قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ رَابَطَ يَوْمًا وَلَيْلَةً
فِي سَبِيلِ اللهِ كَانَ لَهُ كَأَجْرِ صِيَامِ شَهْرٍ وَقِيَامِهِ. (ن)
رسول
الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " هر
كيم الله يولنده بر كون و بر كجه نوبت بكلرسه ، كندسى إيجن بر آى اوروج طوطمش و
كجلرنى إهيا أتمش كبى ثواب حاصل اولور ."
Resûlullah
Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Her kim Allah yolunda bir
gün ve bir gece nöbet beklerse, kendisi için bir ay oruç tutmuş ve gecelerini
ihyâ etmiş gibi sevap hâsıl olur.”
(Sünen-i Nesâî)
(Sünen-i Nesâî)
Hicrî: 02 Şaban 1441 Fazilet
Takvimi
ALLAH YOLUNDA NÖBET TUTMAK
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) bir zâtın cenâzesine çıkmışlardı. Naaş musallâya konulunca Ömer bin Hattâb (radıyallâhü anh):
“Onun üzerine namaz kıldırma yâ Resûlallâh! O günahkâr bir adam idi.” dedi.
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) insanlara dönüp baktılar ve: ‘Sizden herhangi biriniz onu İslâm ameli üzerine gördü mü?” diye sordular. Ashâb-ı Kirâm’dan bir zât:
“Evet yâ Resûlallah. O bir gece Allah yolunda nöbet tuttu” deyince Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) onun cenâze namazını kıldırdı ve kabri üzerine toprak attı. Buyurdular ki: “Arkadaşların senin cehennem ehlinden olduğunu zannediyorlar, ben de senin cennet ehlinden olduğuna şâhitlik ediyorum.” buyurdu. (Şuabü’l-İman)
Yine diğer bir hadîs-i şerîfte şöyle buyurulmuştur: “İki göz vardır ki onlara cehennem ateşi temas etmez: Allah korkusundan ağlayan göz, Allah yolunda gece nöbet tutan göz.” (Sünen-i Tirmizî)
HAFAZA MELEKLERİNİN İŞİTMEDİĞİ AMEL
Hafaza Meleklerinin işitmediği zikir (zikr-i hafî), işittikleri üzerine yetmiş kat ziyâde olur. Denildi ki bu zikir, zikr-i kalbîdir.
Cenâb-ı Hak bütün mahlûkâtı, bütün kullarını topladığı zaman Hafaza Melekleri bütün yazdıklarıyla ve muhâfaza ettikleriyle gelirler. Cenâb-ı Hak bazı husûsî kulları için:
“(Ey meleklerim) Bakın! Bu kulumun amel defterinde başka bir şey kaldı mı?” buyurur.
Hafaza Melekleri: “Yâ Rabbi, hiçbir şey kalmadı. Biz yazılmadık hiçbir şey bırakmadık.” derler.
Melekler böyle deyince Cenâb-ı Hak, o husûsî kullarına nazar ederek buyurur ki: “Senin için benim indimde, benden başka kimsenin bilmediği bir hazîne vardır ki onun mükâfâtını ancak ben veririm.”
(Feyzu’l-Kadîr)
Hicrî: 02 Şaban 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder