31 Mart 2020 Salı

HUDEYBİYE MUSÂLAHASI’NDA KASVÂ’NIN ÇÖKMESİNİN HİKMETİ



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ كَانَتْ فِيهِ ثَلَاثٌ أَدْخَلَهُ اللهُ فِي رَحْمَتِهِ وَأَرَاهُ مَحَبَّتَهُ وَكَانَ فِي كَنَفِهِ: مَنْ إِذَا أُعْطِيَ شَكَرَ وَإِذَا قَدَرَ غَفَرَ وَإِذَا غَضِبَ فَتَرَ. (هب)
رسول الله  أفندمز  ( ﷺ )  بيوردولر   ،:  "  كندسنده شو أؤج حصلت بولونان كمسي الله تعالى جنتنه قويار . اونه محبتنى كوسترير و اوكمسه الله تعالى نيك همايسنده اولور . ورلديكى زمان شكر أدن ، ككوجى يتديكى حالده عفو أدن و أؤفكلنديكى زمان أؤفكسنى ينن  ."
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Kendisinde şu üç haslet bulunan kimseyi Allâhü Teâlâ cennetine koyar, ona muhabbetini gösterir ve o kimse Allâhü Teâlâ’nın himâyesinde olur: Verildiği zaman şükreden, gücü yettiği halde affeden ve öfkelendiği zaman öfkesini yenen.” 
(Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)
Hicrî:   07   Şaban   1441  Fazilet Takvimi

HUDEYBİYE MUSÂLAHASI’NDA KASVÂ’NIN ÇÖKMESİNİN HİKMETİ

 
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) Hicret’in 6. senesinde 1500 kadar ashâbı ile umre yapmak niyetiyle Mekke-i Mükerreme’ye doğru yola çıktılar. Kureyşliler bunu haber alınca Müslümanların Mekke’ye girmelerine mâni olmaya karar verip asker toplamışlardı.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v) de, Sahâbe-i Kirâm ile Kureyş’in bulunduğu yere inen yolun bulunduğu tepeye geldiklerinde Allâh’ın hikmeti ile orada Resûl-i Ekrem’in (s.a.v.) devesi Kasva çöküverdi. Kasva, huysuz hayvan gibi inâd edip durdu. Ashâb-ı Kirâm, “Kasva kalkmıyor, durdu!” dediler. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) “Hayır, onun böyle huyu yoktur. Fakat fili Mekke’ye girmekten men eden, onu da durdurdu.” buyurdular. Çünkü doğrudan Kureyş üzerine varılsa muhakkak muhârebe etmek lâzım gelirdi. Hâlbuki tamamı bin beş yüz kadar olan Müslümanların -hac niyetiyle gelmiş olduklarından- harb hazırlıkları yoktu. Kureyşlilerse onlara nisbetle çok oldukları gibi, Mekke civârındaki kabîleleri de toplamışlardı. Gerçi Müslümanların kalpleri ve istikâmetleri bir ve tam disiplin altındaydı. Kureyş ordusu ise başıboş bir topluluktu. Şu hâlde Müslümanların Allâh’ın yardımıyla gâlip olmaları umulursa da bu sûrette birçok zâyiât verilirdi. Mekke-i Mükerreme’ye harble girilerek Harem-i Şerîf’e elde olmayarak bir nevi hürmetsizlik edilmiş olurdu. Bu ise ilâhî irâdeye uymaz idi. Bir de Mekke-i Mükerreme’de Müslümanlıklarını açıklayamayıp canı gibi imanı da içinde gizli olan birçok zayıf Müslüman vardı. Bu kargaşada onlara da bilmeyerek zarar verilebilirdi.
Kaldı ki henüz imana gelmemiş olan Kureyş eşrâfından nice zâtların yakın zamanda imana gelip de İslâm dinine çok büyük hizmet etmeleri, nice hayırlı evlât yetiştirmeleri belki ezelde takdir edilmiş olabilirdi. İşte devenin öyle âdeti olmadığı halde çöküvermesi, böyle inceliklere işâretti.
Ashâb-ı Kirâm, deveyi kaldırıp yürütmek istediklerinde yerinden kımıldamamış iken; sonra Resûl-i Ekrem (s.a.v.) bizzât sevk edince kalkıp yürüyüverdi. Fakat doğru yoldan gitmeyip bir tarafa saparak Hudeybiye’nin nihâyetinde bir kuyu başına vardı. Kureyşliler defalarca adamlar gönderip Resûlullah (s.a.v) Hazretleri ile burada görüştüler. Neticede sulh yapıldı. 
(Peygamber Efendimiz ve Hayatı, Çamlıca B. Y.)
Hicrî:   07   Şaban   1441  Fazilet Takvimi

30 Mart 2020 Pazartesi

BOŞ KONUŞMAYI BIRAK ZİKRE SARIL




قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: وَقِّرُوا مَنْ تَعَلَّمُونَ مِنْهُ الْعِلْمَ وَوَقِّرُوا مَنْ تُعَلِّمُونَهُ الْعِلْمَ. (فيض)
رسول الله  أفندمز  ( ﷺ )  بيوردولر   ،:  "  كندسندن علم أؤكرنديكنز كمسيه حرمت أدينز و كندسينه علم أؤكرتديكنز كمسيه ده شفقتلى داوراننز  ."

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Kendisinden ilim öğrendiğiniz kimseye hürmet ediniz ve kendisine ilim öğrettiğiniz kimseye de şefkatli davranınız.”
(Münâvî, Feyzü’l-Kadîr)
Hicrî:   06   Şaban   1441  Fazilet Takvimi

BOŞ KONUŞMAYI BIRAK ZİKRE SARIL


İbrahim bin Edhem (rah.) dünyalık sözler konuşan birisini gördü. Hemen onun sözünü kesti ve dedi ki:
“Sen bu konuştuğun sözlerden sevap mı ümid ediyorsun?” Adam “Hayır” dedi.
“Peki, bundan dolayı azaba uğramayacağından emin mi oluyorsun?” Adam: “Hayır” deyince İbrahim bin Edhem Hazretleri şöyle buyurdu:
“Öyleyse sevâbını ummadığın, azâbından da emin olmadığın sözü niçin konuşuyorsun? Sen bu sözleri bırak, Allâhü Teâlâ’yı zikre sarıl.” (Tenbîhu’l-Gâfilin)

ÂLİME LÂZIM GELEN BAZI EDEPLER

Âlimlerden Ebu’l-Leys Semerkandî Hazretlerinin beyan buyurduğu üzere:
Ehl-i ilim için Cenâb-ı Hak’tan devamlı korku duymak ve mahlûkâta merhamet ve şefkat göstermek; belâlara tahammül edip sabrı alışkanlık hâline getirmek; hilmi, tabiat hâline getirmek ve tevâzûyu âdet edinmek; iffet ve istikâmetten ayrılmayıp ilim ve kitap mütâlaası husûsunda devamlılık göstermek; hakkı güzel hareketlerle anlatmak hiçbir kimse ile münâzaa ve mücâdele etmemek; kendi işi ile meşgul olup hasmından intikam alma fikir ve kasdında bulunmamak lâzımdır. Hasmı zelil etmek, ilim elde ederek ve kemâlât sahibi olmak ile hasıl olur.
Âlim; yemek, ev, mal mülk, elbise ve diğer bütün işlerde selef-i sâlihînin seçtiği yolu seçmelidir. Çünkü mübah ile süslenmek, haram olan bir şey değilse de süslenmeye ve refah içinde olmaya fazla düşkünlük, âlime yakışmaz. (Mahzen-i Ulûm)
Bu hususta İmâm-ı Rabbânî Hazretleri (k.s.) şöyle buyurmuşlardır:
“Evet, eğer âlimler dünyadan yüz çevirir, makâm-mevki, mal ve yücelik arzusunun esâretinden kurtulurlarsa işte onlar âhiret âlimleri ve enbiya (a.s.) vârisleridir. Mahlûkâtın en fazîletlisi onlardır. Onların mürekkebi, Allah yolunda şehit olanların kanları ile tartılır da ağır gelir. Onların uykusu ibâdettir.” (Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, c. 1, m. 33)
Hicrî:   06   Şaban   1441  Fazilet Takvimi