14 Aralık 2022 Çarşamba

TAKVÂ, SABIR VE TEVEKKÜLÜN NETİCESİ


 

قَالَ اللهُ تَعَالَى : وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللهِ فَهُوَ حَسْبُهُ... (سورة الطلاق ، ۳ )

الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) :  و هر كيم ده اللهه توكل أدرسه آرتق او ( الله ) ، اونه ( هر إشنده ) كافى در . "

Allâhü Teâlâ buyurdu (meâlen):   Ve her kim de Allâh’a tevekkül ederse artık O (Allah), ona (her işinde) kâfîdir…”

(Talak Sûresi, âyet 3)

Hicrî:  20   Cemaziyelevvel    1444 Fazilet Takvim

 

TAKVÂ, SABIR VE TEVEKKÜLÜN NETİCESİ

 

Allâhü Teâlâ buyurmuştur ki (meâlen): “…Ve her kim de Allah’tan korkarsa, Allah, onun için (bulunduğu sıkıntıdan) bir çıkış yolu yaratır ve onu hiç hatırına gelmeyen bir yerden rızıklandırıverir. Ve her kim de Allâh’a tevekkül ederse artık O, ona (her işinde) kâfîdir...” (Talak Sûresi, âyet 2. ve 3)

Bir kimse, fakirliğini ve ihtiyaçlarını insanlardan gizleyerek bütün ihtiyaçlarını Allâhü Teâlâ’ya arz eder ve sebeplerine yapıştıktan sonra Allâhü Teâlâ’ya kemâliyle tevekkül ederse, onun her işine Allâhü Teâlâ kâfî ve kefil olur. Binâenaleyh Allâhü Teâlâ, o kulunu başkasına muhtaç etmez.

Ashâb-ı Kirâm’dan Avf bin Mâlik (r.a.), oğlu Sâlim’i (r.a.) düşmanın esir etmesi üzerine Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) huzurlarına geldi. Oğlunun esaretinden, fakirlik ve ihtiyaç sahibi olduğundan şikâyet etti. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), musibete sabır ve metanet göstermesini, Allâhü Teâlâ’dan korkmasını (onun râzı olmayacağı bir hâlde bulunmaktan kaçınmasını) ve “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” kelime-i tayyibesine devam etmesini tavsiye buyurdu.

Avf (r.a.), Resûlullah Efendimiz (s.a.v.)’in tavsiyesini yerine getirdi. Sabretti ve “Lâ havle…” duasına devam etti.

Birgün oğlu Sâlim (r.a.), esir tutulduğu yerde düşmanın gafletinden istifâde etmiş, yüz deve ve diğer bir rivâyetle bir sürü koyunlarını ve bazı eşyalarını da ganimet alarak gelip babasının kapısını çaldı. Avf Hazretleri kapıyı açıp da oğlunun birçok ganimet malı ile döndüğünü görünce hemen Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) huzurlarına gitti. Oğlunun geldiğini ve birçok ganimet malı getirdiğini söyledi ve bunların helâl olup olmadığını sordu. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), o malın helâl olduğunu haber verdi. Bu hâdise üzerine yukarıda meâli verilen iki âyet-i celîle nâzil olmuştur.

Bu İlâhî vaad, bütün takvâ ehli kimseler hakkında cârîdir. Hattâ Ebû Zer (r.a.), Resûlullah Efendimizin (s.a.v.), “Ben, Kur’ân-ı Kerîm’de bir âyet bilirim ki insanlar, o âyet-i kerîmeler ile amel etseler onlara kâfî olur.” buyurup bu iki âyet-i kerîmeyi tekrar tekrar okuduğu rivâyet olunmuştur.

Hicrî:     20 Cemaziyelevvel   1444 Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder