قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى للهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَوْمَ بَدْرٍ: هٰذَا جِبْرِيلُ
آخِذٌ بِرَأْسِ فَرَسِهِ عَلَيْهِ أَدَاةُ الْحَرْبِ. (خ)
رسول
الله أفندمز ( ﷺ ) ،: بدر كونى " إشده شو : آطنيك ديزكننى طوطمش
، أؤزرنده حرب سلاحى ( و ظرحى إيله حجومه حظر حالده ) اولان جبرائل در
بيورمشلردر ."
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem Bedir günü
“İşte şu; atının dizginini tutmuş, üzerinde harb silâhı (ve zırhı ile hücuma
hazır halde) olan Cebrâil’dir.” buyurmuşlardır.
(Sahîh-i Buhârî)
Hicrî: 18 Recep 1441 Fazilet
Takvimi
BEDİR’DE BİR ŞEHİT SAHÂBÎ
Ka’b bin Ucre (r.a.), dedesinden şöyle naklediyor:
“Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem), ashâbıyla Bedir’e doğru giderken Ravha denilen mevkide yanlarına Serif tarafından bir A’râbî geldi. “Sizler kimsiniz ve nereye doğru gidiyorsunuz?” diye sordu.
“Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) ile beraber Bedir’e gidiyoruz.” dediler. A’râbî:
“Lâkin hâlinizin zayıf, silahınızın da az olduğunu görüyorum.” dedi. Ashâb-ı Kirâm’dan bir zat:
“Bizler iki iyilikten birisini gözetiyoruz: Ya şehit edilir cennete gireriz ya da gâlip geliriz de Allâhü Teâlâ bize, hem zaferi hem cenneti nasip eder.” dediler.
Bu cevap üzerine A’râbî “Peygamberiniz nerede?” diye sordu. “İşte o, şu zâttır” deyip gösterdiler. A’râbî, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) yanına geldi ve:
“Yâ Nebiyyallâh, yanımda harb için herhangi bir hazırlığım yoktur. Hazırlığımı yapıp size yetişeyim.” dedi. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.):
“Âilenin yanına git, hazırlığını yap, gel.” buyurdular. Sonra Bedir’e doğru hareket ettiler. A’râbî de âilesinin yanına gitti ve hazırlığını yaptıktan sonra dönüp Bedir’de Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) ve ashâbına yetişti. O sırada Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), Ashâb-ı Kirâm’ı, üzerlerindeki techîzâta göre safa dizmeye başlamıştı. A’râbî de bir safa dâhil oldu.
Nihâyet o da harb esnâsında Allâhü Teâlâ’nın şehitlik nasip ettiği kimselerden oldu.
Harb bitip Cenâb-ı Hak, müminleri muzaffer kıldıktan ve müşrikleri hezîmete uğrattıktan sonra Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) kalkıp harb meydanını gezdi. Şehit düşenlerin yanlarına vardı. Ömer bin Hattab (r.a.) da onunla beraberdi. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), A’râbî’yi işâret ederek Hazret-i Ömer’e buyurdular ki:
“Ey Ömer! Muhakkak sen, benden bir şeyler işitmeyi seversin. Muhakkak şehitlerin efendileri, önde gelenleri ve hükümdarları vardır. Muhakkak, bu zat da onlardandır.”
(el-Müstedrek)
Hicrî: 18 Recep 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder