2 Eylül 2020 Çarşamba

NEFSİN HEVESLERİNE KANMAMALIDIR



 

قَالَ اللهُ تَعَالَى: …إِنَّ النَّفْسَ لَأَمَّارَةٌ بِالسُّوءِ إِلَّا مَا رَحِمَ رَبِّي إِنَّ رَبِّي غَفُورٌ رَحِيمٌ. (سورة يوسف، ٥٣)

الله تعالى شويله بيوردى ( مئآلا )  :    "  محققكه نفس ، كوتوليكى شتدتله أمرأدر . آنجق ربمين رحمت أتديكى ( أسركديكى ) كمسه مستسنى . محقق ربم ، غفور و رحيم در  . "

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “…Muhakkak ki nefis, kötülüğü şiddetle emreder. Ancak Rabbimin rahmet ettiği (esirgediği) kimse müstesna. Muhakkak Rabbim, Ğafûr ve Rahîm’dir.” 

(Yûsuf Sûresi, âyet 53)

 Hicrî:   14    Muharrem    1442  Fazilet Takvim    

 

NEFSİN HEVESLERİNE KANMAMALIDIR

 

Hevâ; nefsin, birtakım şehvânî şeylere meyletmesi ve kişinin, nefsinin her istediğini yerine getirmesidir. Bu hâl insanı manevî uçuruma sevk eder, dünyada da âhirette de felâkete uğratır. Peygamberimiz (s.a.v.): “Hevâya uymaktan sakınınız. Çünkü hevâ, şüphesiz sağır ve kör eder.” buyurdular.
Nefsini hevâdan uzaklaştırmaya gücü yetmeyen kişi, havâss-ı hamseyi (beş duyusunu) zabtedemez. Nefis ki, insanın en büyük düşmanıdır. Nefisten sonra havâss-ı hamseye de hâkim olmalıdır. Zîrâ havâss-ı hamse, nefsin yardımcıları olup, insanı tehlikeli arzulara sürükler. Görülmüştür ki, bir insan tehlikelerden korunmak üzere iken, havâss-ı hamseden yalnız birinin delâlet ve sevkiyle gaflete varıp tehlikeli mahalle düştüğü çoktur. Şöyle ki:
İşitme hâssasına tâbi olmak şunun gibidir: Bir ceylan her an dikkat üzere iken, tas ve leğen gibi bakır aletleri def gibi çalsalar, onlardan çıkan seslerle ceylanın meşgul olması, kendisini gaflete sevk eder ve avcı gelip ceylanı avlar.
Dokunma hâssasına aldanmak şuna benzer: Fil, büyük ve kuvvetli iken bakıcısının onu mülâyemetle okşaması, file dalgınlık ve gaflet verdiğinden, fil bakıcısı, üzerine binerek onu idâre eder.
Görme hâssasına tâbi olmak şuna benzer: Çekirgeye güneşin aydınlığı hoş ve güzel görünüp gaflete düşer ve  kendisini güneşin sıcaklığına bırakıp yanar.
Koklama hâssasına tâbi olmak şunun gibidir: Dâima güzel kokulu şeylere konan ve “gül sineği” denilen sineği, filin kulağının dibinden çıkan güzel koku gaflette bıraktığından, filin kulağının dibine konar. Fil de kulağını sallayarak sineğe vurur ve onu öldürür.
Tatma hâssasına uymak şunun gibidir: Denizdeki balığı, oltadaki yem, olta iğnesi endişesinden gafil bıraktığından, oltaya gelir ve avcı tarafından avlanır.
Buna göre, bu beş hâssaya hâkim olan, nefsine de hâkim olur. Nefsine hâkim olan beş hâssaya da hâkim olur.
Velhâsıl: İnsan, nefsinin hevâsına tâbi olmamalıdır. Hâl ve hareketini dinimizin emir ve yasaklarına göre güzelce tayin etmeli, nefsinin sürüklediği her şeye tâbi olarak kendisini tehlikelere maruz bırakmamalıdır.

  Hicrî:   14    Muharrem    1442  Fazilet Takvim    

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder