قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : اَلْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ وَالْمُهَاجِرُ مَنْ هَجَرَ مَا نَهَى اللهُ عَنْهُ. (خ)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : حكيكى مسلمان ، ألندن و ديلندن مسلمانلريك سلامتده قالديغى ( ضارار كورمديكى ) كمسه در . حكيكى مهاجر ده الله تعالى ، نيك حرام قلديغى شيلرى ترك أدن كمسدر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Hakîkî Müslüman, elinden ve dilinden Müslümanların selâmette kaldığı (zarar görmediği) kimsedir. Hakîkî muhâcir de Allâhü Teâlâ’nın haram kıldığı şeyleri terk eden kimsedir.”
(Sahîh-i Buhârî)
Hicrî: 17 Şevval 1445 Fazilet Takvim
MUS‘AB BİN UMEYR’İN (R.A.) İSLÂM’A HİZMETLERİ -1
İslâm dini, Arabistan’ın her tarafında ve husûsiyle de Medîne-i Münevvere’de pek süratle yayılmakta idi. Evs ve Hazrec kabileleri Ashâb-ı Kirâm’dan birinin Medîne’ye gönderilmesini talep ettiler. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, onlara, Kur’ân-ı Kerîm’i ve İslâm âdâbını öğretmek üzere Mus‘ab bin Umeyr’i (r.a.) gönderdi.
Hz. Mus‘ab (r.a.), Medîne’ye vardığında, Hazrec kabilesinin reîslerinden ve Medîneli ilk Müslümanlardan olan Es‘ad bin Zürâre’nin evine yerleşti. Oradaki Müslümanların adedi henüz kırka ulaşmıştı. Mus‘ab (r.a.), Müslümanlara, Kur’ân-ı Kerîm’i okur, öğretir, İslâm şerîatini ve fıkhını anlatırdı. İmamlık yapar, namaz kıldırırdı. Hazret-i Es‘ad ve Mus‘ab (r. anhümâ) ile birlikte hepsi cuma günleri Medîne-i Münevvere dışına çıkıp bir mahalde cemâat ile namaz kılmaya başladılar.
Evs kabilesinin reîsi olan Sa‘d bin Mu‘âz ile yine kavmin önde gelenlerinden olan Üseyd bin Hudayr henüz imana gelmemiş olduklarından İslâm tamamıyla Medîne’de yayılamıyordu.
İslâm’ın yayıldığını işiten Üseyd bin Hudayr, bir gün elinde mızrağı ile Hazret-i Mus’ab ve Es‘ad bin Zürâre’nin yanına geldi. “Birtakım zayıf kimseleri aldatıp yoldan çıkartmaktan maksadınız nedir?” diyerek hiddet ve şiddet gösterdi.
Hz. Mus‘ab (r.a.) ona nazikçe, “Biraz dur, sözümüzü dinle, maksadımızı anla.” deyince Üseyd oturdu. Mus‘ab (r.a.), ona İslâm’ı tarif etti ve biraz Kur’ân-ı Kerîm okudu. Kur’ân-ı Kerîm’in belâgati kendisine tesir eden Üseyd, “Bu, ne kadar güzel, ne kadar yüce bir söz! Bu dine girmek için ne yapmalı?” diye sordu. Ona “Gusledip temizlenirsin, elbiseni temizlersin. Sonra, şehadet getirirsin. Sonra da namaz kılarsın.” dediler. Hz. Mus‘ab (r.a.), ona kelime-i şehâdeti telkin etti. O da İslâm ile müşerref oldu ve “Varayım, size birini göndereyim. Eğer o da imana gelirse artık bu beldede iman etmeyen kimse kalmaz.” diyerek çıktı ve Sa‘d bin Mu‘âz’ı gönderdi.
Sa‘d oraya gayet hiddetli olarak çıkageldi. Mus‘ab (r.a.), ona da nazikçe, “Hele biraz oturunuz, dinleyiniz, anlayınız. Beğenirseniz kabul edersiniz, beğenmezseniz biz de size, hoşlanmadığınız işi tekliften vazgeçeriz.” dedi. Bunun üzerine Sa‘d bin Muâz oturdu ve Hz. Mus‘ab’ın sözlerine kulak verdi. –
Devamı var-
Hicrî: 17 Şevval 1445 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder