قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلْحَيَاءُ حَسَنٌ وَلَكِنْ فِي
النِّسَاءِ أَحْسَنُ. (كنز)
بيغمبر
أفندمز صلى الله عليه وسلم بيوردلر ." حياء
كوزلدر . فقط قدنلرده داها كوزلدر ."
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Hayâ
güzeldir. Fakat kadınlarda daha güzeldir.”
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî: 13 ٌŞevval 1437 Fazilet Takvimi
ABDÜLKÂDİR GEYLÂNÎ KUDDİSE SİRRUHÛ
Evliyânın büyüklerinden Gavsü’l-a‘zam Muhyiddin Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri, Kâdiriyye tarîkatının en meşhur şeyhidir. Neseb-i şerîfleri İmâm Hasan bin Aliyyibni Ebî Tâlib radıyallâhü anhümâ’ya dayanır.
Hicrî 491/Mîlâdî 1097 tarihinde İran’ın Geylan beldesinde doğdu. Fıkıh, hadîs ve tasavvufta zamanının imâmı oldu. Nâm ve şöhreti bütün âlemi kapladı. Hanbelî mezhebinde müftî idi. İlim tahsîl ederken elinin kazancıyla geçinirdi.
Usûlü fıkıh ve tasavvufta birkaç kitap te’lîf etmiştir. Takvâ ve tasavvufa dair ârifâne sözleri çoktur.
561 tarihinde Bağdad’da vefât etmiştir. Buradaki türbesi meşhûr ziyâretgâhtır. Tarîkat-ı aliyyeleri, zamanında İslâm memleketlerinin her tarafına yayılmıştı. (Kamûsu’l-alam)
Mürîdlerinden Ebû Muhammed Müferric bin Nebhân-ı Şeybânî anlattı: Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin şöhreti yayılınca Bağdad’ın meşhûr zekî âlimlerinden yüz fakîh toplandılar. Onu mağlûb etmek için her biri başka başka fenlerden olmak üzere yüz sual hazırladılar. Vaaz meclisine geldiler. Ben de orada idim. Hepsi meclisde yerlerini alıp oturduktan sonra Şeyh başını eğdi. Sadrından Allâh’ın dilediklerinden başkasının görmediği bir nur yıldırım gibi çıktı. Oturanlardan hangisinin göğsüne isâbet ediyorsa o kendinden geçiyordu. Hepsi birden öyle şiddetli feryâd ettiler ki Bağdad yıkılacak zannettim. Sonra Şeyhi kürsîye çıkardılar ve yüzlerini, el ve ayaklarına sürmeye başladılar. Şeyh onların her birini kucaklayıp sadrını onların sadrına tek tek değdirdi, şuurları yerine geldi.
Sonra onlardan her birine: “Senin soracağın şu idi, cevabı da budur” diyerek tamamının suallerini ve cevabını bildirdi.
Meclis dağıldığında onların yanına gittim ve “Size ne oldu?” diye sordum. Dediler ki: Şeyh’in huzuruna oturduğumuzda bildiğimiz bütün ilimler bizden alındı. Şeyh’in sadrı bizim sadrımıza değdikçe alınan ilimlerimizin tamamen geldiğini gördük. Sonra suallerimize cevap verirken bildiklerimizden başka bilmediğimiz şeyleri de beyân etti. (Hulâsatü’l-Mefâhir fî-Menâkıb-i Şeyh Abdülkâdir, Abdullah bin Esad Yâfiî)
Hicrî: 13 ٌŞevval 1437 Fazilet Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder