31 Temmuz 2017 Pazartesi

HANIMLARA ŞEHİT SEVABI KAZANDIRAN AMEL


قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: بَرُّوا آبَاءَكُمْ تَبَرُّكُمْ أَبْنَاؤُكُمْ. (طب)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر ."      سز بابالرنزه إيلك أدنزكى جوجقلرنزده سزه إيلك أتسنلر ."
Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Siz babalarınıza iyilik ediniz ki çocuklarınız da size iyilik etsinler.” 
(Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)
Hicrî:   08 Zilkâde  1438  Fazilet Takvimi 

HANIMLARA ŞEHİT SEVABI KAZANDIRAN AMEL


Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanında bir kadın, kocası eve girdiği zaman:
‘Merhaba evimin efendisi, hoş geldin' diyerek kocasını karşılardı. Hemen ceketini alır, ayakkabılarını çıkarırdı.
Kocasını üzgün görse, “Neye üzülüyorsun? Üzülmen âhiretin için ise, Allah bu konudaki üzüntünü arttırsın, yok dünyan için ise, Allâhü Teâlâ sana kâfidir.” derdi.
Resûlullah (s.a.v.) bu kadının kocasına: “Ey falan! Hanımına benden selam söyle ve kendisine (kocasına karşı güzel davranmasının mükâfâtı olarak) şehit sevabının yarısının verildiğini haber ver.” buyurdu.
(Şir’atü’l-İslâm)

EVLÂDIN ANA VE BABASINA KARŞI VAZİFELERİ

• Sözlerini dinlemek.
• Emir ve isteklerini yapmak.
• Onlardan izinsiz oturmamak.
• Onlar ayağa kalkınca ayağa kalkmak.
• Yolda onların önünde gitmemek.
• Ana-babanın sesinden daha büyük sesle konuşmamak.
• Onları isimleri ile çağırmamak.
• Çağırdıkları zaman “Efendim” deyip süratle yanlarına koşmak.
• Hizmetlerini geciktirmeyip çabuk görmek.
• Rızalarını almak için çok gayretli olmak.
• Onlara kol kanat gerip daima hürmet göstermek.
• Yaptığı iyilikleri onların başlarına kakmamak.
• Onlara hiddetle bakmamak.
• Onlara surat asmayıp daima güler yüz ve tatlı söz ile onların hatırlarını hoş etmek.
• (İlim öğrenmek ve öğretmek müstesna) rızâları ve emirleri olmadıkça gurbete gitmeyip yanlarından ayrılmamaktır. (Marifetnâme)

BEYİT:

Rızâ-yı Hak rızâ-yı vâlideyn içre bilinmiştir
Ki cennet ümmehât akdâmı tahtında bulunmuştur.
(Cenâb-ı Hakk'ın rızâsı ana-baba rızasındadır. Nitekim hadîs-i şerîfte “Cennet anaların ayakları altındadır” buyurulmuştur.)
Hicrî:   08 Zilkâde  1438  Fazilet Takvimi 


30 Temmuz 2017 Pazar

KIYÂMETTE HER İNSANIN BİNEĞİ AMELİDİR



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ قَضَى نُسُكَهُ وَسَلِمَ النَّاسُ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ وَمَا تَأَخَّرَ. (كنز)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر ."     بر كمسه أليله و دليله هج كمسي إنجتمه دن حج عبادتنى  يرينه كترير سه او كمسه نين كجمش و كله جك كوناحلرى باغشلانر ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Bir kimse eliyle ve diliyle hiç kimseyi incitmeden hac ibadetini yerine getirirse o kimsenin geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır.”
 (Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî:   07 Zilkâde  1438  Fazilet Takvimi 

KIYÂMETTE HER İNSANIN BİNEĞİ AMELİDİR


Kıyâmet günü ikinci sûra üfürülüp kabirlerinden kalkan her insanın yanına ameli gelir ve: “Kalk ve mahşer meydanına ilerle” der. Herkesin güzel ameli binek olarak önüne gelir. Her birinin önünde ve sağ tarafında îmânının kuvvetine göre kandil, yıldız, ay, güneş gibi parlayan bir nur vardır. Sol taraflarında nur olmaz, bilakis içinde kâfirlerin ve münâfıkların bulunduğu şiddetli zulmet, karanlık vardır. Mü'min kendisine verilen nurdan ve onunla yolunu bulabildiğinden dolayı Allâhü Teâlâ'ya hamd eder. İnsanlardan bazıları da koşarak mahşer meydanına gelirler.
Resûlullah (s.a.v.) Efendimize:
“İnsanlar mahşer meydanına nasıl gelirler?” diye sordular:
“İki kişi bir deve üzerinde, beş kişi diğer deve üzerinde, on kişi bir diğer deve üzerinde oldukları halde” buyurdular. Yani insanlardan bir topluluk nasıl ortak bir binek bulup onunla yol alırlarsa, kıyâmet gününde de müşterek işledikleri hayırlı amelleri için Allâhü Teâlâ bir deve yaratır, üzerine binerler. Öyle ise sen öyle bir amel işle ki kıyâmet gününde senin ortaksız bir bineğin olsun. (Rûhu'l-Beyân)
Geçmiş ümmetlerden bir adama babasından hayli mal miras kalır. O mal ile bir bostan satın alıp onu fakirlere vakfeder ve:
“Bu benim Allah katındaki bostanımdır” der. Sonra birçok köle ve câriyeler satın alıp âzâd eder ve:
“Bunlar da Allah katında benim hizmetçilerim olurlar” der. Bir gün düşe kalka yolda ilerleyen bir a‘mâ görür. Ona, bir binek satın alıp bağışlar ve:
“Bu da Allah katında benim bineğimdir” der.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) bu adam hakkında buyurdular ki:
“Nefsim kudretinde olan Allâh'a yemîn ederim ki ben onu görüyor gibiyim; o binek, yuları ve eğeriyle o hayır sâhibine getirildi, ona binmiş mahşer meydanına gidiyor.”
(Tezkiratü'l-Kurtubî)
Hicrî:   07 Zilkâde  1438  Fazilet Takvimi 


28 Temmuz 2017 Cuma

HACDAN ALINACAK İBRETLER -2



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَا تَزَالُ هَذِهِ الْأُمَّةُ بِخَيْرٍ مَا عَظَّمُوا هَذِهِ الْحُرْمَةَ حَقَّ تَعْظِيمِهَا فَإِذَا ضَيَّعُوا ذَلِكَ هَلَكُوا. (هـ)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر ."     بو اؤمت حرم شريفه ( و ديكر بتون مقدساته ) حقيله تعظيم أتدكلرى متدتجه حيرده دائم اولاجقلردر . بونى ( إحمال و )  زاي أتدكلرى زمان هلاك اولورلر ."

Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Bu ümmet Harem-i Şerîf’e (ve diğer bütün mukaddesâta) hakkıyla ta’zim ettikleri müddetçe hayırda daim olacaklardır. Bunu (ihmal ve) zâyi ettikleri zaman helak olurlar.” 
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i İbn-i Mâce)
Hicrî:   05 Zilkâde  1438  Fazilet Takvimi 

HACDAN ALINACAK İBRETLER -2

Ali bin Hüseyin (r.anhümâ) ihram giyerken yüzü sarardı, vücudu titredi ve “Lebbeyk” diyemedi. “Niçin lebbeyk diyemiyorsun?” dediklerinde: “Lebbeyk' dersem ‘Senin lebbeyk ve sa'deyk demen makbul değildir' denmesinden korkarım” dedi ve bayıldı.
Ebû Süleymân-ı Dârânî'nin müridi olan Ahmed ibn-i Ebilhavârî anlatıyor: İhram giyerken Ebû Süleyman “Lebbeyk” demedi. Bir mil yürüdükten sonra kendinden geçti. Kendine geldiği zaman şöyle dedi:
“Allâhü Teâlâ, Hz. Mûsâ'ya vahiy gönderdiğinde buyurdu ki: Ümmetinden zâlim olanlara söyle, ismimi dillerine almasınlar. Zira beni ananı ben de anarım. Eğer zalim ise lanetle anarım.” Ebû Süleyman devam etti: “Hac nafakası şüpheli olup “Lebbeyk” diyene, ‘elindekini sahiplerine vermeyince “Lebbeyk ve sa'deyk'in” kabul edilmez' dendiğini duydum.”
Tavaf ve sa'yedenler, arzularını padişaha iletmek için sarayın etrafında dolaşan ve kapısının önünde gidip gelen zavallı çaresizlere benzerler. Tesadüfen padişahın kendilerini görebileceğini umarlar. Safa ve Merve arası insana bu düşünceyi hatırlatır.
Arafat'ta, dünyanın dört bir yanından gelen ve farklı dillerle duâ eden insanların bu halleri kıyâmeti andırır. Kıyâmette de böyle çeşitli insanlar bir meydana toplanır ve her birisi kendi hâliyle meşgul olur. Dileklerinin kabul veya reddedileceği endişesiyle tereddüt içinde dururlar.
Taş atmaktan gâye, kul olduğunu göstermek ve İbrahim (a.s.)'a benzemektir. Şeytan Hz. İbrahim'i (a.s.) şüpheye düşürmek için önüne çıkmış, o da şeytanı taşlamıştı. Şeytan ona göründü, bana görünmüyor. Ne diye lüzumsuz yere taş atayım, diye aklına bir vesvese geldiğinde, bu düşüncenin, şeytandan geldiği bilinmeli ve taş atıp şeytanın beli kırılmalıdır. Zira onun belinin kırılması, emri yerine getirmekle olur. Mü'min vesveseleri bir tarafa bırakarak kendine söyleneni yerine getirmeli, böyle bir taş atmakla gerçekten şeytanı kahrettiğine inanmalıdır. 
(İmâm Gazâli, Kimyâ-yı Sâdet)
Hicrî:   05 Zilkâde  1438  Fazilet Takvimi