2 Aralık 2022 Cuma

İLİM ÖĞRETMENİN BAZI SÜNNET VE ÂDÂBI


قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : تَعَلَّمُوا الْعِلْمَ وَتَعَلَّمُوا لِلْعِلْمِ السَّكِينَةَ وَالْوَقَارَ وَتَوَاضَعُوا لِمَنْ تَعَلَّمُونَ مِنْهُ. (طس)

بيغمبر أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر :  علم أؤكره نينز . علم إيجن حضور ، سكينت و وقار ده أؤكره نينز . كندسندن علم أؤكرنديكينز كمسيه قرشى متواضى اولونوز . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:   İlim öğreniniz. İlim için huzur, sekînet ve vakar da öğreniniz. Kendisinden ilim öğrendiğiniz kimseye karşı mütevazı olunuz.”

(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat)

Hicrî:  08   Cemaziyelevvel    1444 Fazilet Takvim

 

İLİM ÖĞRETMENİN BAZI SÜNNET VE ÂDÂBI

 

İlim öğretenler, Allâh’ın kullarını hak ve hakikate ve onları ıslah edecek şeylere irşâd etmeye niyet etmelidirler. Zira Allâhü Teâlâ’nın bir kimse vasıtasıyla bir kişiye hidayet etmesi, onun için güneş ve ayın üzerine doğduğu her şeyden daha hayırlıdır.

Bir kimseyi Allâh’a ibadete ve itaate çevirmek, Allah katında insanların ve cinlerin ibadetinden daha hayırlıdır. İyi bir hocanın alâmeti, insanların malına tamah etmemek, öğretirken yumuşaklıkla muamele etmek, talebelere karşı mütevazı ve şefkatli olmaktır.

İlmi, ancak ilme ehil olan kimselere öğretmeli, onlardan gizlememelidir. İlmi, ehil olmayanlara öğretmek ise onu zâyi etmektir. Ehil olanlardan gizlemek ise zulümdür.

Hoca, talebelerine, evvela en çok ihtiyaç duydukları, dünya ve âhireti için en mühim şeyleri öğretmelidir. Her sınıf insana, aklının ve zihninin idrâk edeceği seviyede konuşmak sünnettir. Âlimin, bir hakikati anlatıp da inkârcı ve inatçı birinin onu yalan çıkarması, zeki olmayanın onu hor görmesi veya yanlış anlaması en büyük kötülük ve fitnedir. Bundan dolayı insanlara, kolayca anlayabilecekleri şeyleri anlatmalıdır. (İslâm Ahlâkı Ve Âdâbı, Fazilet Neşriyat)

 

BİR TABİR: PEŞTEMAL KUŞANMAK

 

Peştemal; iş yaparken bele bağlanan uzun, geniş dokuma kumaştır. “Peştemal kuşanmak” ise sanat öğrenen çıraklara ustalık sıfatının verilmesi yerinde kullanılan bir tâbirdir. Osmanlı Devleti zamanında bir zanaatı öğrenen çırağın, meslek loncası tarafından imtihan edilerek ustalık mertebesini kazanması üzerine merasimle beline peştemal bağlanırdı.

Mesela mühürcü olmak isteyen bir genç, ustasının yanında bir iki yıl çalıştıktan sonra, eğer kabiliyeti, ustası tarafından kabul edilirse, kalfa olur ve kalfalık mertebesini aştıktan sonra peştamal kuşanırdı. Hakkâkbaşı riyâsetindeki mühürcülerden teşekkül eden bir heyet tarafından da yeni ustaya imza yerine kullanacağı mahlas verilirdi. Aynı mahlasın iki kişiye verilmemesine de dikkat edilirdi.

Hicrî:     08 Cemaziyelevvel   1444 Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder