31 Aralık 2022 Cumartesi

TEŞEBBÜH (BENZEMEK)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِنَّ أَوَّلَ مَا يُسْأَلُ عَنْهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَعْنِي الْعَبْدَ مِنَ النَّعِيمِ أَنْ يُقَالَ لَهُ أَلَمْ نُصِحَّ لَكَ جِسْمَكَ وَنُرْوِيَكَ مِنَ الْمَاءِ الْبَارِدِ. (ت)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر :  محقق قلا قيامت كونى نعمتلردن صورولاجق إلك سؤآل ، اونه ’ بز سنين بده ننه صحت ورمدكمى و صوغوق صو إيله سنين صوصوزليغونى كيدرمدكمى ؟ دنلمسيدر  . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:  Muhakkak kula kıyamet günü nimetlerden sorulacak ilk sual, ona: ‘Biz senin bedenine sıhhat vermedik mi ve soğuk su ile senin susuzluğunu gidermedik mi? denilmesidir.”

(Sünen-i Tirmizî)

Hicrî:  08   Cemaziyelahir    1444 Fazilet Takvim

 

TEŞEBBÜH (BENZEMEK)

 

Teşebbüh, bir insanın diğerine sûret, kıyâfet, yaşayış tarzı, huy, vasıf ve sıfatında benzemesi yahut onu taklid ile benzemeye çalışmasıdır. Müminin, kâfirlerin âdet edindikleri husûslarda onlara benzemekten sakınması lâzımdır. Çünkü o fiil, ya küfre sebep olur yahut insanın imanını zayıflatır.

Allâhü Teâlâ, Nisâ Sûresi’nin 115. âyet-i kerîmesinde şöyle buyurmaktadır (meâlen): “Her kim de kendisine doğru yol apaçık meydana çıktıktan sonra peygambere muhâlefet eder ve müminlerin (itikâd ve amelde, Allâh’a, Resûlullâh’a ve ülü’l-emre itaat) yolundan başkasına giderse, biz, onu döndüğü o yolda bırakırız ve kendisine cehennemi boylatırız ki o, gidilecek ne fena bir yerdir.”

Allâhü Teâlâ, azîz kitabında birçok âyet-i celîlede bizler ibret alalım diye geçmiş ümmetlerin hâlini haber vermiş ve onların düştükleri küfür, zulüm, gurur gibi hâllere düşmekten ve onlara benzemekten bizi sakındırmıştır.

Resûlullah (s.a.v.), “Bizden başkalarına benzemeye yeltenen bizden değildir.”  ve “Müşriklerin âdetlerine muhâlefet ediniz” buyurmuşlardır. Peygamberimiz (s.a.v.), müşriklere ve onların amellerine buğzetmeyi emretti ki onlarla ülfet etmeyelim, onlar da bizimle ülfet etmesinler. Çünkü insanın tabiatı, başkasından huy kapar.

Hadîs âlimlerinden Akîl es-Sülemî (rah.) dedi ki: “Allâhü Teâlâ, İsrâîloğullarına gönderdiği peygamberlerinden birisine şöyle vahyetti: Kavmine söyle, bana düşmanlık edenlerin (haram) yemeklerinden yemesinler, (haram) içeceklerinden içmesinler. Sûretlerini ve şekillerini onlara benzetmesinler, yoksa kavmin de bana düşmanlık edenlerden olur.”

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’e tâbi olan kimsenin, onun uzak durduklarından yüz çevirmesi lazımdır. Peygamberimizin uzak durduğu kavme, her hangi bir husûsta muvâfakat eden kimse, Peygamberimize de o miktarda muhalefet etmiş olur.

Hülbü’t-Tâî’den (r.a.) rivâyet olundu, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Sadrında (gönlünde), seni, Hıristiyanlara benzetecek hiçbir şeyin arzusu deprenmesin.”

Hicrî:     08 Cemaziyelahir  1444 Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"


 

30 Aralık 2022 Cuma

BİR KAVME BENZEMEYE ÇALIŞAN ONLARDANDIR


 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : سَيَأْتِي عَلَى النَّاسِ زَمَانٌ يُصَلِّي فِي الْمَسْجِدِ مِنْهُمْ أَلْفَ رَجُلٍ وَزِيَادَةٌ لَا يَكُونُ فِيهِمْ مُؤْمِنٌ. (كنز)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر :  إنسانلر أؤزرينه أؤيله بر زمان كله جككى ، اونلاردان او كونده ( جامى و ) مسجتده بيندن فضله كشى نماز قلاجق ، إجلرنده ( كامل ) بر مؤمن اولماياجق  . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:  İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, onlardan o günde (cami ve) mescitte binden fazla kişi namaz kılacak, içlerinde (kâmil) bir mümin olmayacak.”

(Kenzü’l-Ummâl)

Hicrî:  07   Cemaziyelahir    1444 Fazilet Takvim

 

BİR KAVME BENZEMEYE ÇALIŞAN ONLARDANDIR

 

İkinci bin yılın müceddidi İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri buyurdular ki:

İki dini tasdîk eden (İslâm’dan başka hak din olduğuna inanan) kişi, şirk ehlinden sayılır. İslâm’ın hükümleri ile küfrü bir araya getirmeye teşebbüs eden de müşriktir. Hâlbuki küfürden teberrî etmek (uzaklaşmak) İslâm’ın şartıdır, şirk şâibesinden sakınmak tevhiddir...

Hindûların büyük bildikleri günlere hürmet etmek, Yahûdîlerce bilinen âdetlere uymak, küfrü icap ettirir. Nitekim bazı cahil Müslümanlar, bilhâssa kadınlar, kâfirlerin belli günlerindeki küfür merâsimini icrâ etmektedirler. Bunları, kendileri için de bayram kabul edip, kızlarının ve kardeşlerinin evlerine onlar gibi hediyeler yollarlar... Böylelikle o merâsime tam manası ile îtinâ ve itibar ederler.

İslâm’da bunların hepsi şirk ve küfürdür.” (Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, c. 3, m. 41)

Bir kere, bir hasta ziyaretine gitmiştim. O hastanın ölümü yaklaşmıştı. Hâline teveccüh ettiğim zaman, kalbini şiddetli zulmet içinde gördüm... Bu zulmetin kalkması için ne kadar teveccüh ettiysem de kalkmadı. Çokça teveccühten sonra bilindi ki, bu zulmetler, kendisinde gizli bulunan küfür sıfatındandır. Bu sıkıntıların sebebi, küfür ehlini dost edinmesindendir.

Bana malum oldu ki bu zulmetlerin kalkması için teveccüh etmek, yerinde bir iş değildir. Zira onun bu zulmetlerden temizlenmesi, küfrün cezası olan cehennem azâbına bağlıdır.

Ve bana malum oldu ki, onda zerre miktarı iman mevcuttur ve bunun bereketiyle cehennemde ebedî kalmaktan kurtulacaktır.

Cehennem azâbı -ister ebedî olsun, ister muvakkat olsun- küfre ve küfür sıfatlarına mahsustur. (Yani, muvakkat cehennem azâbı; küfür sıfatının cezası, ebedî cehennem azâbı ise küfrün cezasıdır.)

(Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, c. 1, m. 266)

Hicrî:     07 Cemaziyelahir  1444 Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"