11 Aralık 2022 Pazar

EN BÜYÜK MUCİZE: KUR’ÂN-I KERÎM -1


 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَنْ قَرَأَ الْقُرْآنَ وَاسْتَظْهَرَهُ فَأَحَلَّ حَلَالَهُ وَحَرَّمَ حَرَامَهُ أَدْخَلَهُ اللهُ بِهِ الْجَنَّةَ وَشَفَّعَهُ فِي عَشْرَةٍ مِنْ أَهْلِ بَيْتِهِ كُلُّهُمْ قَدْ وَجَبَتْ لَهُ النَّارُ. (ت)

بيغمبر أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر :  قرآن كريمى اوقويوب اونى أزبرلين ، حلال قلديغى شيلرى حلال قبول أدن ، حرام قلدقلرينى ده حرام قبول أدن ، حرام قلدقلرينى ده حرام قبول أدن كمسي الله تعالى ، جنتنه قويار . آئله سندن ( كوناحلرى سببيله ) – هر برى جهنمى حق أتمش – اون كشى حقنده شفاعتنى ده قبول أدر . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:  Kur’ân-ı Kerîm’i okuyup onu ezberleyen, helâl kıldığı şeyleri helâl kabul eden, haram kıldıklarını da haram kabul eden kimseyi Allâhü Teâlâ, cennetine koyar. Ailesinden (günahları sebebiyle) -her biri cehennemi hak etmiş- on kişi hakkında şefaatini de kabul eder.”

(Sünen-i Tirmizî)

Hicrî:  17   Cemaziyelevvel    1444 Fazilet Takvim

 

EN BÜYÜK MUCİZE: KUR’ÂN-I KERÎM -1

 

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’in  mucizelerinin en büyüğü ve hattâ birincisi Kur’ân-ı Kerîm’dir ki kıyamete dek bâkî olup indirildiği günkü gibi kalacaktır.

Bir asırda muteber ve meşhur olan her ne ise o asırda gönderilen Peygamberin mucizeleri ona göre olurdu. Hazret-i Mûsâ aleyhisselam asrında sihirbazlık şöhret bulduğundan, Cenâb-ı Hak ona, asâsının ejder olup sihirbazlara üstün geleceği mucizeler verdi. Hazret-i İsa aleyhisselam asrında da tıp ilmi pek ileri olduğundan Cenâb-ı Hak onu, âmâların gözlerini açmak, ölüleri diriltmek gibi doktorların yapamayacağı mucizelerle gönderdi.

Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafâ sallallâhü aleyhi ve sellem Hazretlerinin asrında ise, şiir ve edebiyat pek ziyâde ilerlemişti. Araplar arasında fesâhat ve belâgat, insanın kıymet ve üstünlüğünü tayin eden bir ölçü olmuştu.

Bu sebepten Fahr-i Âlem (s.a.v.) Hazretlerine, belâgatin en üst mertebesinde olan Kur’ân-ı Kerîm nâzil oldu. Onun mislini getirmekten ve hiç olmazsa bir sûresine veya bir âyetine nazîre (benzer söz) söylemekten bütün fasîh ve belîğ bilinen kimseler âciz kaldı.

İnkâr eden ve düşman olan bunca fesâhat ve belâgat sahipleri içinde bir şahıs yahut bir topluluk çıkıp da onun bir kısa sûresinin bile benzerini söyleyemedi.

Kur’ân-ı Kerîm’i tekrar tekrar okumak ile insan, safâ ve lezzet bulur ve okudukça okuyası gelir. Hâlbuki bir şiir ne kadar güzel olsa birkaç kere okunduktan sonra insan ondan usanır.

Fesâhat ve belâgat sahiplerinden akıl ve insâfı olanlar hemen İslâm ile müşerref oldular. İmana gelmeyenler de Kur’ân-ı Kerîm’in, beşerin tâkati hâricinde bir kelâm olduğunu itiraf etmeye mecbur kaldılar. (Devamı var)

Hicrî:     17 Cemaziyelevvel   1444 Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder