قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلْمُتَمَسِّكُ بِسُنَّتِي
عِنْدَ فَسَادِ أُمَّتِي لَهُ أَجْرُ شَهِيدٍ. (فيض)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " أمتمن
فساده اوغراديغى ( بوزولديغى ) بر زمانده ، سنتمه صمصقى سارلانلر إيجن شهيد ثوابى
واردر ."
Resûlullah
Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Ümmetimin fesada uğradığı
(bozulduğu) bir zamanda, sünnetime sımsıkı sarılanlar için şehîd sevâbı
vardır.”
(Münâvî, Feyzü’l-Kadîr)
Hicrî: 19 Şaban 1441 Fazilet
Takvimi
ARZA SÂLİH KULLARIMIZ VÂRİS OLACAKTIR.
Künhü’l-Ahbâr’ın müellifi Ali Efendi şöyle yazmıştır ki:
Merhum Yavuz Sultan Selim Han Hazretleri, Şam’ı fethettiğinde Şeyh-i Ekber Muhyiddîn-i Arabî’nin mezarı başında, itikâf eden ve ebced ilminin sırlarına vâkıf, ârif bir zât vardı. Cihan padişahı sık sık onun ziyaretine gider, onunla sohbet ederlermiş. Bir gün “Mısır’ın otsuz çöl ve sahrâlarını geçip oralara ulaşmak, fethedip ele geçirmek mümkün müdür?” diye kendi hallerinden suâl etmişler.
O ârif zât, “Sizin, Mısır’ı fethedeceğiniz Kur’ân-ı Azîmü’ş-Şân ile sabittir. Durmayın! Teveccüh buyurun.” deyince Sultan Selim “Nasıl? Neresinde tasrih olunmuştur?” diye yeniden sual eder. O ârif zât “Andolsun, Tevrat’tan sonra Zebur’da da yazmışızdır ki arza (ancak) sâlih kullarım vâris olacaktır.” meâlindeki Enbiyâ Sûresi’nin 105. âyet-i kerîmesini okuyup, “Arz, lâm-ı tarif ile maruf olarak zikredilince Mısır diyarı murad olunur.
Yine âyet-i kerîmedeki ‘velekad’ lafzı ebced hesabında yüz kırktır ki sizin ism-i şerîfinize işarettir. ‘Zikr’ lafzı da dokuz yüz yirmidir ki o tarihte Mısır’ın fethi ile bahtiyar olmanızdan haber verilmiştir. Husûsiyle bizim sâlih kullarımızdan o yere vâris olur diye, Hazret-i Bârî sizi tavsîf buyurmuştur.” diyerek Yavuz Sultan Selim Han Hazretlerini, Mısır’ın fethiyle müjdelemiştir.
HIDIRELLEZ
Rûmî Nisan’ın 23. gününe hıdırellez denilmesi, insanlar arasında meşhur olduğuna göre Hızır Aleyhisselâm ve kendisi gibi kıyâmet gününe dek hayatta kalmaya mazhar olan İlyas Aleyhisselâm ile görüşmelerine denir. Lakin o mevsimde ihdırâr-ı arzın (yeryüzünün yeşilliğinin) kemâle ermesine istinaden böyle denilmesi daha makuldür. Çünkü Hızır Aleyhisselâm ve İlyas Aleyhisselâm’ın bir araya gelmeleri, muteber eserlerde şöyle zikredilmektedir:
İbn-i Abbas (r.anhümâ) şöyle buyurdular: “İlyas Aleyhisselâm ve Hızır Aleyhisselâm, her sene hac mevsiminde Arafat’ta buluşup birbirlerini tıraş ettikten sonra duâ ederek ayrılırlar.” Zannedildiği gibi bahar ayında buluştuklarına dair bir nakile rastlanmamaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder