28 Eylül 2012 Cuma

İmam-ı Âzam'ın Oğlu Hammad'a Öğüdü


مين تيجى تلتزم معانا بالطاعات الجزء الخامس عشر

İmam-ı Âzam'ın Oğlu Hammad'a Öğüdü

Bismi'llâhi'r-Rahmâni'r-Rahîm

İmam-ı Âzam Ebû Hanîfe, oğlu Hammad'a şöyle dedi:

Oğlum Allah seni olgunlaştırsın ve desteklesin; sana birtakım öğütler verece­ğim. Eğer bunları tutar ve yolunca gidersen, ümit ederim, Allah'ın izni ile dünya ve âhiret saadetine ulaşırsın.

Bu öğütlerin  
Birincisi: Bedeninin her uzvunu Allah korkusu ile kötülüklerden korumak ve Allah'a kulluk maksadı ile O'nun emirlerini yerine getirmek suretiyle takva yolunu tutmaktır.

İkincisi: Bilinmesine ihtiyacın olan şeylere karşı cahil kalma.

Üçüncüsü: Din ve dünya işlerinde kendisine muhtaç olduğun adamlardan başkasıyla düşüp kalkma.

Dördüncüsü: Nefsine âdil ol, zaruret olmadıkça ona insaf etme.

Beşincisi: Müslim ve gayr-i müslim kimseye düşmanlık etme.

Altıncısı: Allah'ın verdiği mala ve mevkie kani ol.

Yedincisi: İnsanlardan müstağni kalmak için elinde olanı iyi idare et.

Sekizincisi: İnsanların gözünü üzerine çekme.

Dokuzuncusu: Lüzumsuz işlere dalmaktan kendini koru.

Onuncusu: İnsanlarla buluşunca işe selâm ile başla, tatlı tatlı konuş. Hayır ehline sevgi ile, şer' ehline müdârâ ile [dost gibi davranarak] muamele et.

On birincisi: Allah'a zikri, Peygamber'e salâtı artır.

On ikincisi: Büyük istiğfar ile meşgul ol. İstiğfar Peygamber'in şu duasıdır:

"Allahümme ente Rabbi lâ ilâhe illa ente halakteni ve ene abduke ve ene alâ ahdike ve va'dike mesteta'tu euzubike min şerri ma sana'te ebûu leke bini'metike aleyye ve ebûu bizenbî fağfirlî feinnehû lâ yağfiru'z-zunûbe illâ ente."

**Tercümesi: "İlâhi, Rabbim sensin, senden başka ilâh yok. Beni yarattın, ben de senin kulunum ve gücüm yettiği kadar sana olan ahdim ve va'dimde dururum. Yarattıklarının şerrinden sana sığınırım. Bana verdiğin nimetlerle de, günahlarımla da sana gelirim. Beni bağışla. Günahları senden başka kimse bağışlamaz."
Bu duayı akşam okuyup da o gece ölecek olursan veya sabahleyin okuyup da gündüz ölecek olursan Cennete girersin.

Ebû'd-Derdâ Hazretleri'ne, "Evin yandı" denildiği zaman; "Benim evim yan­maz." dedi. "Zira ben Resûllullah'tan şu kelimeleri işittim. Bunları sabahleyin oku­yan akşama kadar musibetten emîn olur. Akşamleyin okuyana da sabah oluncaya kadar musibet gelmez."

"Allahümme ente Rabbî lâ ilâhe illa ente aleyke tevekkeltü ve ente rabbü'l -arşi'l-azim. Mâşâallahu kâne ve mâ lem yeşe' lem yekun, lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi'l-aliyyi'l-azîm. İ'lem ennellâhe alâ külli şey'in kadîr ve ennellâhe kad ehâta bi külli şey'in ilmen. Allahümme inni eûzubike min şerri nefsî ve min şerri külli zi şerrin ve min şerri külli dâbbetin. Ente âhizun binâsiyetiha. İnne rabbî ala sırâtın müstakîm."

Tercümesi: "İlâhî, Rabbim sensin, senden başka ilâh yok. Sana güvenirim. Büyük arşın Rabbi sensin. Allah ne dilerse o olur. Binaenaleyh dilemediği şey olmaz. Kuvvet ve kudret Yüce ve Büyük Allah'ındır. Biliniz ki, Allah her şeye kudretlidir. Allah'ın ilmi her şeyi kaplar. İlâhî, ben nefsimin şerrin­den, her şirretin ve her hayvanın şerrinden sana sığınırım. Hepsinin nahiyesinden tutacak sensin. Muhakkak Rabbim doğru yolun sahibidir."

On üçüncüsü: Her gün Kur'an okumaya devam eder, sevabını Peygamber'e, anana, babana, hocalarına ve diğer Müslümanlara hediye edersin.

On dördüncüsü: Düşmanlarından ziyade dostlarından sakınırsın, zira insan­larda fesat çoğaldı; düşmanın, dostundan faydalanır (veyahut düşmanın dostun­dan faydalıdır).

On beşincisi: Sırrını, paranı, yolunu, gidişini gizlemendir.

On altıncısı: İyi komşuluk etmen ve komşunun eziyetine sabretmendir.

On yedincisi: Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat mezhebine tutunup, cehâlet ve dalâlet erbabından kaçınmandır.

On sekizincisi: Bütün işlerinde niyetini hâlis kılman ve her hâlde helâl yemeye çalışmandır.

On dokuzuncusu: Şu beş hadîs-i şerif ile amel etmendir: Bu hadîsleri ben, beş yüz bin hadîs içinden derledim:

a) Ameller, niyetlere göredir. Her kişi, niyet ettiği şeyi elde eder, ilâh.
b) Kişinin Müslümanlığındaki güzellik, kendisine fayda vermeyen şeyleri terk etmesidir.
c) Hiçbiriniz kendi nefsi için sevdiği şeyi, din kardeşi için sevmedikçe mümin olamaz.
d) Helâl de belli, haram da bellidir. Bunların arasında birtakım şüpheli olanlar vardır ki, bunları insanların çoğu bilmez. Şüpheli şeylerden sakınanlar dinini ve ırzını korumuş olur. Şüpheli işlere girenler, harama girmiş olurlar. Bir koru kenarında sürüsünü güden çobanın korunan yere girmesinden şüphe edildiği gibi, hakikaten her melîkin bir korusu vardır. Allah’ın korusu ise, haram kıldığı şeylerdir. Hakikaten insanın cesedinde bir et parçası vardır, eğer o düzgün ise bütün ceset düzgün olur, bozuk ise bütün ceset bozuktur. İşte kalp budur.

e) Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların emîn olduğu kimsedir.

Yirmincisi : İnsanın, sıhhat hâlinde iken havf (korku) ile recâ (ümit, dileme) arasında bulunması, ölüm yaklaşınca da Allah’a güvenin artması ve sağlam ve temiz bir kalp sahibi olan ümidinin sarsılmaz olmasıdır.
Allah bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder