قَالَ اللّٰهُ تَعَالَى : يَٓا اَيُّهَا الَّذِينَ اٰمَنُوا لَا تُبْطِلُوا صَدَقَاتِكُمْ بِالْمَنِّ وَالْاَذٰى كَالَّذِي يُنْفِقُ مَالَهُ رِئَٓاءَ النَّاسِ وَلَا يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ... (سورة البقرة، ٢٦٤)
الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) : أى إيمان أدنلر ! صدقلرينزى – مالنى إنسانلره كوستريش إيجين حارجايان ، اللهه و آخرت كونونه إنانمايان بر كمسه كبى – باشه قاقمق و كونول قرمقله إبطال أتمين ( ثوابندان محروم قالماين ) . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen: “Ey iman edenler! Sadakalarınızı -malını insanlara gösteriş için harcayan, Allâh’a ve âhiret gününe inanmayan bir kimse gibi- başa kakmak ve gönül kırmakla iptal etmeyin (sevabından mahrum kalmayın)...”
(Bakara Sûresi, âyet 264)
Hicrî: 27 Ramazân 1445 Fazilet Takvim
SADAKAYI GÖNÜL HOŞLUĞU İLE VERMELİDİR
Verilen sadakalar berekete vesile olur, birtakım mefsedetleri (belaları, zararları) defetmeye yardım eder. Merhametli olan bir kimse insanların muhabbet ve teveccühünü kazanır, dünyada da âhirette de izzet bulur. Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem; “Sadaka, mala noksanlık vermez. Allâhü Teâlâ bir kulunun izzetini, merhametli olmasından dolayı arttırır. Hak Teâlâ için tevazuda bulunan bir müminin kadrini, Allâhü Azîmüşşân elbette yükseltir.” buyurmuşlardır.
Malı verirken ailesi, çocukları, hizmetçileri, arkadaşları veya fakirler kim olursa olsun -işaret veya ima ile de olsa- hiçbir surette sitem edip başa kakmamalıdır. Nitekim Bakara Sûresi’nin 264. âyet-i kerîmesinde, minnetle ve başa kakmak suretiyle yapılan, dine muhalif olan iyiliklerin sahiplerine fayda vermeyeceği bildirilmektedir. Şöyle tefsir edilmiştir:
Ey müminler, sadakalarınızın sevabından yüze vurmak, başa kakmakla mahrum olmayınız. Başa kakma veya ezâ karışan sadakalar ecirsiz kalır. Allâh’a ve âhiret gününe inanmayıp malını insanlara gösteriş, riya için sarf ve infak eden münâfığın sadakası gibi hiçe gider. Çünkü bunun hâli; üzerinde biraz toprak varken şiddetli bir yağmur yağıp da üzerinde bir toz bile kalmamış yalçın kayanın hâli gibidir. İşte öyle bir sadaka, böyle bir taş üstüne atılmış tohum gibi zâyi olur gider. İman olmadan, riya ile başa kakarak sadaka verenler, işledikleri bu amelden hiçbir şey elde edemezler.
Sadakalarını, başa kakma ve ezâ ile Allâh’a ve âhiret gününe inanmayan bir kimsenin riyakârca harcamasına benzeten müminler de onlar gibi ecirden mahrum kalırlar. Binâenaleyh yapılacak bir iyilik, verilecek bir sadaka; güzel bir niyet ve sahih, sağlam bir itikad ile olmalıdır. Minnetten, kalp kıracak sözlerden, kibir ve gururdan uzak bulunmalıdır. Yoksa onların yapacakları bu iyiliklerin ne kıymeti vardır.
Allâhü Teâlâ Hazretlerinin rızası için herkese karşı mütevazı olup kibir ve gururdan uzak bulunan bir Müslüman, yüksek bir kadre sahip olur, her iki âlemde de İlâhî ihsanlara mazhar olarak yüksek makamlara kavuşur. Artık insan, bu gibi yüksek ahlâkî vasıflar ile süslenmeye çalışmalıdır.
Hicrî: 27 Ramazân 1445 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder