24 Mayıs 2016 Salı

NAMAZLARDA SECDE



عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ: كَانَ إِذَا رَفَعَ رَأْسَهُ مِنَ الرُّكُوعِ لَمْ يَسْجُدْ حَتَّى يَسْتَوِيَ قَائِمًا. (د)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم  بيوردلر :" بيغمبر أفندمز { صلى الله عليه وسلم } ركوعدن باشنى قالدرب دمدك دوغرلمادان سجده يه كتمزدى ."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) rükûdan başını kaldırıp dimdik doğrulmadan secdeye gitmezdi.” 
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Ebû Dâvûd)
Hicrî:   17  Şaban   1437  Fazilet Takvimi

İLMİHAL: NAMAZLARDA SECDE


Secde, namazın bir rüknü olduğundan farzdır. Namaz kılan kimse, rükûdan sonra secdeye varır: Alnını, burnunu, iki ayağını ve iki eli ile iki dizini yere veya yere bitişik bir şey üzerine koyar. Hak Tealâ Hazretlerine ta’zimde bulunur. Bu secde, her rek’atta birbiri ardınca iki defa yapılır.
Namazda secde için yere alın konulduğu hâlde -bir özürden dolayı- burun konulmasa secde yine câiz olur. Ancak bir özür yoksa mekruhtur. Burun konulduğu hâlde bir özürden dolayı alın konulmasa secde ittifakla câiz olur. Bir özür yoksa İmâm-ı Âzam’a göre mekruh olmakla beraber câizdir. İmameyne göre caiz olmaz.
Bir özür olsa da yanak veya çene ile secde yapılamaz. Alında veya burunda secdeye mâni bir özür bulunsa başı ile îmâ ederek yapılır.
Secdede elleri, dizleri yere koymak sünnettir. Ancak İmâm-ı Züfer, İmâm-ı Şâfiî ve İmam Ahmed’e göre farzdır.
İki ayağın veya bir ayağın parmakları yere konulmadıkça secde câiz olmaz. Muhtar olan kavil (tercih edilen görüş) budur. Bir ayağın yalnız bir parmağını veya ayağın yalnız üstünü yere koymak yetmez.
Rükû ve secde rükünlerinin yerine getirilmiş olması için rükû ve secde denilebilecek kadar bu vaziyetlerde durmak kâfîdir.
Rükûda “Sübhâne Rabbiye’l-azîm” ve secdede       “Sübhâne Rabbiye’l-a‘lâ” tesbihlerini okumanın sünnet miktarının en azı üçer kere okumaktır. Ortası beş, kâmili de yedişer tesbih okumaktır. Tek başına namaz kılan beş kereden az okumamaya gayret etmelidir. Fakat imam olan zat, cemaatin rızası bulunmadıkça üçten ziyâde tesbihte bulunamaz. Cemaatı usandırmak, kaçırmak uygun değildir.
Her rek’atta iki secde yapılır. Bunlardan biri kasten terk edilse namaz fâsit olur, bozulur. Sehven terk edilse selâmdan sonra dahi hatırlansa namaza aykırı bir şey yapılmamış ise secdeye varılır, sonra son ka’de iâde edilerek (ettehiyyâtü ve salevat okuyarak) sehiv secdeleri yapılır. (B. İslâm İlmihali)
Hicrî:   17  Şaban   1437  Fazilet Takvimi



EVVÂBÎN NAMAZI



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ صَلَّى بَعْدَ الْمَغْرِبِ سِتَّ رَكَعَاتٍ غُفِرَتْ لَهُ ذُنُوبُهُ وَإِنْ كَانَتْ مِثْلَ زَبَدِ الْبَحْرِ. (طس)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم  بيوردلر :" كيم آقشام نمازندان صكره آلطى ركعت نماز { أوابين } قلارسه كوناحلرى _ دنز كوبوكو قدارده اولسه _ مغفرت اولونور ."
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Kim akşam namazından sonra altı rek’at namaz (evvâbîn) kılarsa günahları -deniz köpüğü kadar da olsa- mağfiret olunur.” 
(Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat)
Hicrî:   16  Şaban   1437  Fazilet Takvimi

