قَالَ
اللهُ تَعَالَى: الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ فِي سَبِيلِ اللهِ ثُمَّ لَا
يُتْبِعُونَ مَا أَنْفَقُوا مَنًّا وَلَا أَذًى لَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ
وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ. (سورة البقرة، 262)
الله تعالى بيوردوكى
."ماللرينى الله يولنده إنفاق أدن ، صكره
ده وردكلرينيك آرقاسندان باشا قاقماي ( كونول إنجتمي ) روى كورمين كمسلر إيجن ، رابلرى
نزدنده مكافات واردر . و اونلره هجبر قورقو يوقتور و اونلر ماحزون ده اولمازلر
."
“Mallarını Allah yolunda infak eden, sonra da verdiklerinin
arkasından başa kakmayı (gönül incitmeyi) revâ görmeyen kimseler için,
Rab’leri nezdinde mükâfât vardır. Ve onlara hiçbir korku yoktur ve onlar
mahzun da olmazlar.”
(Bakara sûresi, âyet 262)
Hicrî: 19 ٌRamazan 1437 Fazilet Takvimi
FÂZIL AHMED PAŞA VE GİRİT’TE SON ZAFER
Sadrazam Köprülü Fâzıl Ahmed Paşa mühim bir kuvvetle Girit’e
çıktı. Sefer başlayalı 24 sene olmuştu (1667). Her gün bir kahramanlık
hikâyesi işitiliyordu: Bir gün Gâzî Zeynel Bey namaz kılarken, kaleden
atılan bombalardan biri seccâdesinin önüne düştü. Zeynel Bey namazını
bozmadı, başını seccadeden kaldırmadı. Bomba patladı, bir zararı da
olmadı. Fakat Zeynel Bey hayâtının kurtulduğunu düşünmüyor, uzun müddet
secdede kaldığı için namazı bozuldu mu, onu merak ediyordu. Derhal
serdârın yanına geldi. Başına gelenleri anlattı ve: “Acaba namazım
bozuldu mu?” diye sordu. Fâzıl Ahmed Paşa çok sevindi, böyle ölümden
yılmaz gâzîlerle Kandiye’nin alınacağına kanâati kuvvetlendi. O günden
sonra hücumları daha da artırdı.
Fâzıl Ahmed Paşa, düşman elçilerini kabul etmez: “Kaleyi vereceklerse ne âlâ. Yoksa başka söz dinlemem!” derdi. Para tekliflerine de: “Biz bezirgân (tüccar) değiliz. Paraya ihtiyâcımız yoktur. Ölürüz, Kandiye’den yine vazgeçmeyiz!” derdi.
Buradan vazgeçmek, yirmi beş sene bu topraklarda savaşmış şehid ve gâzîlerin gayretini unutmak demekti.
Venedikliler, Osmanlıların bu kararlılıklarını gördüler ve Osmanlı azmi ile başa çıkamayacaklarını anladılar. Ve altı gün altı gece süren müzakere neticesinde Kandiye Kalesi’ni gâzîlerimize teslim ettiler.
Artık yirmi beş sene süren, binlerce gâzîmizin şehâdetine sebep olan Girit seferi sona ermişti.
Kandiye Kalesi’ni teslim alma merasimi gayet parlak oldu. Bir elçi, kalenin anahtarlarını gümüş bir tepsi üzerinde getirerek teslim etti. Serdâr-ı Ekrem Fâzıl Ahmed Paşa, anahtarı getiren adamın serpuşunu altınla doldurdu. Gâzîlere kahveler, şerbetler ikram edildi. Gâzîlerimizin sebâtı sâyesinde dünyanın en güzel adası, Akdeniz’in anahtarı Osmanlı Devleti’nin eline geçti. Kandiye Kalesi’nde ezanlar okunuyor, gâzîlerimiz Allâh’a şükrediyorlardı (1669). (Yirmi Beş Sene Siper Kavgası, Çamlıca B. Y.)
Fâzıl Ahmed Paşa, düşman elçilerini kabul etmez: “Kaleyi vereceklerse ne âlâ. Yoksa başka söz dinlemem!” derdi. Para tekliflerine de: “Biz bezirgân (tüccar) değiliz. Paraya ihtiyâcımız yoktur. Ölürüz, Kandiye’den yine vazgeçmeyiz!” derdi.
Buradan vazgeçmek, yirmi beş sene bu topraklarda savaşmış şehid ve gâzîlerin gayretini unutmak demekti.
Venedikliler, Osmanlıların bu kararlılıklarını gördüler ve Osmanlı azmi ile başa çıkamayacaklarını anladılar. Ve altı gün altı gece süren müzakere neticesinde Kandiye Kalesi’ni gâzîlerimize teslim ettiler.
Artık yirmi beş sene süren, binlerce gâzîmizin şehâdetine sebep olan Girit seferi sona ermişti.
Kandiye Kalesi’ni teslim alma merasimi gayet parlak oldu. Bir elçi, kalenin anahtarlarını gümüş bir tepsi üzerinde getirerek teslim etti. Serdâr-ı Ekrem Fâzıl Ahmed Paşa, anahtarı getiren adamın serpuşunu altınla doldurdu. Gâzîlere kahveler, şerbetler ikram edildi. Gâzîlerimizin sebâtı sâyesinde dünyanın en güzel adası, Akdeniz’in anahtarı Osmanlı Devleti’nin eline geçti. Kandiye Kalesi’nde ezanlar okunuyor, gâzîlerimiz Allâh’a şükrediyorlardı (1669). (Yirmi Beş Sene Siper Kavgası, Çamlıca B. Y.)
Hicrî: 19 ٌRamazan 1437 Fazilet Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder