18 Ağustos 2016 Perşembe

BEHLÛL DÂNÂ’NIN HARUN REŞÎD’E NASİHATİ



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: جَاءَنِي جِبْرِيلُ فَقَالَ يَا مُحَمَّدُ مُرْ أَصْحَابَكَ فَلْيَرْفَعُوا أَصْوَاتَهُمْ بِالتَّلْبِيَةِ فَإِنَّهَا مِنْ شِعَارِ الْحَجِّ. (هـ)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم بيوردلر ."    جبرائيل ( عليه السلام )  بانه كلدى  و  " يا محمد ، آصحابنه أمرت ، تلبيه ده  ( لَبَّيك اوقوركن )  سسلرنى يوكسلتسنلر . جونكه او حجيك علامتلرندندر ." ده دى .
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: Cebrâil (a.s.) bana geldi ve “Yâ Muhammed, Ashabına emret, telbiyede (lebbeyk okurken) seslerini yükseltsinler. Çünkü o haccın alâmetlerindendir.” dedi.
 (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i İbn-i Mâce)
Hicrî:   13  Zilkâde   1437  Fazilet Takvimi 

BEHLÛL DÂNÂ’NIN HARUN REŞÎD’E NASİHATİ


Abbâsî Halîfesi Harun Reşîd (rah.), hac için Bağdad’dan yola çıktı. Kûfe’de birkaç gün dinlendikten sonra yola devam edilmesi emrini verdi. Kûfe halkı onu uğurlamak için çıktılar. Behlûl Dânâ da onlar arasında idi.
Harun Reşîd (rah.) yanlarından geçerken Behlûl yüksek sesle:
“Ey Müminlerin Emiri, ey Müminlerin Emiri! diye seslendi.
Harun Reşîd, hevdecin perdesini eliyle aralayıp baktı:
“Buyur Behlül, buyur!” dedi. Behlül:
“Ey müminlerin emiri! Eymen bin Nâil, Kudâme bin Abdullah Âmirî’den rivâyet etti ki:
‘Ben Mina’da Resûlullah sallallâhü aleyhi ve sellemi, kurban bayramı gününde şeytan taşlarken gördüm. Bir deve üzerinde idi ve altında eskimiş bir eğer vardı. Amma orada insanlara vurmuyorlar, itmiyorlar ve yoldan çekil, orda durma demiyorlardı. Ey müminlerin emîri! Senin de bu sefere giderken tevâzu göstermen, gurur ve kibir ile gitmenden daha hayırlıdır.’
Bunun üzerine Harun Reşîd ağlamaya başladı, öyle ki gözyaşları yerlere döküldü. Sonra dedi ki:
“Ey Behlül! Allâh sana rahmet etsin, artır.” Behlül:
“Doğudan batıya hükmediyorsun, bütün insanlar emrin altına girdi de ne oldu. Âkıbet kabre gireceksin. Bugün rütbece üzerinde bulundukların senin üzerine topraklar atacaklar” dedi. Halîfe:
“Güzel söyledin, artır” dedi. Behlûl:
“Ey Müminlerin emîri! Allâhü Teâlâ bir adama mal ve güzellik verir, o adam da malı Allâh yolunda harcar, güzelliğinde de iffetli olur; namusunu korursa, Allâh katında salihlerden yazılır.” Halîfe:
“Bu da güzel, faydalı bir nasihattir. Bu iyiliğine karşılık sana şu kadar mal vereyim” deyince:
Behlûl, başını semâya kaldırdı ve sonra:
“Ey müminlerin emîri! Sen de ben de Allâhü Teâlâ’nın kullarıyız. O, senin rızkını verip de beni unutmaz” dedi. (Ravzu’r-Reyâhîn, İmâm Yâfiî)
Hicrî:   13  Zilkâde   1437  Fazilet Takvimi 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder