30 Ağustos 2018 Perşembe

SERİYYÜ’S-SEKATÎ (K.S.)’DAN HİKMETLER




قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَشَدُّ النَّاسِ عَذَابًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ مَنْ يَرَى النَّاسُ أَنَّ فِيهِ خَيْرًا وَلَا خَيْرَ فِيهِ. (كنز)
رسول الله  أفندمز  ( صلى الله عليه وسلم )  بويوردولر   :"  قيامت كونى إنسانلريك أك شتدتلى عذاب أديله جك اولانى كندسنده خير اولماديغى حالده إنسانلريك اونده خير كورديكى كمسه در ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Kıyâmet günü insanların en şiddetli azap edilecek olanı kendisinde hayır olmadığı hâlde insanların onda hayır gördüğü kimsedir.” 
(Kenzu’l-Ummâl)
Hicrî:   19  Zilhicce   1439  Fazilet Takvimi 


SERİYYÜ’S-SEKATÎ (K.S.)’DAN HİKMETLER

 
Seriyyü’s-Sekatî (k.s.) meşhur evliyâdan olup Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri’nin dayısıdır. Tasavvufta, vera’ ve takvâda asrının en öne çıkan ismidir. Zühd ve edepte birçok hârikulâde hâllerine şâhit olunmuştur. H. 257 (M. 870) târihinde Bağdad’da vefat etti. Tasavvufa dâir hikmetli ve ârifâne sözleri çoktur. Bazıları şöyledir:
Dört şey kulu yüceltir: İlim, edep, emânete riâyet etmek ve iffetli olmak.
Rızkın en hayırlısı şu beş şeyden sâlim olandır: Kazanırken günahlardan, acziyet içinde ve boyun bükerek istemekten, mesleğinde hileden, parayı günaha âlet olan şeylerden kazanmaktan ve zâlimler için çalışmaktan.
Her şeyin en güzeli beştir: Günahlara pişman olup ağlamak, ayıplarını düzeltmek, gaybı bilen Allâhü Teâlâ’ya itâat etmek, kalplerden pası temizlemek, seni günaha sürükleyen şeylere âlet olmamaktır.
Lisan, kalbinin tercümânı, yüz de kalbinin aynasıdır. Kalplerde gizli olan, yüzde açığa çıkar.
En üstün kuvvet nefsine gâlip olmaktır. Kendi nefsini edeplendirmekten âciz olan, başkasına edep vermekte daha âciz olur. Kim üstüne itâat ederse altındakiler de kendisine itâat eder.
Kim kendisinde olmayan şeyle halka güzel görünmeye çalışırsa, Allâhü Teâlâ’nın rahmetinden mahrum olur.
Bir kimse dînini, hevâsına tercih etmedikçe aslâ kâmil mü’min olamaz.  Hevâsını da dînine tercih ettiğinde, muhakkak helâk olur. (Tabakatü’s-Sûfiyye, Sülemî)
Allâhü Teâlâ’nın kuluna gazap ettiğinin alâmeti üçtür: Oyunla, eğlenceyle çok meşgul olmak, başkalarıyla çok istihzâ (alay) etmek ve çok gıybet etmek.
İnsanın kendisini bilmemesi ve başkalarının kusurlarını araştırmasından daha fenâ bir şey görmedim. Bu, amellerin sevâbını yok eder, kalpleri bozar, kulu helâka sürükler, devamlı hüzne sebep olur, Allâh’ın gazabına yaklaştırır, riyaya, kendini beğenmeye ve riyâset sevgisine götürür. Hususiyle de halk arasında âbid bir kul olarak bilindiği, beklemediği kadar şöhret ve medhe kavuştuğu halde böyle yapması daha fenâdır. 
(et-Tabakâtü’l-Kübra, İmâm Şârânî)
Hicrî:   19  Zilhicce   1439  Fazilet Takvimi 


29 Ağustos 2018 Çarşamba

ESEDOĞULLARI’NA NASİP OLAN ALTI HASLET



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلْحَمْدُ عَلَى النِّعْمَةِ أَمَانٌ لِزَوَالِهَا. (الجامع الصغير)
رسول الله  أفندمز  ( صلى الله عليه وسلم )  بويوردولر   :"  نعمته حمد أتمك . او نعمتيك ألدن جقماماسى إيجن أمنيت در ."

Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Nîmete hamdetmek, o nîmetin elden çıkmaması için emniyettir.” 
(Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)
Hicrî:   18  Zilhicce   1439  Fazilet Takvimi 

ESEDOĞULLARI’NA NASİP OLAN ALTI HASLET


Tâbiînden ve Kûfe’de yetişen en meşhur âlim ve fakîhlerden olan Şa’bî (Âmir bin Şurahbîl) (rahimehullah) Esedoğulları’ndan bir zâta kabîlesinin fazîletleri hakkında şöyle demiştir:
“Muhakkak sizin kabîleniz için başka kimselere nasip olmayan altı haslet vardır:
Birincisi: Mü’minlerin annesi Zeynep binti Cahş (radıyallâhü anhâ) sizdendi. Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) onunla evlenmek istedi. Allâhü Teâlâ onu yedi kat semânın üstünde Peygamber Efendimize (s.a.v) nikâhlanmasına hükmetti. Şâhitleri de Cebrâil Aleyhisselâmdı.
İkincisi: Hayatta iken cennetle müjdelenen Ukkâşe bin Mıhsan (radıyallâhü anh) sizdendi.
Üçüncüsü: Muhakkak İslâm’da kendisine ilk sancak verilen kişi sizden biri olan Abdullâh bin Cahş’tır (radıyallâhü anh).
Dördüncüsü: İlk dağıtılan ganîmet onun elde ettiği ganîmetlerdir.
Beşincisi: İlk Rıdvân Bîatı’nı yapan kişi yine sizden olan Sinân bin Vehb’dir. O, Resûlullah Efendimize (sallallâhü aleyhi ve sellem) gelerek:
“Yâ Resûlallâh, elini uzat, sana bîat edeceğim.” dedi.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Ne üzerine bîat edeceksin?” diye sordu.
“Senin nefsinde olan şey üzerine.” dedi. Peygamber Efendimiz tekrar:
“Bende ne var?” diye sordu.
“Ya fetih veya şehâdet.” dedi.
Bunun üzerine Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)  elini uzattı o da bîat etti. Diğer insanlar da gelip öylece bîat ettiler.
Altıncısı: Senin kavmin olan ‘Benî Esed’ Bedir Muhârebesi’nde muhâcirlerin yedide biri kadar çoktu. İşte bunlar sizden başka hiç kimseye nasip olmamıştır.” 
Hicrî:   18  Zilhicce   1439  Fazilet Takvimi 


28 Ağustos 2018 Salı

ASHÂBIN KARDEŞLİĞİ



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ أَفْضَلَ الْهَدِيَّةِ (أَوْ أَفْضَلَ الْعَطِيَّةِ) الْكَلِمَةُ مِنْ كَلَامِ الْحِكْمَةِ يَسْمَعُهَا الْعَبْدُ ثُمَّ يَتَعَلَّمُهَا ثُمَّ يُعَلِّمُهَا أَخَاهُ خَيْرًا لَهُ مِنْ عِبَادَةِ سَنَةٍ عَلَى نِيَّتِهَا. (كنز)
رسول الله  أفندمز  ( صلى الله عليه وسلم )  بويوردولر   :"  هديه نين ( إحسانين ) أك فضيلتلسى قولون حكمتلى سوزلردن بر كلمي اؤكرنيب صوكره ده اونى بر قردشينه اؤكرتمسى در كى ( بو ) كندسى إيجن نيتنه كوره بر سنه عبادت دن دها خيرلى در ."

Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Hediyenin (ihsânın) en fazîletlisi kulun hikmetli sözlerden bir kelimeyi öğrenip sonra da onu bir kardeşine öğretmesidir ki (bu) kendisi için niyetine göre bir sene ibâdetten daha hayırlıdır.”  
(Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî:   17  Zilhicce   1439  Fazilet Takvimi 

ASHÂBIN KARDEŞLİĞİ


Ashâb-ı Kirâm’dan Abdullah bin Mes’ud (radıyallahü anh) anlatıyor:
“Biz bir din kardeşimizi göremediğimiz zaman ona giderdik.
Şayet hasta ise bu gidişimiz hasta ziyareti olurdu.
Eğer bir iş ile meşgul ise ona yardım olurdu.
Şayet bu hallerden birisi yoksa o zaman da sırf ziyaret olurdu.” (Âdâbu’s-Sohbet, Sülemî)
 
SAATLER NİYE SAĞA DÖNER
 
Eski Mısır’da mevsimler göz önünde bulundurulmaksızın gündüz ve gece müddetleri ayrı ayrı 12 denk parçaya bölünüyordu. Daha sonraki devirde ise saat müddetleri gündüzleri yere dikilen ve kıyas (gnomon) ismi verilen bir çubuğun gölge uzunluğu ölçülerek tesbit edildi.
Bu zaman tesbiti usûlüne yardımcı olarak kum ve su saatleri kullanılıyordu. Kum saatlerinde şişedeki kumun akışı, su saatlerinde ise kaptaki suyun boşalma müddeti, muayyen bir zaman aralığına denk geliyordu. Bunların dışında geceleri de mum saati kullanılıyordu. Kısalan mumun gölgesinin, arkadaki bir cetvel üzerindeki boyuna göre zaman tesbit ediliyordu.
Mısırlılar, masa üzerine veya duvar yüzlerine dikili bir çubuk ile ilk güneş saatlerini icat etmiş oldular. Güneş alan zemin üzerine bir çubuk dikilerek ve gün boyunca her 10-15 dakikada bir, çubuk gölgesinin ucu işaretlenerek saat müddetlerini tesbit ettiler.
Mısır, mevkii itibari ile şimal (kuzey) yarım kürede fakat ekvatora da yakın bir ülke olduğundan, güneş doğduğunda, gölge tam batıya düşüyordu. Bu yüzden güneş yükseldikçe gölge kuzeye, yani sağa doğru hareket ediyordu.
Gün batımında ise gölge doğu yönüne ulaşıyordu. Yani gölge bugünkü bütün saatlerin akrep ve yelkovanında olduğu gibi soldan sağa doğru dönüyordu. Daha sonraları, sarkaçlı ve pilli saatlerde de Mısırlıların bu ilk saatlerindeki yön değişmedi. Hatta sağa doğru dönüşler ‘saat yönüne dönüş’ diye kabul edildi.
Hicrî:   17  Zilhicce   1439  Fazilet Takvimi 


27 Ağustos 2018 Pazartesi

HİCAZ DEMİRYOLU BENİM ESKİ RÜYAMDIR…



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ مَاتَ فِي أَحَدِ الْحَرَمَيْنِ بَعَثَهُ اللهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ آمِنًا. (كنز)
رسول الله  أفندمز  ( صلى الله عليه وسلم )  بويوردولر   :"  كيم حرمين ( مكهء مكرمه و مدينهء منوره ) دن برنده وفات أدرسه الله تعالى اونى قيامت كونون ده ( هر تورلى قورقى و صقنطى دان ) أمين اولرق حشر أدر ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Kim Haremeyn (Mekke-i Mükerreme ve Medîne-i Münevvere)’den birinde vefat ederse, Allâhü Teâlâ onu kıyamet gününde (her türlü korku ve sıkıntıdan) emîn olarak haşr eder.” 
(Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî:   16  Zilhicce   1439  Fazilet Takvimi 

HİCAZ DEMİRYOLU BENİM ESKİ RÜYAMDIR…

 
Sultan İkinci Abdülhamid Han, Osmanlı topraklarındaki demiryolu inşa faaliyetlerini askerî ve stratejik bakımdan zarurî telakkî ediyordu. Bu düşünceyle inşasını emrettiği Selanik-İstanbul ve Manastır-Selanik hatları, 1897 Osmanlı-Yunan harbinde askerî kolaylıklar sağlamıştı.
Padişah, Bağdat Demiryolu misalinde olduğu gibi, siyasî ve iktisadî hesaplar yapmaktan da geri durmuyordu. Hatıratında bunu şu cümlelerle anlatacaktı: “Bağdat Demiryolu sayesinde, eskiden mevcut olan Avrupa-Hindistan ticaret yolu, tekrar işler hale gelecektir. Eğer bu yol Suriye ile Beyrut’u, İskenderiye ve Hayfa ile de irtibat kurmak üzere birleştirirse, yeni bir ticaret yolu ortaya çıkmış olacaktır. Bu yol devletimiz için sadece iktisadî bakımdan büyük fayda temin etmekle kalmayacak, aynı zamanda, oralardaki kuvvetimizi sağlamlaştırmaya da yarayacağından askerî bakımdan da çok ehemmiyetli olacaktır. ...Bu demiryollarının yalnızca iktisadî değil, aynı zamanda siyasî ehemmiyeti de vardır.”
Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın nezdinde Mekke-i Mükerreme ve Medîne-i Münevvere’nin bulunduğu Hicaz’ın ayrı bir yeri ve ehemmiyeti vardı.
“Hicaz Demiryolu benim eski rüyamdır.” diyen Sultan İkinci Abdülhamid Han, demiryolu döşenmesiyle alakalı bütün teklifleri ihtisas sahiplerine incelettirmişti. Osmanlı devlet adamlarının çoğunun, mevcut mali ve teknik imkânlarla böyle büyük bir projenin başarılamayacağı şeklindeki menfi cevaplarına rağmen, onları dinlemeyecek ve kendi ifadesiyle, “Cenâb-ı Hakk’ın avn ü inayeti ve Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’nin imdâd-ı ruhâniyetine müsteniden Hicaz Demiryolları hattının inşası içün” emir verecekti.
Hac için kara yolu ile yapılan yolculuk sırasında pek çok bulaşıcı hastalık, kum fırtınaları, susuzluk, bedevi taarruzları ve seyahatin uzun sürmesi mukaddes memleketleri görmeyi ve mübârek hac farîzasını yerine getirmeyi zorlaştırmaktaydı. Sekiz yıl gibi bir zamanda yüzlerce kilometre ray döşenerek Avrupalıların “gerçekleştirilmesi imkânsız bir rüya” dedikleri projenin büyük bir kısmı tamamlanarak hizmete açıldı. Böylelikle Şam’dan Medine’ye kadar olan yolculuk, gidişli dönüşlü sekiz güne düşürüldü. Hicaz Demiryolu’nun inşaatı sırasında pek çok köprü, istasyon, tünel, menfez, gölet, çeşme, fabrika, hastane, dökümhane, mektep, mescit, karantina, tamir atölyesi, su deposu vs. yapıldı.
Hicrî:   16  Zilhicce   1439  Fazilet Takvimi