29 Kasım 2012 Perşembe

HZ. DÂVUD (A.S.)’IN SUÂLLERİ





Hadîs-i Şerîf: “Kalbinde Kur’ân-ı Kerîm’den bir şey bulunmayan, harab olmuş ev gibidir.” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 16 Muharrem 1434   •Fazilet Takvim



HZ. DÂVUD (A.S.)’IN SUÂLLERİ

Allâhü Teâlâ Hazretleri buyurdu: “Ey Dâvud! Günahkârlara müjdele ve iyilere korku ver.”
Dâvud (a.s.): “Ey Allâh’ım! Nasıl müjdeliyeyim ve nasıl korkutayım?” dedi.
Hak Teâlâ Hazretleri buyurdu: “Ey Dâvud: Günahkârlara söyle! Tövbe etsinler ve benden ümitlerini kesmesinler. İyi kullarıma da söyle! Onlar da ibadetlerine (güvenip) aldanmasınlar.”
Hak Teâlâ Hazretleri yine buyurdu: “Ey Dâvud! Beni sev ve beni seveni sev, beni halka sevdir.”
Dâvud (a.s.) “Ey Rabbim! Seni severim ve seni seveni de severim. Seni halka nasıl sevdireyim?” dedi.
Allâhü Teâlâ Hazretleri buyurdu: “Ey Dâvud! Onların yanında beni ilâhî vasıflarımla anlat. Benim nimetlerimi ve ihsanlarımı onlara bildir ki, beni cömert, çok merhametli ve latîf zat olarak bilsinler.”
Dâvud (a.s.): “Allâh’ım! Mîzanı (Mahşerdeki ilâhî teraziyi) doldurmaya kimin gücü yeter?” dedi.
Hak Teâlâ Hazretleri: “Eğer ben bir kulumdan râzı olursam o mizanı bir hurma ile doldururum.” buyurdu.
Dâvud (a.s.): “Rabbim! Sırat’tan geçmeye kimin gücü yeter?” dedi,
Hak Teâlâ Hazretleri: “Ey Davud! Eğer bir kimse ömründe bir defa ‘Lâ ilâhe illallâh Muhammedün Resûlullâh’ dese, sıratı şimşek gibi geçer.”
“Ey Dâvud! Bir kimse, benden kaçıp uzaklaşan bir kulumu benim huzuruma getirse ben onu âlimlerden sayar ve yazarım. Kimi âlimlerden yazarsam ona azâb etmem.” buyurdu.
Hak Tealâ Hazretleri buyurdu: “Ey Dâvud! Beni isteyen, beni dileyen bir kimse görürsen ona hizmetkâr ol. Ey Dâvud! Dünyanın kendilerini aldattığı âlimleri benden isteme. Onlar benim muhabbetimden çıkmışlar ve benim hâlis kullarımın yollarını benden kesmişlerdir. Onlar yol kesicilerdir.”
Hicrî: 16 Muharrem 1434   •Fazilet Takvim
 "SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

ÂFİYET İSTEMEK





Hadîs-i Şerîf: “Allâhü Teâlâ’dan af ve âfiyet isteyiniz. Çünkü hiçbir kimseye yakînden (hakîki îmandan) sonra âfiyetten daha hayırlı bir şey verilmemiştir.” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 15 Muharrem 1434   •Fazilet Takvim


ÂFİYET İSTEMEK
Resûlullah Efendimiz (s.a.v): “Ezan ve kamet arasında yapılan duâ geri çevrilmez.” buyurdular. Orada bulunanlar “Nasıl duâ edelim?” diye sorunca Resûlullah (s.a.v) “Allâhü Teâlâ’dan dünya ve âhirette afiyet isteyin” buyurdular.

Diğer bir hadîs-i şerîfte şöyle buyrulmuştur: “Allâhü Teâlâ’dan istenen şeyler içinde onun en çok hoşuna giden, afiyet istenmesidir.”

Bir adam “Yâ Resûlallah! Hangi duâ daha faziletlidir?” diye sordu. Resûlullah (s.a.v) “Rabbinden sana, dünyada ve ahirette af ve âfiyet nasip etmesini iste” buyurdu. Adam ikinci gün geldi, tekrar aynı şeyi söyledi. Üçüncü gün yine geldi ve tekrar aynı şeyi söylerek Allâhü Teâlâ sana dünyada af ve âfiyet verirse kurtuldun demektir buyurdu.

Bir diğer hadîs-i şerîfte Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Allahümme innâ nes’elüke’l-muâfâte fi’ddünyâ ve’l-âhireti: Kulun ‘Allâh’ım! Senden dünyada ve ahirette âfiyet istiyorum’ demesinden daha faziletli bir duâ yoktur.”

Ashâb-ı Kirâm’dan Irbâz bin Sâriye’nin (r.a.) yaşı oldukça ilerlemişti. Vefât etmeyi çok istiyor ve Allâhü Teâlâ’ya: “Yâ Rabbi, yaşım ilerledi, kemiklerim inceldi, beni nezdine kabûl buyur.” diye duâ ederdi. Şöyle anlattı:

Bir gün Şam mescidinde namaz kıldıktan sonra yine rûhumun alınması için duâ ediyordum. Bu sırada gâyet güzel bir delikanlı geldi, üzerinde yeşil bir kaftan vardı.
Bana “Niçin böyle duâ ediyorsun.” dedi.
Ben “Ya nasıl duâ edeyim.” dedim.
O “Yâ Rabbi, amelimi de ecelimi de güzel kıl” diye duâ et. dedi.
Ben “Allâh sana rahmet etsin, kimsin.” dedim.
“Ben mü’minlerin göğüslerinden hüznü çıkaran meleğim.” dedi. Sonra tekrar dönüp baktığımda kimseyi göremedim.
Hicrî: 15 Muharrem 1434   •Fazilet Takvim



26 Kasım 2012 Pazartesi

HZ. ÂDEM’İN TAVSİYELERİ





Hadîs-i Şerîf: “Peygamberlerin evveli Âdem (aleyhisselâm), âhiri de Muhammed (sallallâhü aleyhi ve sellem)’dir.” (Hadîs-i Şerîf, Kenzû’l-Ummal)
Hicrî: 12 Muharrem 1434   •Fazilet Takvim



HZ. ÂDEM’İN TAVSİYELERİ


Âdem (a.s.), oğlu Şît’e (a.s.) beş nasihatte bulunmuş ve: “Sen de oğullarına tavsiye edersin.” demiştir. Bu nasihatler şunlardır:

1- Kalbini fâni olan dünyaya bağlama. Ben ebedî olan Cennete bağladım, Allâhü Teâlâ ona râzı olmadı ve beni oradan çıkardı.
2- İşlerini kadınların heveslerine uyarak yapma. Ben hanımımın bir anlık hevesine uydum, ağaçtan yedim pişman oldum.
3- Ne yaparsan sonunu düşün, ondan sonra yap. Eğer ben işin sonunu düşünse idim, böyle olmazdı. (Cennetten çıkarılmazdım)
4- Kalbinin rahatsızlık hissettiği ameli terk et. Ben ağaçtan yediğimde gönlüm bundan rahatsız idi de yine de yedim, pişman oldum.
5- Ne yaparsan danışıp yap. Eğer ben meleklere danışsa idim başıma böyle şeyler gelmezdi.
Hicrî: 12 Muharrem 1434   •Fazilet Takvim


24 Kasım 2012 Cumartesi

EYYÂM-I BÎYZ ORUCU





Hadîs-i Şerîf: “Kim her (kamerî) aydan üç gün (bilhassa on üç, on dört ve on beşinci günleri) oruç tutarsa, senenin tamamında oruç tutmuş olur.” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 11 Muharrem 1434   •Fazilet Takvim



EYYÂM-I BÎYZ ORUCU

Hz. Ömer (r.a.), Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) şöyle sordu:
 “Yâ Resûlellâh, her gün iftar etmeden oruç tutanın hali nedir?”
"O ne oruç tutmuş, ne de iftâr etmiştir.” buyurdular.
Sonra “İki gün oruç tutup bir gün yiyenin hali nedir?” diye sordu, “Buna kimse güç yetirebilir mi?” buyurdular.
Hz. Ömer “Bir gün oruçlu olup bir gün yiyenin hâli nedir?” diye sordu, “Bu Hz. Dâvûd’un orucudur.” buyurdular.
Hz. Ömer “Bir gün oruçlu olup iki gün yiyenin hali nedir?” diye sordu, “Buna güç yetirebilen olmasını dilerdim.” buyurdular.
Sonra Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular:
“Her aydan üçer gün oruç tutarsın ve işte böyle Ramazân-ı şerîften öteki Ramazân’a kadar, bütün günlerde oruç tutmuş olursun.
Öyle umarım ki Arefe gününün orucu Allah katında önceki ve sonraki seneye keffâret olur, Âşûrâ gününün orucu ise önceki seneye keffâret olur.” buyurdular.
Hicrî: 11 Muharrem 1434   •Fazilet Takvim

"SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"
 

23 Kasım 2012 Cuma

Gökyüzünden Afrika mucizesi



Gökyüzünden Afrika mucizesi

 1

 2

 3

 4

 5

 6

 7

 9

 10

 11

 12

 14

 15

 16

 17

 18

 19

 20

Hardal yağının faydaları.





Hardal yağının faydaları.




Hardal bitkisinden elde edilen hardal yağının birbirinden farklı yararlarıyla birçok sorununuza çözüm bulacağınızı biliyor muydunuz? Üstelik bu yöntem antik Yunan döneminden bu yana çeşitli hastalıkların tedavilerinde kullanılmış. İçeriği bakımından omega 3 yağ asidi, çinko, lif, kalsiyum, demir ve protein gibi önemli maddeler bulunduran hardal yağı,


 2

Hardal yağının içerdiği oleik asit ve linoleik asit birleşince saç üzerinde mucizeler yaratır. Kirli hava, ısı, zararlı ışınlar gibi etkenlerden yıpranan saçların yenilenmesine yardımcı olur. Güçlü bir antioksidan olan selenyumu içermesiyle saç dökülmesinin önüne geçer. Haftada bir hardal yağıyla saçlarınıza masaj yaparak saçlarınıza bakım uygulayabilirsiniz.


 3

Cilt E vitamini bakımından zengin hardal yağı cilt çatlaklarını giderir, cildinizi yeniler ve ultraviyole ışınlarından korunmasına yardımcı olur.


 4

Kaşıntı Kaynatılıp vücuttaki kaşıntılı bölgeye sürülen hardal yağı, kaşıntının azalmasına yardımcı olur.


 5

Ağrı Kas açıcı özelliğe sahiptir. Kireçlenme, romatizma, bel fıtığı gibi hastalıklardan dolayı oluşan ağrıların azalmasında etkilidir.


 6

Ahmet Maranki'Nin bel fıtığı reçetesi Hardal yağı ve zetin yağını hafifçe ısıtın ve gece yatmadan önce bel bölgesine masaj yaparak yedirin, üzerini streç filmle sarın. 20 gün boyunca aynı işleme devam edin, ağrılarınızın azaldığını hissedeceksiniz.


 7

Cildinizde kızarıklık oluşturur ve alerji yaparsa kullanmamanızı tavsiye ederiz.

Arılar neden bal yapar?





Arılar neden bal yapar?



 1

Tabii ki sadece insanlar yesinler diye değil. Eğer sebebini merak ediyorsanız işte arıların bilinmeyen gerçekleri...


 2

Tabii ki sadece insanlar yesinler diye değil. Bal arıları eşek arılarından farklı olarak kışı koloni halinde geçirirler. Koloni kış uykusuna yatmaz ama bir salkım gibi kümeleşir. Bu şekilde kış süresince sıcak ve aktif olarak kalabilirler. Bunun için de önceden, yaz aylarında yeterli miktarda bal depo etmeleri gerekir. Ortalama bir kovanın kışlık bal ihtiyacı 9-13 kilogram kadardır.


 3

Bal arılarının bal yapma kapasiteleri ise uygun yer bulabildiklerinde bundan çok daha fazladır. İşte arıcılığın felsefesinde de bu yatar. Sen arılara imkan sağla, onlar da hem kendileri hem de senin için bal üretsinler.


 4

Arılar kendilerine yetebilecek miktardan 2-3 kat fazla bal üretebildiklerinden arıcılar da kovana şekerli şuruplar koyarak onlara bu ortamı hazırlarlar. Arılar da sonradan ellerinden alınan bu ürün fazlasını dert etmezler.


 5

Arıların balı çiçeklerden topladıkları nektarı ağızlarındaki bir emzimle birleştirip altıgen biçiminde balmumundan yaptıkları hücrelere depoladıklarını biliyoruz.

 6

Bu karışımın su oranının yüzde 17'ye kadar düşmesini bekledikten sonra hücrelerin ağızlarını yine bir balmumu tabakası ile kaplarlar. Artık arıcı için mahsul zamanı gelmiştir. Ağzı kapalı hücrelerdeki bal hiç bozulmaz, saklama zamanı süresizdir.


 7

Arılar böcek dünyasının en gelişmiş sosyal hayatına sahiptirler. İşçi arılar dünyaya geldikten sonra bir ay içinde kovanda bir iki günlük sürelerle temizlik, larvaları besleme, balmumu yapma, yiyecek taşıma, muhafızlık gibi değişik görevler yaparlar. Sonra uçuş başlar, çiçekler ziyaret edilir, nektar, polen ve su toplanır.


 8

İşçi arılar çalışma mevsiminde 4-8 hafta yaşarlar. Kış mevsiminde ise arkadan gelen gençler olmadığı için ömürleri 5-7 ay sürebilir. İşçi arılar dişi olmalarına rağmen kısırdırlar, yavru yapma yetenekleri yoktur.


 9

Arılar polenleri, su ile karıştırıp larva halindeki yavruları beslemek için toplarlar. Bir arı kovandan 7 kilometre uzağa gidip, geri dönebilir. Ancak arılar normal olarak kovanlarından ortalama bir kilometre kadar uzaklaşırlar.


 10

Arılar bu yolculuklarında yollarını güneşin pozisyonuna göre saptarlar. Ayrıca yer kürenin manyetik alanına karşı da hassastırlar.


 11

Gözleri polarize ışığa karşı o kadar hassastır ki çok kalın bir bulut tabakasının ardından gelen zayıf bir güneş ışığıyla bile kötü havalarda yollarını bulabilirler.


 12

Arılar geceleri ortadan yok olurlar ama uyumazlar. Gece boyu hareketsiz kalarak enerjilerini ertesi günkü yoğun işler için biriktirirler.


 13

Arılar renklerin çoğunu görürler. Işık dağılımında mavi ve ona yakın renkleri daha iyi görürler. Ultraviyole ışınlarına karşı da çok duyarlıdırlar. Ultraviyole ışınlarını çok yansıtan çiçekler onlara daha parlak görünür. Kırmızı rengi hiç ayırt edemezler.


 14

Bize bu derecede faydalı olan arılar etrafımızda dolaştıklarında veya balkonda kahvaltı sefası yaparken reçel tabağına konduklarında çoğu insan huzursuz olur. Bunun nedeni minik arının sokma tehlikesidir.


 15

Halbuki arılar sadece iki durumda canlılara saldırır ve sokarlar: 1) Kolonilerine bir tehdit olduğunda korumak için; 2) Korkutuldukları zaman. Bu nedenle arı kovanlarına çok yaklaşmamanız, el kol hareketleri yaparak hızlı hareket etmemeniz önerilir.


 16

Arılar insanı soktuktan sonra genellikle ölürler, çünkü arı tarafından sokulan insan ani bir hareketle arıyı fırlatınca arının iğnesi ile beraber zehir torbası ve ifrazat bezi de yırtılarak arıdan ayrılır ve soktuğu yerde kalır.

 17

İlginçtir ki bu kalan zehir torbasındaki kaslar arıdan ayrılsalar bile zehri pompalamaya bir süre devam ederler. Bu nedenle tırnağın ucu ile bir an evvel iğneyi soktuğu yerden çıkarmakta fayda vardır.


 18

Arı zehrine alerjisi olan kimselerde arı sokmaları ağır tepkilere hatta ölüme yol açabilir. Buna karşın arı zehri bazı ağrılı hastalıkların özellikle romatizmanın tedavisinde kullanılır.