31 Aralık 2018 Pazartesi

HER MÜSLÜMANA LÜZUMLU NASÎHATLER



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَثَلُ الْمُؤْمِنِ مَثَلُ الزَّرْعِ لَا تَزَالُ الرِّيحُ تُمِيلُهُ وَلَا يَزَالُ الْمُؤْمِنُ يُصِيبُهُ الْبَلَاءُ. (حم)
رسول الله  أفندمز  ( صلى الله عليه وسلم )  بويوردولر  ,"  مؤمنين حالِ أكينه بنزر ، رزكار دائما اونى ( ساغه سوله )سالاديغى كبى ، مؤمنه ده دائما بلا إصابت أدر ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Mü’minin hâli ekine benzer. Rüzgâr dâimâ onu (sağa sola) salladığı gibi, mü’mine de daimâ belâ isâbet eder.” 
(Müsned-i Ahmed bin Hanbel)
Hicrî:   24  Rabiulahir   1440  Fazilet Takvimi 

HER MÜSLÜMANA LÜZUMLU NASÎHATLER

 
İmâm Gazâlî (rahmetullâhi aleyh) şöyle demiştir:
Her şeyden önce sana lâzım olan sahih bir itikad sahibi olmak; yani Ehl-i Sünnet üzere bulunmaktır.
Sonra şartlarına uygun ciddî bir tevbe etmelisin. Kazâ borçlarını ödemek, kalmış olan adak ve keffâretleri yerine getirmek de bu tevbenin şartlarındandır. Yine üzerinde hakkı bulunan hasımlarını razı ederek helallik alırsın. Öyle ki üzerine kimseye ait kul hakkı kalmaz.
Bundan sonra âhiret amellerini sahih sûrette işleyecek kadar ilim tahsîl etmelisin. Bütün işlerinde; gerek ibâdetlerinde gerek alış-veriş, nikâh vesâir insanlarla olan muâmelelerinde, öğrendiğin bu ilimle amel etmelisin. Amellerinde daima en faziletli ve ihtiyatlı olanı tercîh edersin.
Haram şeylerden sakındığın gibi, şüpheli şeylerden de sakın. Mâlâyânîyi yani din ve dünyana faydası olmayan işleri terk et ki sana faydası olacak şeyleri kaçırmayasın.
Lüzumsuz ve faydasız söz söyleme, dînin emirlerini dosdoğru tut ve sünnetlerin en kuvvetlisi ile amel et.
Tavır ve hareketlerin dine uygun, ahlakın güzel, gidişatın dürüst ve düzgün olsun. Kötü huy ve alışkanlıkları terk et.
Bizzarûre geçimin için yaptığın işlerinde, ticaretinde niyetin, nefsine ve âilene helal rızık kazandırmak, kazancının fazlasından hayır yollarına harcamak gibi güzel şeyler olmalıdır. Diğer mübâh işlerde de niyetin güzel olsun, meselâ uyuyacağında ibâdete kuvvet kazanmaya niyet edersin. Bir kimse ile arkadaşlık kuracağında onunla ibâdetlerde yardımlaşmaya niyet edersin. Zira mü’minin niyeti, amelinden hayırlıdır.
Vaktinin kıymetini iyi bil, bir anını bile boşa geçirme. Zira bütün padişahlar hazinelerini dökseler geçen bir anını geri getiremezler. Gelecek günlere de kavuşacağın şüphelidir, kavuşsan bile onu ne halde geçireceğin belli değildir.
Öyleyse elinde hazır bulunan vaktinin kıymetini bil. Sakın ama sakın onu faydasız ve Mevlâ’nın rızâsı olmayan şeylerle zâyi etme. Fânî olan dünyâda, bâkî olan âhiret için azık hazırla. 
(Eyyühe’l-Veled Şerhi, Hâdimî)
Hicrî:   24  Rabiulahir   1440  Fazilet Takvimi 


30 Aralık 2018 Pazar

BAŞKALARINA BENZEMEMEK



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: خَيْرُ شَبَابِكُمْ مَنْ تَشَبَّهَ بِكُهُولِكُمْ وَشَرُّ كُهُولِكُمْ مَنْ تَشَبَّهَ بِشَبَابِكُمْ. (الجامع الصغير)
رسول الله  أفندمز  ( صلى الله عليه وسلم )  بويوردولر  ,"  كنجلرينزيك أك خيرلسى ، اولغون ياشه كلنلرينزه بنزميه جالشان در . اولغون ياشده اولانلرينزين أك شرلسى ده كنجلرينزه بنزميه جالشان در ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Gençlerinizin en hayırlısı, olgun yaşa gelenlerinize benzemeye çalışandır. Olgun yaşta olanlarınızın en şerlisi de gençlerinize benzemeye çalışandır.” 
(Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)
Hicrî:   23  Rabiulahir   1440  Fazilet Takvimi 

BAŞKALARINA BENZEMEMEK

 
Bir kimse, bir kavmin, bir zümrenin hayat tarzını taklide çalışırsa, bu hususta onlara benzerse, onlara kalben sevgi ve muhabbet beslediğini göstermiş olur. Binaenaleyh onlardan sayılır.
Bir Müslüman, sâlih zâtlara benzemeye çalışmalı; fâsık, fâcir kimselere ve başka milletlere benzemekten sakınmalıdır. Zîrâ selâmet bundadır.
Hiç şüphe yok ki, bizim selâmetimiz ve saâdetimiz kendi dînimize riâyet ile, kendi dînimizi muhâfaza iledir. Biz dînî terbiyemizi ihmal edersek, diğer milletlerin sanatlarını, ticâretlerini bırakır da millî âdâbımıza uymayan bir takım hevâî hallerini taklîde tenezzül edersek, artık bizim için selâmet ve saâdete nâiliyet imkânı kalmaz. Bütün kâinat, lisân-ı hâl ile bizlere hitabederek der ki:
Ey Müslümanlar!.. Siz Kur’ân-ı Mübîn’de “hayrü’l-ümem (en hayırlı ümmet)” olmak üzere medh ü senâ olunuyorsunuz. Siz iyiliği emredip kötülükten nehyetmekle vazifeli olup bütün insanları ıslah ve irşâda çalışmakla mükellef bulunuyorsunuz. Hâl böyle iken şimdi ne oldu sizlere? Sizler neden bu kadar geri kaldınız?. Siz şimdi feyzinizi, terakkinizi neden yabancıların verecekleri terbiyeden bekliyorsunuz? Hani sizin o muazzam, o şa’şaadâr mâzîniz?
Artık ey İslâm milleti, uyanalım, dinimizin ulvî emirlerine, tavsiyelerine riâyet edelim. İslâm tarihinin o parlak levhalarına karanlık sahifeler ilâve etmeyelim, atâlet bucağına can atmayalım, etrafımızdaki milletlerin ne yolda çalıştıklarını gözden uzak tutmayalım. Onların zararlı âdetlerini, ictimâî kötülüklerini taklîde çalışmayalım. Hem dünyaya hem de âhirete âit vazifelerimizi ihmal eylemeyelim.
İslâmiyetin neşretmiş olduğu irfan ve hikmet ziyâlarına karşı, gözlerimizi yummayalım. Sonra pişmanlık fayda vermez, te’dîb-i ilâhîden kendimizi kurtaramayız. Allâhü Azîmüşşan Hazretlerinden bizleri rızâsına muvâfık hareketlere nâil kılmasını niyaz ederiz.
Hicrî:   23  Rabiulahir   1440  Fazilet Takvimi 


29 Aralık 2018 Cumartesi

BİR KAVME BENZEMEYE ÇALIŞAN ONLARDANDIR



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَيْسَ مِنَّا مَنْ تَشَبَّهَ بِغَيْرِنَا. (ت)
رسول الله  أفندمز  ( صلى الله عليه وسلم )  بويوردولر  ,"  بزدن اولمايانلره بنزميه جالشان ، بزدن دكلدر ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular:  “Bizden olmayanlara benzemeye çalışan, bizden değildir.” 
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî:   22  Rabiulahir   1440  Fazilet Takvimi 

BİR KAVME BENZEMEYE ÇALIŞAN ONLARDANDIR

 
İkinci Bin Yılın Müceddidi İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri buyuruyorlar ki:
“İki dîni tasdîk eden (İslâm’dan başka hak din olduğuna inanan) kişi şirk ehlinden sayılır.
İslâm hükümleri ile küfrü bir araya getirmeye teşebbüs eden de müşriktir.
Hâlbuki küfürden teberrî etmek (uzaklaşmak) İslâm’ın şartıdır, şirk şâibesinden sakınmak tevhiddir...
Hindûların büyük bildikleri günlere hürmet etmek, Yahûdîlerce bilinen âdetlere uymak küfrü îcâp ettirir. Nitekim bazı câhil Müslümanlar, bilhassa kadınlar, kâfirlerin belli günlerindeki küfür merâsimini icrâ etmektedirler. Bunları, kendileri için de bayram kabul edip, kızlarının ve kardeşlerinin evlerine onlar gibi hediyeler yollarlar... Böylelikle o merâsime tam mânâsı ile îtinâ ve îtibâr ederler.
İslâmda bunların hepsi şirk ve küfürdür.” 
(Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, 3 /m. 41)
“Bir kere, bir hastanın ziyâretine gitmiştim. Ölümü yaklaşmıştı. Hâline teveccüh ettiğim zaman kalbini şiddetli zulmet içinde gördüm... Bu zulmetin kalkması için ne kadar teveccüh ettiysem de kalkmadı. Çokça teveccühten sonra bilindi ki, bu zulmetler, kendisinde gizli bulunan küfür sıfatındandır. Bu sıkıntıların sebebi küfür ehlini dost edinmesindendir.
Bana mâlum oldu ki bu zulmetlerin kalkması için teveccüh etmek, yerinde bir iş değildir. Zîrâ onun bu zulmetlerden temizlenmesi, küfrün cezâsı olan cehennem azâbına bağlıdır.
Ve bana mâlum oldu ki, onda zerre miktarı îmân mevcuttur ve bunun bereketiyle cehennemde ebedî kalmaktan kurtulacaktır.
-Ebedî veya muvakkat (geçici)- cehennem azabı, küfre ve küfür sıfatlarına mahsustur. Muvakkat cehennem azabı küfür sıfatının cezası, ebedî cehennem azabı ise küfrün cezasıdır. 
(Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, 1/m. 266)
Hicrî:   22  Rabiulahir   1440  Fazilet Takvimi 


28 Aralık 2018 Cuma

TAKVÂYA YAPIŞARAK KALBİ DÜZELTMEK



قَالَ اللهُ تَعَالَى: تِلْكَ الدَّارُ الْآخِرَةُ نَجْعَلُهَا لِلَّذِينَ لَا يُرِيدُونَ عُلُوًّا فِي الْأَرْضِ وَلَا فَسَادًا وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّقِينَ. (سورة القصص، ۸۳ )
الله تعالى شويله بيوردى ( مآلاً )   ."  إشده أو آخرت يوردى ( يعنى جنت (. بز اونى اؤيله كمسلره وريرز كى ير يوزنده نه بر كبر نه ده بر فساد إسته مزلر .( أك خيرلى ) عاقبت متقيلر إيجندر ."

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “İşte o âhiret yurdu (yani cennet), biz onu öyle kimselere veririz ki yeryüzünde ne bir kibir ne de bir fesad istemezler. (En hayırlı) âkıbet muttakîler içindir.” 
(Kasas Sûresi, âyet 83)
Hicrî:   21 Rabiulahir   1440  Fazilet Takvimi 


TAKVÂYA YAPIŞARAK KALBİ DÜZELTMEK

Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem): “Allâhü Teâlâ’nın râzı olmayacağı şeyi yalnız başına iken de yapma” buyurmuşlardır.
Her akıllı kişi, dînin emrettiği ve yasakladığı şeyleri öğrenmeli, emrolunanları şart ve vakitlerine riâyet ederek yerine getirmelidir.
Mâlik bin Dînâr (rah.): “Allâh’a itâati en büyük ticâret olarak görürsen, masrafsız kat kat kazanç elde edersin” buyurmuştur.
Dünyada insanın tâatlerinin en büyüğü kalbi düzeltmek ve niyetini ihlaslı yapmaktır. Akıllı kişi, kalbini daima muhafaza eder. Kalbini ıslah edenin, Allâhü Teâlâ dışını ıslah eder. Kalbi bozuk olanın ise dışı da bozuk olur.
Mâlik bin Dînâr Hazretleri şöyle derdi: “İçinde yaşayan kimse bulunmayan evin harap olduğu gibi, içinde âhiret hüznü bulunmayan kalp de harap olur. İyi kimselerin güzel amellerinin kaynağı kalpleri olduğu gibi, kötülerin kötü amellerinin kaynağı da kalpleridir. Allâhü Teâlâ sizin kalbinizdeki kasıt ve niyetlerinize bakar. Allah size rahmet etsin. Ona göre niyetlerinize dikkat edin.”
Hasan-ı Basrî (rah.): “Siz dünyada ecellerinizi bekleyerek yaşıyorsunuz. Öldüğünüzde her şeyin hakikatinden haberiniz olacak. Şimdi hayatta iken âhiretiniz için hazırlık yapınız.” buyurmuştur.
Muhammed Bâkır Hazretleri şöyle demiştir: Bir kul kırk yaşına ulaştığında gökten ona şöyle nidâ olunur: Yolculuk yaklaştı, azığını hazır et.
Ömer bin Hattâb (radıyallâhü anh): “Tevbekâr kimselerle oturun. Çünkü onların kalpleri daha incedir” buyurmuştur. 
(Ravzatü’l-Ukalâ, Hâfız İbn-i Hıbbân)
Hicrî:   21 Rabiulahir   1440  Fazilet Takvimi