30 Nisan 2020 Perşembe

RAMAZAN AYI, RAHMET VE MAĞFİRET AYIDIR




قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَوْ أَذِنَ اللهُ تَعَالَى لِلسَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ أَنْ تَكَلَّمَا لَبَشَّرَتَا مَنْ صَامَ شَهْرَ رَمَضَانَ بِالْجَنَّةِ. (أخبار مكة)

رسول الله  أفندمز  ( ﷺ )  بيوردولر   ،:  "  الله تعالى كوكلريك و يرين قونوشماسينه إزن ورسيدى ، شبهسز اونلر رمضان آينده اوروج طوطانلرى جنتله مجده لرلردى  ."

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Allâhü Teâlâ göklerin ve yerin konuşmasına izin verseydi, şüphesiz onlar Ramazan ayında oruç tutanları cennetle müjdelerlerdi.
(Fâkihî, Ahbâr-ı Mekke)
Hicrî:   07  Ramazan  1441  Fazilet Takvimi

RAMAZAN AYI, RAHMET VE MAĞFİRET AYIDIR


Allâhü Teâlâ, Ramazan ayının her gecesi şöyle buyurur: “Bir isteği olan yok mu, istediğini vereyim. Tevbe eden yok mu, onun tevbesini kabul edeyim. Bağışlanmak isteyen yok mu, onu bağışlayayım!” Allâhü Teâlâ, Ramazan ayının her günü iftar vaktinde, azâbı hak etmiş milyonlarca kişiyi cehennemden âzâd eder. Ramazan ayındaki cuma gecesi ve gündüzünün her saatinde, yine azâba müstehak olmuş milyonlarca kişiyi cehennemden âzâd eder. Ramazan ayının son gününde ise Ramazan ayının başından sonuna kadar affedilenlerin sayısı kadar kişi, cehennemden âzâd edilir.
Kadir Gecesi olduğunda da Allâhü Teâlâ, Cebrâil Aleyhisselâm’a, meleklerden bir toplulukla beraber yeryüzüne inmesini emreder. Cebrâil (a.s.) meleklere şöyle der: ‘Allâhü Teâlâ, ümmet-i Muhammed’e rahmet nazarı ile baktı, onları affedip günahlarını bağışladı. Ancak dört kimse hâriç: Devamlı içki içen, ana babasına âsî olan, sıla-i rahimde bulunmayan (yakın akrabası ile alâkasını kesen), Müslüman kardeşiyle üç günden fazla küs duran.’
Bayram gecesine ‘leyletü’l-câize’ yani ‘mükâfât gecesi’ denir. Bayram günü sabah vaktinde Allâhü Teâlâ, meleklerini yeryüzünün her tarafına gönderir. Her bir melek, bir sokağın başına geçerek: ‘Ey Muhammed ümmeti! Kerem sâhibi Rabbinizin huzûruna çıkın. Çünkü o, bol bol veriyor ve büyük günahları bağışlıyor.’ derler. Bunu insan ve cinlerin dışındaki bütün yaratılmışlar duyar. İnsanlar bayram namazlarını kılmak üzere evlerinden çıktıklarında Allâhü Teâlâ meleklerine: ‘Ey meleklerim! Bir işçi, işini bitirince alacağı karşılık nedir?’ buyurur. Melekler, ‘Ey Rabbimiz! Alacağı ücretin tam olarak ödenmesidir.’ buyururlar.
Allâhü Teâlâ onlara: ‘Ey meleklerim! Sizleri şâhit tutuyorum ki onların Ramazan’da tuttukları oruçların, kıldıkları namazların sevâbı olarak ben de onlara rızâmı ve mağfiretimi veriyorum.’ buyurur. Sonra Allâhü Teâlâ: “Ey kullarım! Benden isteyin. İzzetime ve celâlime yemin ederim ki bugün dîniniz veya dünyânız için benden ne isterseniz onu vereceğim.” buyurur.
(Tenbîhü’l-Gâfilîn)
Hicrî:   07  Ramazan  1441  Fazilet Takvimi


29 Nisan 2020 Çarşamba

SÜNNET, MÜSTEHAP, MÜBAH




قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: قَالَ اللهُ تَعَالَى: يَا دَاوُدُ لَأَنْ تَأْتِيَنِي بِعَبْدٍ آبِقٍ أَحَبُّ إِلَيَّ مِنْ عِبَادَةِ الثَّقَلَيْنِ. (نوادر)
رسول الله  أفندمز  ( ﷺ )  بيوردولر   ،:  "  الله تعالى بيوردكه : أى داوود ! ( بندن ) قجيب اوزقلاشان بر قولى بانه كترمن جنلريك و إنسانلريك عبادتندن بانه دها سوملى در  ."

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Allâhü Teâlâ buyurdu ki: Ey Dâvûd! (Benden) kaçıp uzaklaşan bir kulu bana getirmen cinlerin ve insanların ibâdetinden bana daha sevimlidir.”
(Hakîm Tirmizî, Nevâdiru’l-Usûl)
Hicrî:   06  Ramazan  1441  Fazilet Takvimi

SÜNNET, MÜSTEHAP, MÜBAH


Sünnet, Peygamber Efendimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) farz ve vacib olmayarak nâdiren terk ile beraber devamlı işledikleri amellerdir. Bunlara sünnet-i müekkede denir. Sünnetin bir de ğayr-i müekkede kısmı vardır ki ona müstehap ve mendup isimleri de verilir.
İlm-i usûl âlimlerine göre sünnet iki kısım olup biri sünnet-i hüdâ’dır.
Sünnet-i hüdâyı terk eden kimse, kötülenmeye müstehak olur: Ezan, kâmet, cemâatle namaz gibi.
Diğer kısmı sünnet-i zevâiddir. Bunu terk eden kimse kötülenmeye müstehak olmaz: Namaz rukünlerini uzatmak ve Peygamber Efendimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) yeme, içme, giyinme, oturma ve kalkması gibi olan sünnetleridir. Nitekim âyet-i kerîmede de (meâlen):
“Muhakkak ki size Resûlullah’da (yalnız sözlerinde değil bütün fiil ve hâllerinde) pek güzel bir örnek vardır.” buyurulmuştur. (Ahzâb Sûresi, âyet 21)
Sünnetin hükmü: İşlenmesinde farz ve vâcipten az sevap verilmesi ve müekked sünnetleri bilerek terk eden kimsenin ayıplanmasıdır.
Müstehab ki ona mendûb da denir. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) bazen işleyip bazen de terk ettikleri, selef-i sâlihînin sevip işledikleri ve teşvik ettikleri amellerdir: Bazı nâfile namazlar ve oruçlar gibi.
Müstehabın hükmü, yapılması hâlinde sevap kazanılması ve terk edilmesi hâlinde ise günaha girilmemesidir.
Mübâh: Mükellefin işlemek ile işlememek arasında muhayyer bulunduğu şeydir. Bunun hükmü; işlenildiğinde sevab, terk edildiğinde günah olmamasıdır. Mesela haram olmayan şeylerden yemek ve içmek mübahtır.

BEYİT:

Ey hâce tutuldu nefesin kabre de girdin
Bu âleme sığmam der idin şimdi ne dersin
 Sâmi (Vakanüvis Mustafa Bey)
Hicrî:   06  Ramazan  1441  Fazilet Takvimi