30 Eylül 2020 Çarşamba

EY ATEŞ! SERİN VE SELÂMET OL”

 


 

عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ :  كَانَ آخِرُ قَوْلِ إِبْرَاهِيمَ حِينَ أُلْقِيَ فِي النَّارِ حَسْبِيَ اللهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ. (خ)

إبن عباس ( رضى اللع عنهما ) شويله ده ديكى روايت اولنمشدر  ، " إبراهيم عليه السلام آتشه آطلديغى زمان ، أك صون سوزى ’ حَسْبِيَ اللهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ ، اولمشدر   . "

İbn-i Abbâs’ın (r.anhümâ) şöyle dediği rivâyet olunmuştur: “İbrâhim Aleyhisselâm ateşe atıldığı zaman, en son sözü ‘Hasbiyallâhü ve ni’me’l-vekîl’ olmuştu.

” (Sahîh-i Buhârî)

Hicrî:   13    Safer     1442    Fazilet Takvim       

 

 “EY ATEŞ! SERİN VE SELÂMET OL”

 

Hazret-i İbrâhim (a.s.), kavmini, putlara tapmaktan vazgeçip Allâhü Teâlâ’ya ibâdete davet ediyor, fakat onlar bundan vazgeçmiyorlardı. Bir bayram günü herkes bayram yerine gitti. Hz. İbrâhim gitmedi. Putların bulunduğu yere gidip bir balta ile hepsini kırdı, sonra da elindeki baltayı en büyük putun boynuna asarak oradan ayrıldı.

Halk, bereketlensin diye putların yanına bıraktıkları yemekleri almaya geldikleri zaman putlarının hâlini görünce Nemrud’a, ‘İbrâhim, putlarımıza dil uzatıyor, onlarla alay ediyordu. Bunu ancak o yapmıştır.’ dediler. Nemrud, huzuruna çağırıp “Ey İbrâhim! Bunu ilahlarımıza sen mi yaptın?” diye sordu. Hz. İbrâhim de “Belki de şu büyüğü yapmıştır. Eğer konuşurlarsa onlara sorunuz. Kendisiyle beraber küçük putlara da tapmanıza kızmış ve onları kırmıştır.” deyince biraz insafa geldiler. Sonra ‘Bunların söz söylemediğini sen de biliyorsun.’ dediler. Bunun üzerine onlara nasihat etti: “O hâlde Allâh’ı bırakıp da size hiç bir fayda ve zarar veremeyecek putlara mı tapıyorsunuz?” dedi.

Fakat neticede Hz. İbrâhim’i zindana attılar. Yedi yıl zindanda kalan Hz. İbrâhim hakkında, Nemrut ve kavmi yakılarak öldürülmesine karar verdiler. Üç ay boyunca, odunlar toplanıp yığıldı. Her tarafından tutuşturulan odunlar yanınca pek şiddetli bir ateş meydana geldi. Havada uçan kuşlar bile bu ateşin şiddetinden yanıp kavruluyordu. Hz. İbrâhim’i bu ateşe nasıl atacaklarını bilemiyorlardı. Yanlarına mel’un İblis, insan suretinde gelip onlara mancınığı öğretti. Onlar bir mancınık yapıp Hz. İbrâhim’i ona bağlayarak ateşe attılar. Allâhü Teâlâ “Ey ateş! İbrâhim’e serin ve selâmet ol.” buyurdu ve ateşin yakıcı ve sıcak tesiri yok olup ateş bir gül bahçesi oluverdi. Orada yedi gün kalan Hz. İbrâhim’in bu harikulâde hâlini Nemrut gördü. Yanına melekler, insan suretinde gelip oturuyorlardı. Bu mucize karşısında Nemrut, Hz. İbrâhim’in oradan çıkmasını istedi ve onu serbest bıraktı. Fakat bâtıl dininden ayrılmadı.

Hicrî:   13    Safer     1442    Fazilet Takvim       

 

 

    SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ

29 Eylül 2020 Salı

İBRÂHİM ALEYHİSSELAM VE NEMRUT

 


 

قَالَ اللهُ تَعَالَى:  قَالَ أَفَتَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللهِ مَا لَا يَنْفَعُكُمْ شَيْئًا وَلَا يَضُرُّكُمْ. (سورة الانبياء، ٦٦)

الله تعالى شويله بيوردى ( مئآلا )  :    "  ( إبراهيم ) شويله ده دى : او حالده اللهى براقيب ده سزه هيجبر فايده ورميه جك ، ضرار ده ورميه جك شيلره مى طابيورسونوز  . "

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “(İbrâhim) şöyle dedi: O halde Allâh’ı bırakıp da size hiçbir fayda veremeyecek, zarar da veremeyecek şeylere mi tapıyorsunuz?”

(Enbiyâ Sûresi, âyet 66)

Hicrî:   12    Safer     1442    Fazilet Takvim       

 

 İBRÂHİM ALEYHİSSELAM VE NEMRUT

 

Cenâb-ı Hak, İbrâhim Aleyhisselâm’ın kıssasını şöyle beyan etmektedir:

“Onlara, İbrâhim’e ait dosdoğru haberi de oku. Hani o, babasına ve kavmine: Siz neye tapıyorsunuz? demişti. Dediler ki: Putlara ibadet ediyoruz. Onlara (ibadete) devam edip duruyoruz. Dedi ki: Onlara duâ ettiğiniz zaman sizi işitiyorlar mı? Yahut size bir menfaat veya bir zarar verebiliyorlar mı? Dediler ki: Hayır, biz babalarımızı böyle bulduk (onlar da) böyle yapıyorlar (dı).” (Şuara S., âyet 69-74) Bunun üzerine “Yemîn ederim ki, siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz” deyip dinini izhar etti. (Enbiyâ S., âyet 54)

Kavmi, şaşkın bir şekilde “Senin Rabb’in kim ya İbrâhim?” dedi. İbrâhim (Aleyhisselam) “Âlemlerin Rabbi” diye cevap verince şöyle dediler “Yani Nemrûd?” İbrâhim Aleyhisselam şöyle buyurdu: Benim Rabbim; beni yaratan ve bana doğru yolu gösteren, bana yediren ve içirendir. Ve hasta olduğum zaman bana ancak O şifa verir. Ve O’dur ki, beni öldürür. Sonra da beni diriltir. Ve O’dur ki ceza günü ben, onun günahımı af buyurmasını niyaz ederim. (Şuarâ S., âyet 78-82)

İbrâhim Aleyhisselâm’ın bu cevabı Nemrûd’a kadar ulaşınca İbrâhim Aleyhisselâm’ı çağırarak şöyle dedi: Ey İbrâhim! Seni gönderen, insanları kendisine ibâdete davet eden, kudretinden bahsettiğin ilâhının başkalarında olmadığını düşündüğün vasıfları nelerdir?  Bunun üzerine İbrâhim Aleyhisselam şöyle buyurdu: “Benim Rabbim öldürür ve diriltir. Bunun üzerine Nemrûd şöyle dedi: “Ben de öldürüp diriltirim.” (Bakara Sûresi, âyet 258) İbrâhim Aleyhisselam “Nasıl öldürüp diriltebilirsin?” diye sordu. Nemrûd “Ölümüyle hükmettiğim iki kişiden birini katlettiririm, böylece öldürmüş olurum; diğerini de serbest bırakırım, onu da diriltmiş olurum. Nemrud’un bu kıyâsının üzerine İbrâhim Aleyhisselam karşısındakini bir benzerini getirmekten âciz bırakacak olan şu kıyası yaptı: “Allah, güneşi meşrıktan (doğudan) getiriyor, haydi sen de onu mağribden (batıdan) getir deyince, o kâfir (acizlikten) şaşırıp kalmıştı.”

(Bakara Sûresi, âyet 258) (Mecâlis-i Va’zıyye)

Hicrî:   12    Safer     1442    Fazilet Takvim       

 

 

    SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

28 Eylül 2020 Pazartesi

ÇOK YEMEMEK VE PERHİZ ETMEK

 


قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِذَا أَقَلَّ الرَّجُلُ الطُّعْمَ مُلِئَ جَوْفُهُ نُورًا. (جوامع)

رسول الله  أفندمز  ( ﷺ )  بيوردولر  ، "  كشى يمسنى آزالتديغى زمان إيجى ( قلبى ) نورله دولدورولور  . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Kişi yemesini azalttığı zaman, içi (kalbi) nurla doldurulur.

(Suyûtî, Cem’ul-Cevâmi’)

Hicrî:   11    Safer     1442    Fazilet Takvim       

 

 TIBB-I NEBEVÎ’DEN: ÇOK YEMEMEK VE PERHİZ ETMEK

 

Kişi, yemek yemeyi henüz iştahı varken, yani tam doymadan bırakmalıdır. Çok yemek zararlı olduğu gibi, sebepsiz yere yemeyi terk edip perhiz yapmak da insan vücuduna meşakkattir. Zîrâ vücutta zayıflığa, halsizlik ve güçsüzlüğe sebep olur. Kişinin sağlıklı iken perhiz yapmaya başlaması, hasta kimsenin kendisine zararlı olan yiyeceği yemesi gibidir. Bir kimsenin alışkanlık hâline getirdiği iyi bir şeye devam etmesi güzeldir. Fakat bu alışkanlık zararlı bir şey ise ondan yavaş yavaş uzaklaşarak sağlıklı bir şey ile değiştirmesi lazımdır.

Hazret-i Enes (r.a.) ve Hazret-i İbn-i Mesud’un (r.a.) rivayet ettikleri bir hadîs-i şerîfte şöyle buyurulmaktadır: “Her hastalığın başı, mideyi çokça doldurmaktır.”

Yemek yerken vücudun zorlanmayacağı kadar ile iktifa edip daha fazlasını yemekten sakınmak, sağlığı muhafaza etmek için elzemdir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadîs-i şerîflerinde:

“İnsanoğlu kendisine midesinden daha fazla zarar verecek hiçbir kap doldurmamıştır.” buyurmuşlardır.

Hazret-i Hasan Efendimiz (r.a.) buyurmuşlardır ki:

“Cenab-ı Hak, tıp ilmini bir âyet-i kerîmenin yarısında toplayıp ‘Yiyiniz, içiniz, lakin (bu yeme ve içmenizde aşırıya gidip) israf etmeyiniz.’ buyurmuşlardır.”

Hazret-i Ömer (r.a.) da bu husus hakkında:

“Kendinizi, çok fazla yemek yemekten koruyunuz. Zîrâ çok yemek ile mideyi doldurmak, insan vücudunu harap edici hastalığa ve kulluk vazifelerini yapmaya mâni olacak sıkıntılara sebep olur. Bu hususta mutedil hareket etmek lazımdır. Çünkü orta yolda olmak kişiyi hastalıklardan muhâfaza eden güzel bir huydur.” buyurmuşlardır.

Hicrî:   11    Safer     1442    Fazilet Takvim       

 

 

    SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"