EVVÂBÎN NAMAZI


Akşam namazının sünnetinden sonra iki rek’atta bir selam ile kılınan altı rek’at namazdır. Evvâb, bir günah işlediği vakit derhal tevbeye koşandır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Her kim akşamdan sonra altı rek’at namaz kılarsa evvâbînden (tevbekârlardan) yazılır.” (Mebsut)
“Akşam namazından sonra konuşmadan altı rek’at namaz kılanın elli senelik günâhı mağfiret (aff) olunur.” (Kenzü’l-Ummâl)
“Akşam namazından sonra altı rek’at namaz kılanın günahları deniz köpüğü kadar (çok) da olsa mağfiret olunur.” (Taberânî, Sağîr)
“Kim akşam namazından sonra aralarında kötü bir şey konuşmadan altı rek’at (evvâbîn) namazı kılarsa, bu onun için on iki senelik (nâfile) ibâdete denk gelir.’’
(Sünen-i İbn-i Mâce)
“Akşamla yatsı arasındaki namaza (Evvâbîn namazına) devam ediniz. Zîrâ o namaz gündüz vaki olan hataları, günahları giderir, günün sonunu da süsler.” (İhyâu Ulûmiddîn)

İLİM ÖĞRETME USÛLÜ

Hoca, insanlara güzel muâmele etmeli, bildikleriyle amel etmelidir. Hem sözü, hem de hâliyle insanları hayra dâvet etmelidir. Çünkü ilmiyle amel edenin vaaz ve nasîhatı, hedefine isâbet eden ok gibi tesirlidir. İlmiyle âmil olmayanın vaaz ve nasîhatı ise tesirli olmaz.
Okutup öğretme vazîfesini yaparken hilim (yumuşaklık) ile acele etmeden ve müsâmaha ile hareket etmelidir. Sözü dinlenmediği zaman canını sıkmamalı ve “Bana düşen dâvet etmektir. Hidâyet ise Allâhü Teâlâ’dandır.” demelidir. (İslâm Ahlâk ve Âdâbı, Fazilet Neşriyat)
Hicrî:   16  Şaban   1437  Fazilet Takvimi



Ashâb-ı Bedir……ÜBEY BİN KA‘B (R.A.)



قَالَ عُمَرُ (رَضِيَ اللهُ عَنْهُ): أَقْرَؤُنَا أُبَيٌّ وَأَقْضَانَا عَلِيٌّ. (خ)
حضرتى عمر { رضى الله تعالى عنه } شويله دمشتر  :" بزم أك دوزكون قرآنى كريم اوقويانمز أؤبَىْ { ابن كاب } ، در . أك إسابتلى حكم ورنمزده على { بن أبى طالب } در ."

“Hz. Ömer (r.a.) şöyle demiştir: ‘Bizim en düzgün Kur’ân-ı Kerîm okuyanımız Übey (ibn-i Ka’b)’dir. En isâbetli hüküm verenimiz de Ali (bin Ebî Tâlib)dir.” 
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Buhârî)
Hicrî:   15  Şaban   1437  Fazilet Takvimi

Ashâb-ı Bedir……ÜBEY BİN KA‘B (R.A.)


Übey bin Ka‘b radıyallâhü anh hazretleri Ensâr’dan ve Hazrec kabîlesindendir. İkinci Akabe’de bulunmuş, Bedir Harbi’nden îtibâren bütün harblere katılmıştır. 
Vahiy kâtiblerinden idi. Aynı zamanda Resûlullâh Efendimiz’in (s.a.v.) kâtiplik hizmetinde bulunurdu. 
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hayatta iken Ashâb-ı Kirâm arasında Kur’ân-ı Azîmüşşân hafızlığıyla meşhur olan altı zâttan idi. Onların tamâmı Ensâr’dan olup diğer beş zât şunlardır: Zeyd bin Sâbit, Muâz bin Cebel, Ebu’d-Derdâ (Âmir veya Uveymir), Sa‘d bin Ubeyd, Ebû Zeyd Kays bin Seken (radıyallâhü anhüm).
Hazret-i Übey, Kur’ân-ı Kerîm’i en güzel kırâet edenlerden idi. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) bir gün ona buyurdular ki: 
“Allâhü Teâlâ ‘lem yekünillezîne keferû…’ sûre-i celîlesini sana okumamı emretti.” O da: 
“Yâ Resûlallâh, Hak Teâlâ zât-ı âlînize benim ismimi böylece söylediler mi?” diye sormuş, Peygamberimiz “Evet” buyurunca sevincinden ağlamıştır. 
Hz. Ömer (r.a.) zamanında ilk terâvîh imamlığı yapan zattır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ona ‘Seyyidü’l-Ensâr’ ismini vermişlerdi. Hazret-i Ömer de ona Seyyidü’l-müslimîn derdi. 
Hazret-i Übey, Hazret-i Ömer’in halîfeliği zamanında hicretin 19. senesinde Medîne-i Münevvere’de vefât ettiler. 
Ashâb-ı Kirâm: “Yâ Resûlallah! Yakalandığımız hastalıklarda bizim için bir ecir var mıdır, ne buyurursunuz?” diye sordular, Peygamber Efendimiz (s.a.v.): 
‘(Günahlara) Keffâret olur.’ buyurdu. Übey bin Ka‘b (r.a.): 
“Ya Resûlallah, ya hafif bir şeyse?” diye sordu. 
“Bir diken batması veya ondan biraz fazlası bile olsa (keffârettir)” buyurdu. 
Bunun üzerine Übey (r.a.), hac, umre, cihad ve farz namazı cemâatle kılmaktan alıkoymamak şartıyla yakalandığı sıtma hastalığının ölünceye kadar devam etmesi için duâ etti... Ölünceye kadar onun vücûduna dokunan mutlaka hararetini hissederdi.” (El-İsâbe fi Temyîzi’s-sahâbe)
Hicrî:   15  Şaban   1437  Fazilet Takvimi


BERÂT GECESİNİN İSİMLERİ



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ صَلَّى عَلَيَّ يَوْمَ الْجُمُعَةِ وَلَيْلَةَ الْجُمُعَةِ مِائَةَ مَرَّةٍ قَضَى اللهُ لَهُ مِائَةَ حَاجَةٍ سَبْعِينَ مِنْ حَوَائِجِ الْآخِرَةِ وَثَلَاثِينَ مِنْ حَوَائِجِ الدُّنْيَا. (الدر المنثور )
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم  بيوردلر :" كم جمعه كونو و كجه سى بانه يوز دفعه صلوات كتررسه الله تعالى اونون – يتمشى آخرت إحتياجلرندان ، اوطوزو ده دنيا إحتياجلرندان اولمق اؤزه ره – يوز إحتياجنى كيدرير ."
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “….Kim Cuma günü ve gecesi bana yüz defa salevat getirirse Allâhü Teâlâ onun -yetmişi âhiret ihtiyaçlarından, otuzu da dünya ihtiyaçlarından olmak üzere- yüz ihtiyacını giderir.” 
(Hadîs-i Şerîf, Suyûtî, ed-Dürru’l-Mensûr)
Hicrî:   12  Şaban   1437  Fazilet Takvimi

BERÂT GECESİNİN İSİMLERİ


Leyle-i Mübâreke: İbn-i Atâ rahimehullâh dedi ki, bu geceye mübârek denmesi Meleklerin insanlara yaklaşması sebebiyledir. Hazret-i Âişe vâlidemiz (r.anhâ) buyurdular ki:
Resûlullâh’ın (s.a.v.): “Dört gecede Allâhü Teâlâ hayrı şiddetli yağmur gibi akıtır” buyurduğunu işittim. Şa‘bân ayının onbeşinci gecesini onlar arasında saydı.
Kısmet ve Takdîr: Şa‘bân’ın on beşinci gecesi olduğunda ölüm meleği o sene Şa‘bân’dan diğer Şa‘bân ayına kadar öleceklerin isimlerini yazar. Bir adam zulmeder, günah işler, evlenir, ağaç diker; hâlbuki ismi diriler defterinden çıkarılıp ölüler defterine yazılmıştır. Kadir gecesinden sonra Berât gecesinden faziletli gece yoktur.
Tekfîr: İmâm Sübkî tefsirinde: “Bu geceyi ihyâ etmek, bir senelik günaha keffâret olur. Cuma gecesini (ibâdet ve duâ ile) ihyâ etmek haftanın günahlarına keffâret olur. Kadir gecesini ihyâ etmek ömrün günahlarına keffâret olur.” demiştir.
İcâbet: İbn-i Ömer hazretleri buyurdular: Beş gece vardır ki onda duâlar kabûl olunur: Cuma gecesi, Receb’in ilk gecesi, Şa‘bân’ın onbeşinci gecesi ve iki bayram geceleri.
Hayat: Vehb bin Münebbih (rah.) der ki: Şa‘bân’ın on beşinci gecesi olduğunda ölüm meleği Azrâîl (a.s.), Rabbülâlemînden ölülerin isimlerini akşam ile yatsı arasında aldığından -o esnâda- kimse ölmez.
Meleklerin Bayramı: Ebû Abdullâh Tâhir der ki: Yeryüzündeki Müslümanların iki bayramı olduğu gibi semâdaki meleklerin de iki bayramı vardır: Berât gecesi ve Kadir gecesi.
Şefâat: Berât gecesinde Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) Cebrâîl aleyhisselâm indi ve: “Muhakkak Allâhü Teâlâ ümmetinin yarısını cehennemden âzâd etti” dedi.
Bu gecenin diğer isimleri: Bereket, Ta‘zîm, Kadir, Gufrân ve Itk minennîrân (Cehennem’den âzâd) gecesidir.
Hicrî:   12  Şaban   1437  Fazilet Takvimi