Abdulbasıt Abdüssamed!n Katar tv Ropörtajı
ABDULBASIT
ABDUSSAMED’İN
HAYATI
Onun sesini dinlerken ruhunu teslim edenler oldu.Onun Kur' an okuyuşunu dinleyerek müslüman olanlar oldu.Onun Kur' an-ı okuma tarzı islam aleminde ayrı bir çığır açtı farklı bir ekol meydana getirdi.İslam aleminin medarı iftiharı Davudi ses Abdulbasıt Abdussamed
Onun sesini dinlerken ruhunu teslim edenler oldu.Onun Kur' an okuyuşunu dinleyerek müslüman olanlar oldu.Onun Kur' an-ı okuma tarzı islam aleminde ayrı bir çığır açtı farklı bir ekol meydana getirdi.İslam aleminin medarı iftiharı Davudi ses Abdulbasıt Abdussamed
"
Cennet
sesli hafız
"
"Doğumu ve Nesebi: Abdulbâsit Muhammed
Abdussamed
1927 yılında, Mısır’ın güneyindeki Kinâ Vilâyeti’ndeki Erment’e bağlı Mura‘aze
Köyü’nde doğdu. Dedesi Şeyh
Abdussamed, Kur’ân ilimleri ve hafızlığındaki üstünlüğüyle
bilinirdi. Babası Şeyh Muhammed
Abdussamed
de hafızlığı ve tecvîd ilimlerindeki ustalığıyla tanınırdı. Kardeşleri Mahmûd ve
Abdulhamîd Kur’ân hafızlarıydı. Küçük kardeşleri
Abdussamed
onlara katıldığına henüz 6 yaşındaydı.
Hatıratında şöyle der: On yaşıma geldiğimde Kur’ân’ı tamamıyla ezberlemiştim. Babam Ulaştırma Bakanlığı’nda görevli, dedem ise âlimlerdendi. Onlardan Kur’ân ilimlerini öğrenmek istediğimde bana Şeyh Muhammed Selîm’in elinde yetişmem için Tantâ’ya gitmemi söylediler. Erment ile Tantâ arasındaki mesafe çok uzaktı. Tantâ’ya gitmek üzere yola çıkmama bir gün kala, Muhammed Selîm’in, Erment’e geldiğini öğrendik. Sanki kader, en uygun zamanda bu adamı bize göndermişti. Yanına gidip kendisine Kur’ân’ı tamamıyla okudum. Sonra, yedi kıraat ile ilgili bir metin olan Şâtıbiyye’yi ezberledim.
Şeyh Abdussamed on iki yaşına geldiğinde, Şeyh Muhammed Selîm’in yardımıyla artık Kinâ’nın her yerinden kendisine davetler geliyordu. Gittiği her yerde Şeyh Abdulbâsit’ten bahsediyordu.
Doğumunun Hatırasına Hz. Zeyneb’i Ziyareti: Mîlâdî 1950 yılında Peygamber Efendimiz’in صلى الله عليه وسلم ehl-i beytini ve onun temiz neslini ziyaret etmeye gider. Onun buraya üst Mısır’da oturan akrabalarından biriyle gitmesinin nedeni, Hz. Zeyneb’in doğumunun kutlanmasıdır. Ona moral veren şey sesleri ilk olarak duyulan meşhur tecrübeli kârîlerdir. Bu kârîlerin en meşhurları Şeyh Abdulazîz Zâhir, Şeyh Abdulfettâh eş-Şa‘şâ‘î ve Şeyh Mustafâ İsmâ‘îl ve diğerleri… Gecenin yarısından sonra ehl-i beyti sevip de farklı farklı şehirlerden gelen kimseler Hz. Zeyneb Mescidi’ne grup grup akın ederler. Abdussamed’in Mısır’da ikâmet eden akrabalarından biri, bu genç delikanlının çıkıp da aşır şeklinde Kur’ân okuması için izin ister ve ona izin verilir. Çok büyük bir insan topluluğunun ortasında kıraate başlar. Tilâvet Ahzâb Suresi’ndendir. Mescidin her tarafını sessizlik bürür ve gözler cesaretli olup büyük kârîlerin mekanına oturan, küçük kârîye çevrilir. Fakat bu sessizlik çok fazla sürmez. Sessizlik biraz sonra yerini bağrışmalara ve haykırmalara bırakır. Mescidin her bir yanı “الله أكبر”, “الله يرضى عليك” diye kalpten gelen birtakım sloganlarla inler. Bunun sebebi küçük karînin okuduğu aşırdır. Bu kıraat bir saatten fazla sürer. Kıraat o kadar güzel ve etkileyici olur ki, mescidin direkleri, duvarları ve lambaları da aradaki insanlara katılmış, her bir ayet okunduğunda Rabb’lerini tesbîh ediyor ve titriyorlarmış gibi bir manzara oluşuverir.
Abdussamed derki: "Tecvit tatlı sese hazırdır tatlı sesiniz varsa Kur' an-ı tecvit etmez misiniz."
Hatıratında şöyle der: On yaşıma geldiğimde Kur’ân’ı tamamıyla ezberlemiştim. Babam Ulaştırma Bakanlığı’nda görevli, dedem ise âlimlerdendi. Onlardan Kur’ân ilimlerini öğrenmek istediğimde bana Şeyh Muhammed Selîm’in elinde yetişmem için Tantâ’ya gitmemi söylediler. Erment ile Tantâ arasındaki mesafe çok uzaktı. Tantâ’ya gitmek üzere yola çıkmama bir gün kala, Muhammed Selîm’in, Erment’e geldiğini öğrendik. Sanki kader, en uygun zamanda bu adamı bize göndermişti. Yanına gidip kendisine Kur’ân’ı tamamıyla okudum. Sonra, yedi kıraat ile ilgili bir metin olan Şâtıbiyye’yi ezberledim.
Şeyh Abdussamed on iki yaşına geldiğinde, Şeyh Muhammed Selîm’in yardımıyla artık Kinâ’nın her yerinden kendisine davetler geliyordu. Gittiği her yerde Şeyh Abdulbâsit’ten bahsediyordu.
Doğumunun Hatırasına Hz. Zeyneb’i Ziyareti: Mîlâdî 1950 yılında Peygamber Efendimiz’in صلى الله عليه وسلم ehl-i beytini ve onun temiz neslini ziyaret etmeye gider. Onun buraya üst Mısır’da oturan akrabalarından biriyle gitmesinin nedeni, Hz. Zeyneb’in doğumunun kutlanmasıdır. Ona moral veren şey sesleri ilk olarak duyulan meşhur tecrübeli kârîlerdir. Bu kârîlerin en meşhurları Şeyh Abdulazîz Zâhir, Şeyh Abdulfettâh eş-Şa‘şâ‘î ve Şeyh Mustafâ İsmâ‘îl ve diğerleri… Gecenin yarısından sonra ehl-i beyti sevip de farklı farklı şehirlerden gelen kimseler Hz. Zeyneb Mescidi’ne grup grup akın ederler. Abdussamed’in Mısır’da ikâmet eden akrabalarından biri, bu genç delikanlının çıkıp da aşır şeklinde Kur’ân okuması için izin ister ve ona izin verilir. Çok büyük bir insan topluluğunun ortasında kıraate başlar. Tilâvet Ahzâb Suresi’ndendir. Mescidin her tarafını sessizlik bürür ve gözler cesaretli olup büyük kârîlerin mekanına oturan, küçük kârîye çevrilir. Fakat bu sessizlik çok fazla sürmez. Sessizlik biraz sonra yerini bağrışmalara ve haykırmalara bırakır. Mescidin her bir yanı “الله أكبر”, “الله يرضى عليك” diye kalpten gelen birtakım sloganlarla inler. Bunun sebebi küçük karînin okuduğu aşırdır. Bu kıraat bir saatten fazla sürer. Kıraat o kadar güzel ve etkileyici olur ki, mescidin direkleri, duvarları ve lambaları da aradaki insanlara katılmış, her bir ayet okunduğunda Rabb’lerini tesbîh ediyor ve titriyorlarmış gibi bir manzara oluşuverir.
Abdussamed derki: "Tecvit tatlı sese hazırdır tatlı sesiniz varsa Kur' an-ı tecvit etmez misiniz."
Şeyh ed-Dabbâ‘ın,
Abdussamed’e
Sesinin Kaydedilip Yayınlanması İçin Öncülük Etmesi:
1951
yılının bitişiyle birlikte Şeyh ed-Dabbâ‘,
Abdussamed’den sesinin yayınlanması için başvuruda
bulunmasını ister. Fakat
Abdussamed
Mısır ve Mısırlılarla olan bağını göz önünde alarak bu konunun ertelenmesini
ister. Çünkü sesin yayınlanması özel bir organizasyona ihtiyaç duyuyordu. Şeyh
ed-Dabbâ‘,
Abdussamed’in Hz. Zeyneb’in doğumu münasebetiyle okuduğu tilavetini çok
beğenir ve ondan dolayı şaşkına döner. Böylece
Abdussamed’in yayıncılıktaki itimadı tamamlanmış olur.
Abdussamed’in yayıncılarla anlaşmasından birkaç ay sonra Hz. Zeyneb
Mahallesi’nde oturan ailesiyle birlikte, bundan sonra devamlı Kâhire’de oturması
gerekir.
Abdussamed’in
de radyoya girmesiyle birlikte, radyo araçları almaya
yönelik istek artar ve evlerin ve köylerin çoğunda radyo çoğalır. Bunun
nedeni
Abdussamed’in o güzel sesini dinlemektir. Köylerden herhangi birinde, bir
kişide radyo varsa, bu kişi evlerinde iken onun sesini dinleyebilsinler.
Dünya Devletlerine Olan Birkaç Ziyareti: Abdussamed’in Kur’ân meydanlarındaki yolculuğu 1952 yılında başlar. Dünya’nın farklı farklı yerlerinden ona birçok davetler gelir. Özellikle de ramazan ayı… Ona gelen bazı davetler herhangi bir münasebet sebebiyle değildir bilakis sadece Abdussamed’in o devlete gelip, teşrîf etmesi içindir. Çünkü O, gittiği mekâna bir ferahlık ve mutluluk atmosferi getiriyordu. Öyle ki, Pakistan devlet başkanı onu Matar’a çağırır ve uçaktan iner inmez onu karşılar, onunla musâfahalaşır. Endonezya Devleti de onu çağırır. Ve oraya da gider. Endonezya’nın en büyük camilerinde Kur’ân okur. Gittiği her camide, caminin her bir yanı dolar ve insanlar caminin birkaç kilometre dışında sabaha kadar ayakları üzerinde Abdussamed’i dinlemek için dururlar.
Dünya Devletlerine Olan Birkaç Ziyareti: Abdussamed’in Kur’ân meydanlarındaki yolculuğu 1952 yılında başlar. Dünya’nın farklı farklı yerlerinden ona birçok davetler gelir. Özellikle de ramazan ayı… Ona gelen bazı davetler herhangi bir münasebet sebebiyle değildir bilakis sadece Abdussamed’in o devlete gelip, teşrîf etmesi içindir. Çünkü O, gittiği mekâna bir ferahlık ve mutluluk atmosferi getiriyordu. Öyle ki, Pakistan devlet başkanı onu Matar’a çağırır ve uçaktan iner inmez onu karşılar, onunla musâfahalaşır. Endonezya Devleti de onu çağırır. Ve oraya da gider. Endonezya’nın en büyük camilerinde Kur’ân okur. Gittiği her camide, caminin her bir yanı dolar ve insanlar caminin birkaç kilometre dışında sabaha kadar ayakları üzerinde Abdussamed’i dinlemek için dururlar.
"
Kur'an 'ı okuyarak tebliğ etti
"
Su‘ûdî Araplar şeyhin bu ziyaretini Allah’tan bir hediye bilip meyveleri toplaması gerekli bir fırsat olarak kabul edip ve ondan bu ülkede birkaç kayıt yapmasını istediler. Şeyh de bu teklifleri geri çevirmedi ve Su‘ûdî Arabistan’da birkaç tilavet kaydı için bekledi. Bu ülkede yapmış olduğu en meşhur tilavetleri Mescid-i Harâm ve Medine-i Münevvere’de olmuştu. Bu okuyuşları öyle beğenildi ki, bundan sonra “Mekke’nin Sesi” diye kendisine lakap verildi.
Su‘ûdî Arabistan’ı ziyaret son bulmadı bilakis birçok devlete, çağrılara katılmış ve özelliklede Kâbe’yi ziyaret etmek için tekrar Su‘ûdî Arabistan’ı ziyaret etmiştir. Dînî kutlamaları ihyâ etmek için ziyaret ettiği ülkelerden biri de Hindistan’dır. Hindistan’da bulunan zengin bir Müslüman onu ağırlamıştır. Şeyh, Kur’ân okuması için bir mescide davet edilmişti. Abdulbasit orada, Kur’ân okuması için kendisini bekleyen insanlara yöneldi, hepsi başlarını eğmiş gözleri secde yerine bakar halde yaş ile dolmuştu. Abdulbasit tilavet bitirinceye kadar böyle ağlamaya devam ediyorlardı. Şeyh’in gözleri de bu mütevazı görüntüden etkilenmiş, iki gözü yaş dolmuştu. Abdulbasit bu yolculuklarında sadece Arap ve Müslüman devletlerle yetinmemiş, dünyanın doğusunu, batısını, kuzeyini, güneyini ziyaret etmiştir.
Müslümanlara okumuş olduğu en meşhur mescitler Mescid-i Harâm, Mescid-i Nebevî ve Mescid-i Aksâ ve Emevî Mescididir. Aynı şekilde Halil İbrahim Mescidi’ne, Asyâ, Afrika, Londra ve Hindistan’da bulunan en meşhur mescitlere gitmiştir. Böylece Şeyh Abdulbasit Kur’ân’ı güzel okuması ile üstün bir makama gelmiştir ve unutulmayan bir kimse olarak hafızalara kazınmıştır. Tıpkı kıymetli bir mücevher gibi üzerinden her zaman geçişinde kıymeti ve değeri daha da artmış. Birçok ülkeden ödül almıştır. Bu ülkelerden bazıları Suriye, Lübnan, Senegal gibi ülkelerdir.
Şeyh Abdulbasit’in Hastalığı ve Vefâtı: Şeyh diyabet hastalığına yakalanmıştı. İçme ve yemede sıkıntı çekiyordu. Bu hastalıkla beraber Şeyh’te ciğer yetmezliği de vardı. Abdulbasit bu iki ciddi hastalığa direnmeye güç yetiremiyordu. Böylece Giza şehrinde bulunan, Doktor Bedran Hastanesi’ne yatırıldı. Fakat doktorlar ve Şeyh’in çocukları onun sağlığının zayıflamasından dolayı Londra’ya gitmesini istediler, O da buna kabul etti, Londra’ya gitti. Bir hafta orada kaldı. Ömrünün günlerinin bittiğini anlamış gibi, kendisi ile beraber gelen oğlu Tarık’tan kendisini Mısır’a götürmesini istemişti. Şeyh Abdulbasit, 30.11.1988 Çarşamba günü vefat etti. Allah Rahmet Eylesin Rahimallah ya Şeyh Abdulbasıt Abdussamed "
Şeyh Ahmet Ruzeykıye sormuşlar kariller arasında ıhlası ve ahlakı guzel olan karii kimdir diye oda Abdulbasıt Abdussamed demiş gerçektende okuyuşlarındakı o muthiş ihlası ve şöhretin karşısındakı mütevazılığıyla ender bulunan hafızlardan Allah Rahmet Eylesin . |
Abdussamed'in Hayatı(Hafızların
Yıldızı)
Kur'an okuyarak tebliğ yaptı
Mısır, ülke olarak aslında fazla
yabancımız değil. Nil nehri ve piramitlerle birlikte, Mısır denildiğinde akla
gelen üçüncü bir konu daha var: Hafızlar.
Mısırlı hafızların sesleri gerçekten
çok güzel. Bunun sebebi kimilerine göre iklim, kimilerine göre de bölge
halkının ses tellerinin biyolojik yapısı. Gerçek sebebi nedir bilmiyoruz ama
seslerinin çok güzel olduğu bir gerçek. Şaşâi, Mustafa İsmail, Sıddık Minşevi,
Kâmil Yusuf, Ahmet Naina, Muhammet Rıfat, Ragıp Galveş gibi ünü Mısır
sınırlarını aşmış birçok hafız-kârî yetiştirdi Nil'in geçtiği topraklar.
Ancak, biri diğerlerinden çok
farklıydı; herşeyden önce insanı adeta efsunlayan sesi, hiç tükenmeyecekmiş
gibi gelen nefesi vardı. Adı ise Abdulbasıt Muhammed Abdüssamed'di.
10 yaşında hafız oldu
Abdulbasıt Muhammed Abdüssamed
Mısır'ın güneyinde Said bölgesinin Armand şehrinde 1 Ocak 1927 tarihinde
doğmuştu. 10 yaşına geldiğinde ise küçük bir Kur'an hâfızıydı. Kur'an'ı Armand
şehri ve Kina çevresindeki civar şehirlerde okumaya başladı. Sonra güzel sesiyle
dinleyicilerin beğeni ve takdirlerini toplayarak bütün "Said"
bölgesinde ve ülkenin güneyinde ünü arttı. 7 kıraati Şeyh Muhammed Selim'in
rivayetinde Kina'da öğrendi, ardından da Kıraat-i Aşere'yi tamamlayıp Kahire'ye
gitti. 1950 yılında Seyyide Zeyneb'in töreninde bulundu.
Aslında Abdüssamed'in meşhur
olmasının hikâyesi Mısırlı diğer ünlü hafızlarınkinden pek farklı değildir. Dar
bir çevre haricinde hiçkimsenin tanımadığı genç okuyucu tevafuken devletin bir
büyüğünün önünde ya da kalabalık bir yerde okur ve adı ağızdan ağıza dolaşmaya
başlar.
Bir arkadaşı Zeynebi Camii'ne Kur'an
okuması için Abdüssamed'i davet eder. Kendisinden 10-15 dakika okuması istenir.
Ama o cemaatin beğeni ve takdirlerinden dolayı okumasını sürdürür ve 2 saati
aşan bir tilavette bulunur. Dönemin başbakanı da o anda dinleyiciler
arasındadır. Okuyuşunu çok beğenir. Ve onun Mısır Radyosuna katılmasını ister.
Radyoda bir imtihan yapılır. Üstün başarı gösterince radyonun resmi Kur'an
okuyucusu olur. En genç okuyucu kendisidir. Dönem ise 50'li yılların başıdır. O
devir ünlü "kârîlerin" yani, okuyucuların bol olduğu bir devirdir.
Oğulları Tarık ve Hişam Abdüssamed'i
ünlü Hafız'ın Mısır'da vefat ettiği evde ziyaret ettik. Babasının 30 yıl kadar
Kahire Şâfi Camii'nde Kur'an okuduğunu belirten Tarık Abdüssamed,
"İnsanlar sabah erken vakitte camiye gidiyor, yer bulmaya, onun yakınında
oturmaya çalışıyorlardı" diyor.
.. Ve davetler
Şeyh Abdüssamed'e dünyanın dörtbir
tarafından davetiyeler gelir. Abdulbasıt İslam aleminin şerefli mescidlerinde Kur'an
okumuştur. 1952'de babasıyla hac farîzasını yerine getirmek üzere Suudi
Arabistan'a gider. Mekke ve Medine'de Kur'an okur. Mescid-i Aksâ'da, yine
Kudüs'te Halil Mescidi'nde, Irak'ta ve başka bir çok Arap ülkesinde okur ve
ödüller alır. Cezayir, Endonezya, Fas, Hindistan, Pakistan, Malezya ve Avrupa
ülkelerinin çoğu onun davetli olarak ziyaret ettiği yerlerdir.
Abdüssamed Türkiye'yi de ziyaret
eder. 15 gün kadar Türkiye'de kalır. Sultanahmet Camii'nde Kur'an okur. İslam
aleminin diğer coğrafyalarında olduğu gibi ülkemizde de coşkuyla karşılanır.
Ankara'yı da içine alan bu ziyaret çok verimli geçen ziyaretlerinden birisi
olur...
Cehennem ayetlerini okurken ağlardı
Abdulbasıt Abdüssamed'in en önemli
özelliklerinden birisi de nefesini tutmada çok maharetli olmasıdır. Ünlü hafız
uzun süre nefes almadan ayetleri tiz seste okuyabilmektedir. Bu özelliği de
cemaati mest etmekte, ayeti bitirir bitirmez coşmasına vesile olmaktadır.
Çocuklarının anlattığına göre,
Abdüssamed Kur'an okumaya başlamadan önce kendisini ciddi olarak hazırlar, pek
kimseyle konuşmaz, kalben ve ruhen hazır hale gelmeye çalışırdı.
Büyük Kur'an üstadı Mustafa
İsmail'de gördüğümüz gibi Abdulbasıt Abdüssamed'de de okuduğu ayetlerden
etkilenme çok yüksek boyutlardadır. Özellikle cehennemle ilgili ayetleri
okurken gözleri yaşlarla dolu bir Abdüssamed vardır dinleyicilerin karşısında.
Tarık Abdüssamed onun bu hali için,
"Babam, Kur'an okurken çok etkilenirdi. Cennet ve Cehennem ayetlerinde
gözleri yaşlarla dolardı. Cehennem azabı ve ehlinden bahsolunan ayetlerde çok
duygulanır, etkilenir ve gözleri yaşlarla dolardı" diyor.
Abdulbasıt Abdüssamed'in Türkiye'de
de çok dinlenen Tekvin suresi meşhurdur. O sureyi okuyuşunda daha bir başkadır
Abdüssamed. Tizle başladığı sureyi birkaç defa tekrarlar ve her tekrarlayışında
ayrı bir güzellik, ayrı bir başkalık katar. Hatta denebilir ki o, bu sureyle
hafızalarda yer etmiştir. Acaba Abdulbasıt Abdussamed bu sureyi nerede ve ne zaman
okumuştu. Oğlu Tarık Abdüssamed'e sorduk:
"O sureyi 1952'de, Suriye'nin
Halep şehrinde okudu. Yine kısa sûreler vardır. Tekvin, Duha, İnşirah, Fatiha
ve Bakara'nın ilk ayetleri. Bu kaseti Suriye'de çekilmiştir. O an cemaat çok
coşkuludur. Babamın da ilk gidişidir Suriye'ye. İnsanlar çok beğenmiş ve
coşmuşlar. O kaset şu an tüm dünya müslümanları tarafından takdirle karşılanan
ve dinlenen bir kaset. O kaset şeyhin şöhret bulduğu nadir kasetlerin başında
gelir."
Onun dizinde yetişmiş, Kur'an
ezberlemiş çokça öğrencisi var. Tarık Abdüssamed, "Merhum babamın
Kur'an'ını dinleyip müslüman olan insanlar var"diyor.
Onu dinlediler ve müslüman oldular
Abdüssamed 1960 yılında Güney
Afrika'ya gider ve bir ay kalır. Burada ilginç bir hadise yaşanır. 100 kişiyi aşan
bir grup Abdüssamed'in Kur'an okuyuşundan etkilenir ve onun vesilesiyle
İslamiyet'i kabul eder. Okuduğu Kur'an'la başkalarının İslamiyet'e girmesine
vesile olan ender hâfızlardan birisidir.
Abdüssamed'in kasetleri dünyanın
dörtbir tarafında... Acaba şöhret Abdüssamed'i etkilemiş miydi? Oğluna göre
Abdüssamed'i Abdüssamed yapan tevazuu, alçak gönüllülüğü ve insanlar arasında
bir insan olması... Çoğu zaman halkla içiçe ve tabii olması çevresinde hayretle
karşılanıyordu. Bu hasletlerdir ki onu dünyaca ünlü bir kârî yaptı.
O devrin Kur'an üstadı Şeyh Mustafa
İsmail ile de Abdüssamed'in arası gayet iyidir. Birbirlerini ziyaret ederler,
birbirlerine karşı sevgi, saygı ve muhabbet duyarlar, devamlı iyi ilişkilerde
bulunurlar. Dini münasebetlerde, toplantı ve oturumlarda biraraya gelir, bol
bol hoş sohbetler ederler.
Abdüssamed'in diğer oğlu Hişam
Abdulbasıt Muhammed Abdüssamed 1987 yılında babasıyla birlikte Amerika
ziyaretlerini şöyle anlatıyor: "1987 yılında babamla birlikte ABD
ziyaretinde bulundum. Orada bir İslam merkezinin açılışı vardı. Bu münasebetle
babam Kur'an okudu. Orada gördüğüm tabloya, Kur'an'a ve okuyucusuna karşı
muhabbete belki Mısır'da rastlamadım. Açılıştan sonra 1.5 ay kadar orada
kaldık. Her gün babama civar şehirlerden, Washington'dan, Chicago'dan, New
Jersey'den ve çeşitli yerlerden Kur'an okuması için davetler geliyor, babam da
icabet ediyordu."
Abdulbasıt Abdüssamed'i en çok
sevindiren olayların başında Batı ülkelerinin Kur'an'a ve okuyucusuna karşı
olan hüsnü teveccühü ve muhabbeti geliyordu. Oralarda insanların toplanıp
Kur'an dinlerken, coşup takdirlerini belirtmeleri, hususan gençlerin Kur'an'a
karşı uyanıklığı onu mesrur ediyordu.
Abdüssamed şöyle der: "Tecvid
tatlı sese hazırdır. Tatlı sesiniz varsa Kur'an'ı Kerim'i tecvid etmez
misiniz?"
Abdüssamed 30 Kasım 1988'de vefat
etti. Kahire'de satılan 26 kaseti, normal okuyuşuyla 22 kasetlik hatim seti
vardır. Bir de tecvidli olarak 53 tane hatim kaseti var.
Ölümünün üzerinden yıllar geçmesine
rağmen onun sesinin kasetlerden, radyolardan, televizyonlardan yükselmesi,
çarşıda pazarda gezerken bile Abdüssamed'in o yanık ve tiz sesinin duyulması
evlatlarını sonsuz bir mutluluğa sürüklüyor. Günler aylar geçiyor ve biz
Abdüssamed'i televizyon, radyo ve kasetlerden hâlâ dinliyoruz... Hatta
köşebaşındaki Kur'an kaseti satan seyyar satıcıda, çarşıdaki büyük dükkanlarda,
törenlerde Abdüssamed Kur'an okumaya devam ediyor.
"SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"
bilgiler için Allah razı olsun.
YanıtlaSil