6 Ağustos 2016 Cumartesi

İLİM ÖĞRETMENİN BAZI ÂDÂBI




قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنِّي لَأَعْرِفُ نَاسًا مَا هُمْ أَنْبِيَاءَ وَلَا شُهَدَاءَ يَغْبِطُهُمُ الْأَنْبِيَاءُ وَالشُّهَدَاءُ بِمَنْزِلَتِهِمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ اَلَّذِينَ يُحِبُّونَ اللهَ وَيُحَبِّبُونَهُ إِلَى خَلْقِهِ يَأْمُرُونَهُمْ بِطَاعَةِ اللهِ فَإِذَا أَطَاعُوا اللهَ أَحَبَّهُمُ اللهُ. (مجمع)
 بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم بيوردلر ."بن بعضى كمسه لر بليوروم كى اونلر نه بيغمبر نه ده شهتدرلر . قيامت كونونده بيغمبرلر و شهتلر موقعلرى  ( يوكسك دره جلرى ) سببيله اونلره غبطا أدرلر . إشته بونلر الله تعالى ي سورلر و قةللرينه الله تعالى ي سوديريرلر . قوللره الله تعالى يه عبادت و إطاعت أتملرنى أمر أدرلر ، إطاعت أدنجه ده الله تعالى اونلرى سور ."
Ben bazı kimseler biliyorum ki onlar ne peygamber ne de şehittir. Kıyâmet gününde peygamberler ve şehitler, mevkîleri (yüksek dereceleri) sebebiyle onlara gıbta ederler. İşte bunlar Allâhü Teâlâ’yı severler ve kullarına Allâhü Teâlâ’yı sevdirirler. Kullara Allâhü Teâlâ’ya ibâdet ve itâat etmelerini emrederler, itâat edince de Allâhü Teâlâ onları sever.” 
(Hadîs-i Şerîf, Mecmau’z-Zevâid)
Hicrî:   17  ٌRamazan   1437  Fazilet Takvimi 

İLİM ÖĞRETMENİN BAZI ÂDÂBI


İlim öğretirken niyet, Allah’ın kullarını hak ve hakîkate ve onları ıslah edecek şeylere irşâd etmek olmalıdır. Zîrâ Allâhü Teâlâ’nın kendi vâsıtasıyla bir kişiye hidâyet etmesi, onun için güneş ve ayın üzerine doğduğu her şeyden daha hayırlıdır.
Allah’tan kaçan bir kimseyi Allah’a ibâdete ve itâate çevirmek, Allah katında insanların ve cinlerin ibâdetinden daha hayırlıdır.
Hoca, insanların malına tamah etmemeli, bir şeyler öğretmek için fakir talebeleri kendisine yakın tutmalı, öğretirken yumuşaklıkla muâmele etmeli, talebelere karşı mütevâzı ve şefkatli olmalıdır.
Hoca, talebelerine en çok ihtiyaç duydukları, dünya ve âhireti için en mühim şeyleri ilk önce öğretmelidir.
Hocanın, talebesinin anlayışını imtihan etmesinde, ilim öğrenmeye karşı hırsını araştırmasında bir mahzur yoktur. Çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ashâbını böyle imtihan etmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.):
“Ağaçların içinde bir ağaç vardır ki yaprağı düşmez. O ağaç mü‘min gibidir. Nedir o, söyleyin?” buyurdular. Oradakiler kırlardaki ağaçları saymaya başladılar. Bunun hurma ağacı olduğu o vakit henüz genç olan İbn-i Ömer’in (r.anhümâ) hatırına geldiyse de, cevap vererek oradaki büyüklerin önüne geçmekten hayâ etti. Ashâb-ı Kirâm “O nedir? Bize bildiriniz yâ Resûlallah.” dediler.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “O hurmadır”, buyurdular.
İnsanların içinde hiç kimseyi ayıplamamalı ve azarlamamalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu şekilde davrananlar için: “Bazı kimselere ne oluyor ki böyle yapıyorlar?” buyururlardı.
Karşısındakini mahcup etmek maksadıyla sual sorana cevap vermemek sünnettir. Yanıltıcı sualler soran ve anlaşılması zor olan şiirler hakkında îzah isteyenlere cevap verilmez. Âlimlere böyle sorular sormak haramdır. Çünkü bunların neticesi, âlimleri hafife almak ve dîni hakîr görmektir.
(İslam Ahlâkı ve Âdâbı, Fazilet Neşriyat)
Hicrî:   17  ٌRamazan   1437  Fazilet Takvimi 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder