قَالَ اللّٰهُ تَعَالَى : اِنَّ اللّٰهَ يَأْمُرُكُمْ اَنْ تُؤَدُّوا الْاَمَانَاتِ اِلٰٓى اَهْلِهَا وَاِذَا حَكَمْتُمْ بَيْنَ النَّاسِ اَنْ تَحْكُمُوا بِالْعَدْلِ اِنَّ اللّٰهَ نِعِمَّا يَعِظُكُمْ بِهِ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ سَمِيعًا بَصِيرًا. (سورة النساء، ٥٨)
الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) : ( محقق الله تعالى ، أمانتلرى أهلنه ورمنزى و إنسانلر آراسنده حكمدنجه عدالتله حكمتمنزى سزه أمرهديور . شبهسز الله تعالى ، سزه بونونله نه كوزل نصيحت وريور . شبهه يوق كى الله تعالى حقيله إشيتن و كورندر . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen: “(Muhakkak Allâhü Teâlâ, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmedince adaletle hükmetmenizi size emrediyor. Şüphesiz, Allâhü Teâlâ, size bununla ne güzel nasihat veriyor. Şüphe yok ki Allâhü Teâlâ hakkıyla işiten ve görendir.”
(Nisâ Sûresi, âyet 58)
Hicrî: 10 Şevval 1445 Fazilet Takvim
DOĞRULUK VE ADALETİN EHEMMİYETİ
Rivâyet olunduğuna göre Zülkarneyn aleyhisselâm, emri altındaki idarecilerini bizzât kendisi teftiş ederdi. Bir ara tebdil-i kıyafet ederek şehirlerinden birisinde dolaşırken kâdılardan birinin yanına uğradı ve günlerce orada kaldı. Fakat hiçbir kimsenin dava için ona müracaat ettiğini görmedi. Bu hâl uzayıp kâdının hâlinden herhangi bir şeye vâkıf olamayınca Zülkarneyn (a.s.), oradan ayrılmak istedi. Fakat kapıdan çıkacağı sırada iki kişi, dava için geldi.
Onlardan birisi, “Ey kâdı! Ben şu adamdan bir ev satın aldım ve o evi tamir ettim. Tamir ederken evin içinde bir hazine buldum. Gelip alması için çağırdım, fakat gelip almıyor.” dedi. Kâdı, evi satan adama, “Sen ne dersin?” diye sordu. O da “O hazineyi, o eve ben gömmedim ve orada olduğundan da haberim yoktu. Şu hâlde onu alamam.” dedi. Bunun üzerine davacı, “Ey kâdı! Öyleyse birine emir ver de gelip o hazineyi alsın. Sonra sen, onu istediğin yere ver.” dedi. Kâdı da “Sen şerli bir şeyden kaçıyorsun da beni onun içine atıyorsun. Bana insaf etmiyorsun. Aslında bunu aranızda halletmeniz icap ederdi. Şimdi size teklif ettiğinizden daha insaflı bir hüküm vereyim mi?” diye sorunca, “Evet, ver” dediler.
Kâdı, davacıya, “Senin oğlun var mı?” diye sordu. Davacı “Evet.” dedi. Diğerine de “Senin kızın var mı?” diye sordu, o da “Evet.” deyince, “Öyleyse, sen, kızını bunun oğlu ile evlendir ve bu malı, çeyiz olarak onlara verin, onunla hayatlarını sürdürsünler.” dedi.
Zülkarneyn (a.s.), kâdının bu hükmünü çok beğendi. Sonra kâdıya, “Yeryüzünde böyle hüküm veren başka birisi olduğunu zannetmiyorum.” dedi.
Kâdı da, Zülkarneyn aleyhisselâm’ı tanımadığı hâlde, “Böyle bir hususta başka şekilde hüküm veren mi var ki?” dedi. Zülkarneyn (a.s.), “Evet” deyince kâdı, “Onların (bu zulmüne karşı) memleketlerine nasıl yağmur yağıyor?” dedi. Zülkarneyn (a.s.), kâdının bu hâlini beğenerek, “İşte göklerle yer, ancak sizin gibiler sebebiyle ayakta durur.” buyurdu.
Hicrî: 10 Şevval 1445 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder