KONUŞMA ADABINDAN
• Çok konuşmaktan kaçınmak lazımdır. Çünkü çok söz zihin hafifliğine ve akıl bozukluğuna alamettir, sevgiyi azaltır.
• Çok konuşmak beyin yorgunluğuna sebep olur. Dost ve arkadaşlar yanında hoş karşılanmaz, sohbetten usanırlar ve anlatılanlardan rahatsız olurlar.
• Bir toplulukta başkalarına konuşma fırsatı vermemek çok kötü bir davranıştır. Ne kadar kısa konuşulursa o kadar edebe uygun olur.
• Sözün en hayırlısı az olanı ve meramı ifade edenidir.
• Çok konuşanın başına iki bela gelir: Kendisinin küçülmesi, dinleyicilerin usanması.
• Allahü Teâlâ kulağı iki, ağzı bir yaratmıştır ki dinlemenin ve susmanın hikmetini dile getirir.
• Akıl tam olunca söz kısa olur.
• Bilhassa latife ve nadir sözlerde bir defa söylediği sözü tekrar etmekten kaçınmalıdır. Aksi halde zevki kaçar.
• Bir meseleyi haddinden fazla tekrarlamak dinleyenleri usandırır.
Hicrî:
7 Zilkâde 1433 FAZİLET TAKVİMİ
“Özür dilemek zorunda kalacağın bir sözü söyleme!”
(İbn Mâce, Zühd, 15)
(İbn Mâce, Zühd, 15)
Ümmü Habibe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"İnsanoğlunun her sözü aleyhinedir; ancak iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak yahut Allah Tealâ'yı zikretmek müstesnadır." [Tirmizî, Zühd 63, (2414).]Aliyyu'l-Kâri der ki: "Hadisin açık manası, istisna edilen; iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak yahut Allah Tealâ'yı zikretmek dışında bütün konuşmaların kişinin aleyhinde olduğunu, başka bir konuşma tarzının olmadığını gösteriyor. Ancak, gibi hadisleri aşırılığa ve istikametli olmayan konuşmadan sakındırmak anlamında yorumlamak gerekir. Şurası muhakkak ki, mübah söz, ahirette ona bir fayda sağlayacak değildir.
Konuyla ilgili ayetler ve hadisler dikkate alındığında bu hadisin anlamı şöyle olur:
"Ademoğlunun, hadiste geçenler ve benzerleri dışında kalan her sözü, onun için bir üzüntü ve pişmanlıktır. Onda menfaatine bir yön yoktur. Bu konuda gelen diğer birçok hadis de bunu kuvvetlendirir. Bu hadisin şu ayetten alınmış olması muhtemeldir:
لا خَيْرَ فِي كَثِيرٍ
مِنْ نَجْوَاهُمْ إِلا مَنْ أَمَرَ بِصَدَقَةٍ أَوْ مَعْرُوفٍ أَوْ إِصْلاحٍ
بَيْنَ النَّاسِ وَمَنْ يَفْعَلْ ذَلِكَ ابْتِغَاءَ مَرْضَاةِ اللَّهِ فَسَوْفَ
نُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا (١١٤)
"İnsanların birbirleri arasında gizlice konuşmalarının çoğunda hayır yoktur. Ancak sadaka vermeyi, bir iyilik yapmayı veya insanların arasını düzeltmeyi teşvik eden kimselerin bu maksatla yaptıkları gizli konuşmalar bundan müstesnadır. Kim bunu Allah rızası için yaparsa, elbette biz ona pek büyük bir mükâfaat vereceğiz." (Nisa, 4/114).
Şu halde gerek ayetlerde ve gerek hadislerde gelen hayra, yardımlaşmaya, dostluğa vb. yönelik konuşma çeşitleri dışındaki konuşmalar kişinin lehine değildir.
Hadiste sadece üç tane istisnanın belirtilmesi, hem o üç kısma giren konuşmaların önemini gösterir, hem de bunlar dışında kalan mübah konuşmalarda son derece dikkatli olmaya uyarı demektir. Alimler, mübah yani dinen sakıncası olmayan konuşmaların aleyhte olmayacak sınırda kalsa bile ahirette faydasının olmayacağına dikkat çekerler. Normal bir sohbet mübahtır, ama gıybete, dedikoduya, malayaniye bulaşma tehlikesi her an mevcuttur. Bütün mübahlar böyledir. Dolayısıyla, Aleyhissalâtu vesselâm, Allah'ın rızasına, ahiret ekimine âzamî ölçüde uygun bir hayat tarzının yollarını gösterirken, konuşma adabında da, mü'minleri son derece dikkatli olmaya çağıran bir ifade kullanmıştır. ( Kütüb-ü Sitte, 16781-2)
Konuşma Adabı
Düşünmek ve konuşmak, insanı diğer canlılardan ayıran en mühim vasıftır. Aralarındaki alâka sebebiyle konuşma, sahibinin aklî seviyesini ve fikir yapısını gösteren pürüzsüz bir ayna gibidir. Dolayısıyla insanı insan yapan dilidir. İslâm, mü’minlerin söz disiplinine sahip olmalarını istemiş ve bu sahada pek çok esaslar koymuştur.
Bir mü’min de her şeyden önce besmele çekerek ve Allah’a hamdederek konuşmaya başlamalıdır. Böyle başlanmayan her mühim iş bereketsizdir. (Ebû Dâvûd, Edeb 18; İbn Mâce, Nikâh 19)
Allah’ı zikretmeksizin çok konuşmak da kalbi katılaştırır. Katı kalpli olanlar ise Allah’tan en uzak kimseler. (Tirmizî, Zühd 62)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder