden 10-15 dakika okuması istenir. Ama o cemaatin beğeni ve takdirlerinden dolayı okumasını sürdürür ve 2 saati aşan bir tilavette bulunur. Dönemin başbakanı da o anda dinleyiciler arasındadır. Okuyuşunu çok beğenir. Ve onun Mısır Radyosuna katılmasını ister. Radyoda bir imtihan yapılır. Üstün başarı gösterince radyonun resmi Kur'an okuyucusu olur. En genç okuyucu kendisidir. Dönem ise 50'li yılların başıdır. O devir ünlü "kârîlerin" yani, okuyucuların bol olduğu bir devirdir.

Oğulları Tarık ve Hişam Abdüssamed'i ünlü Hafız'ın Mısır'da vefat ettiği evde ziyaret ettik. Babasının 30 yıl kadar Kahire Şâfi Camii'nde Kur'an okuduğunu belirten Tarık Abdüssamed, "İnsanlar sabah erken vakitte camiye gidiyor, yer bulmaya, onun yakınında oturmaya çalışıyorlardı" diyor.
.. Ve davetler

Şeyh Abdüssamed'e dünyanın dörtbir tarafından davetiyeler gelir. Abdulbasıt İslam aleminin şerefli mescidlerinde Kur'an okumuştur. 1952'de babasıyla hac farîzasını yerine getirmek üzere Suudi Arabistan'a gider. Mekke ve Medine'de Kur'an okur. Mescid-i Aksâ'da, yine Kudüs'te Halil Mescidi'nde, Irak'ta ve başka bir çok Arap ülkesinde okur ve ödüller alır. Cezayir, Endonezya, Fas, Hindistan, Pakistan, Malezya ve Avrupa ülkelerinin çoğu onun davetli olarak ziyaret ettiği yerlerdir.
Abdüssamed Türkiye'yi de ziyaret eder. 15 gün kadar Türkiye'de kalır. Sultanahmet Camii'nde Kur'an okur. İslam aleminin diğer coğrafyalarında olduğu gibi ülkemizde de coşkuyla karşılanır. Ankara'yı da içine alan bu ziyaret çok verimli geçen ziyaretlerinden birisi olur...
Cehennem ayetlerini okurken ağlardı

Abdulbasıt Abdüssamed'in en önemli özelliklerinden birisi de nefesini tutmada çok maharetli olmasıdır. Ünlü hafız uzun süre nefes almadan ayetleri tiz seste okuyabilmektedir. Bu özelliği de cemaati mest etmekte, ayeti bitirir bitirmez coşmasına vesile olmaktadır.

Çocuklarının anlattığına göre, Abdüssamed Kur'an okumaya başlamadan önce kendisini ciddi olarak hazırlar, pek kimseyle konuşmaz, kalben ve ruhen hazır hale gelmeye çalışırdı.

Büyük Kur'an üstadı Mustafa İsmail'de gördüğümüz gibi Abdulbasıt Abdüssamed'de de okuduğu ayetlerden etkilenme çok yüksek boyutlardadır. Özellikle cehennemle ilgili ayetleri okurken gözleri yaşlarla dolu bir Abdüssamed vardır dinleyicilerin karşısında.

Tarık Abdüssamed onun bu hali için, "Babam, Kur'an okurken çok etkilenirdi. Cennet ve Cehennem ayetlerinde gözleri yaşlarla dolardı. Cehennem azabı ve ehlinden bahsolunan ayetlerde çok duygulanır, etkilenir ve gözleri yaşlarla dolardı" diyor.

Abdulbasıt Abdüssamed'in Türkiye'de de çok dinlenen Tekvin suresi meşhurdur. O sureyi okuyuşunda daha bir başkadır 
Abdüssamed. Tizle başladığı sureyi birkaç defa tekrarlar ve her tekrarlayışında ayrı bir güzellik, ayrı bir başkalık katar. Hatta denebilir ki o, bu sureyle hafızalarda yer etmiştir. Acaba Abdulbasıt Abdussamed bu sureyi nerede ve ne zaman okumuştu. Oğlu Tarık Abdüssamed'e sorduk:

"O sureyi 1952'de, Suriye'nin Halep şehrinde okudu. Yine kısa sûreler vardır. Tekvin, Duha, İnşirah, Fatiha ve Bakara'nın ilk ayetleri. Bu kaseti Suriye'de çekilmiştir. O an cemaat çok coşkuludur. Babamın da ilk gidişidir Suriye'ye. İnsanlar çok beğenmiş ve coşmuşlar. O kaset şu an tüm dünya müslümanları tarafından takdirle karşılanan ve dinlenen bir kaset. O kaset şeyhin şöhret bulduğu nadir kasetlerin başında gelir."

Onun dizinde yetişmiş, Kur'an ezberlemiş çokça öğrencisi var. Tarık Abdüssamed, "Merhum babamın Kur'an'ını dinleyip müslüman olan insanlar var"diyor.
Onu dinlediler ve müslüman oldular

Abdüssamed 1960 yılında Güney Afrika'ya gider ve bir ay kalır. Burada ilginç bir hadise yaşanır. 100 kişiyi aşan bir grup Abdüssamed'in Kur'an okuyuşundan etkilenir ve onun vesilesiyle İslamiyet'i kabul eder. Okuduğu Kur'an'la başkalarının İslamiyet'e girmesine vesile olan ender hâfızlardan birisidir.

Abdüssamed'in kasetleri dünyanın dörtbir tarafında... Acaba şöhret Abdüssamed'i etkilemiş miydi? Oğluna göre Abdüssamed'i Abdüssamed yapan tevazuu, alçak gönüllülüğü ve insanlar arasında bir insan olması... Çoğu zaman halkla içiçe ve tabii olması çevresinde hayretle karşılanıyordu. Bu hasletlerdir ki onu dünyaca ünlü bir kârî yaptı.

O devrin Kur'an üstadı Şeyh Mustafa İsmail ile de Abdüssamed'in arası gayet iyidir. Birbirlerini ziyaret ederler, birbirlerine karşı sevgi, saygı ve muhabbet duyarlar, devamlı iyi ilişkilerde bulunurlar. Dini münasebetlerde, toplantı ve oturumlarda biraraya gelir, bol bol hoş sohbetler ederler.

Abdüssamed'in diğer oğlu Hişam Abdulbasıt Muhammed Abdüssamed 1987 yılında babasıyla birlikte Amerika ziyaretlerini şöyle anlatıyor: "1987 yılında babamla birlikte ABD ziyaretinde bulundum. Orada bir İslam merkezinin açılışı vardı. Bu münasebetle babam Kur'an okudu. Orada gördüğüm tabloya, Kur'an'a ve okuyucusuna karşı muhabbete belki Mısır'da rastlamadım. Açılıştan sonra 1.5 ay kadar orada kaldık. Her gün babama civar şehirlerden, Washington'dan, Chicago'dan, New Jersey'den ve çeşitli yerlerden Kur'an okuması için davetler geliyor, babam da icabet ediyordu."

Abdulbasıt Abdüssamed'i en çok sevindiren olayların başında Batı ülkelerinin Kur'an'a ve okuyucusuna karşı olan hüsnü teveccühü ve muhabbeti geliyordu. Oralarda insanların toplanıp Kur'an dinlerken, coşup takdirlerini belirtmeleri, hususan gençlerin Kur'an'a karşı uyanıklığı onu mesrur ediyordu.

Abdüssamed şöyle der: "Tecvid tatlı sese hazırdır. Tatlı sesiniz varsa Kur'an'ı Kerim'i tecvid etmez misiniz?"
Abdüssamed 30 Kasım 1988'de vefat etti. Kahire'de satılan 26 kaseti, normal okuyuşuyla 22 kasetlik hatim seti vardır. Bir de tecvidli olarak 53 tane hatim kaseti var.

Ölümünün üzerinden yıllar geçmesine rağmen onun sesinin kasetlerden, radyolardan, televizyonlardan yükselmesi, çarşıda pazarda gezerken bile Abdüssamed'in o yanık ve tiz sesinin duyulması evlatlarını sonsuz bir mutluluğa sürüklüyor. Günler aylar geçiyor ve biz Abdüssamed'i televizyon, radyo ve kasetlerden hâlâ dinliyoruz... Hatta köşebaşındaki Kur'an kaseti satan seyyar satıcıda, çarşıdaki büyük dükkanlarda, törenlerde Abdüssamed Kur'an okumaya devam ediyor.

"SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

1 yorum: