24 Ağustos 2016 Çarşamba

SIRÂT, CEHENNEM ÜZERİNDE KÖPRÜDÜR




قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: تَقُولُ النَّارُ لِلْمُؤْمِنِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ جُزْ يَا مُؤْمِنُ فَقَدْ أَطْفَأَ نُورُكَ لَهَبِي. (طب)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم بيوردلر ."    قيامة كونو جهنم ( صراتدان كجن )  مؤمنه شويله ديه جك :  جابوق كَجْ  أى مؤمن !  سنيك نورون آلَوِمى سوندورويور ."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Kıyâmet günü cehennem mü’mine şöyle diyecek: Geç ey mü’min! Senin nûrun alevimi söndürüyor.” 
 (Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)
Hicrî:   21  Zilkâde   1437  Fazilet Takvimi 

SIRÂT, CEHENNEM ÜZERİNDE KÖPRÜDÜR


Bütün mahşer halkı amelleri tartıldıktan sonra sırât önüne getirilir. Hepsi amellerine göre sırâtı geçer yahut cehenneme düşer. Sırât, cehennem boyunca uzatılmış kıldan ince kılıçtan keskin köprüdür. Uzunluğu üç bin senelik yol olup bin yılı çıkış, bin yılı iniş ve bin yılı da düzdür.
Her insanın nuru sadece kendisini aydınlatır, onun nurunda başkası yürümez.
Sıratı ilk önce Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v.) ve ümmeti geçer. Sırâtı kimi çakan şimşek gibi, kimi şiddetli rüzgâr gibi, kimi attan daha süratli, kimi dizi üzere sürünerek, kimi kuş gibi, kimi yürüyerek geçer. Kimi de yüzü üstü cehenneme düşer.
Her kul sırat üzerinde yedi şeyden sual olunur:
Allâha îmândan, Lâ ilâhe illallâh Muhammedün Resûlüllâh kelime-i tevhîdinden yani Allâhü Teâlâ’dan başka ilâh yoktur ve Muhammed Mustafâ onun peygamberidir, derse; kendisine namazdan sorulur. Beş vakit namazı kıldı ise; Ramazan ayı orucundan sorulur. Oruçlarını tam tuttu ise zekâttan sorulur. Zekâtını tam verdi ise, hacdan sorulur. Hac vecîbesini yaptı ise; abdest ve gusülden sorulur. Bunlar da tam ise, insanlara yaptığı zulümden ve kul hakkından sorulur ki bu en zorudur.
İşte bu geçitlerden geçmeye muvaffak olan kimse kurtulur, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Kevser havzından içer. Ondan içenlerden bütün yorgunluk, susuzluk kaybolur. Kevser sütten beyaz, miskten güzel kokuludur. Havzın etrafında yıldızlar adedince kadehler vardır. Ondan bir kere içen bir daha susamaz. Uzunluk ve genişliği bir aylık yoldur. Dört köşesinde Ashâb-ı Kirâm’dan dördü: Hazret-i Ebûbekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman, Hazret-i Ali (r.anhüm) durur. Onlardan birini sevmeyene diğeri de su vermez. Bu havz Peygamberimiz ve ümmetine mahsustur. Her peygamberin bir havzı vardır.
Hicrî:   21  Zilkâde   1437  Fazilet Takvimi 



Hz. Ebûbekr’in Hz. Ömer’i Halife Tayini ve Vefâtı



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ رُوحَ الْقُدُسِ جِبْرِيلَ عَلَيْهِ السَّلَامُ أَخْبَرَنِي آنِفًا اَنَّ خَيْرَ أُمَّتِكَ بَعْدَكَ أَبُو بَكْرٍ اَلصِّدِّيقُ. (مجمع)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم  ( بر بَدَوِيه )  بيوردلر ."    محقق روح القدوس جبرائيل ( عليه السلام ) آز أوَّلْ بانه خبر وردكى : " محقق سندن صكره اؤمتنيك أك خيرليسى أبو بكرى صديقدر ."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Muhakkak Rûhu’l-Kudüs Cebrâil (aleyhisselâm) az evvel bana haber verdi ki: “Muhakkak senden sonra ümmetinin en hayırlısı Ebûbekr-i Sıddîk’tır.” 
(Hadîs-i Şerîf, Mecmau’z-Zevâid)
Hicrî:   20  Zilkâde   1437  Fazilet Takvimi 

Hz. Ebûbekr’in Hz. Ömer’i Halife Tayini ve Vefâtı


Ebûbekr-i Sıddîk (r.a.) Hazretleri, hastalanıp on beş gün Mescid-i Şerîf’e çıkamadı ve imâmeti Ömerü’l-Fârûk (r.a.) Hazretlerine havale buyurdu. Hilâfete de onu münasip gördü ve önce Abdurrahman bin Avf (r.a.) Hazretlerini çağırdı:
“Ömer’in hilâfeti hakkında ne dersin?” diye sordu. O da:
“İstediğinden a’lâdır. Fakat biraz hiddetlidir” dediğinde:
“Onun şiddeti benim yufkalığımı dengelemek içindir. İş, kendi başına kaldığı halde hiddet ve şiddet gibi hallerden vazgeçer. Ben, ona dikkat ettim. Ben, bir adama kızdığımda o, yumuşaklık gösterir ve birine yumuşak davrandığımda o, şiddet gösterirdi” diye buyurdu.
Sonra Osman Zi’n-Nûreyn (r.a.) Hazretlerini çağırdı, Hazret-i Ömer’i sordu. O da: “İçi, dışından a’lâdır ve içimizde onun eşi ve benzeri yoktur” diye cevap verdi. Sonra Hazret-i Osman’a, Hazret-i Ömer’i halife tayin ettiğini beyan eden bir vasiyyetnâme yazdırdı.
Hazret-i Sıddîk, bu ahidnâmeyi yazdırdıktan sonra başını pencereden çıkarıp dışarıda toplanmış olan Ashâb-ı Güzîn’e hitaben: “Size bir Halîfe seçtim. Râzı mısınız?” diye sordu. “Râzıyız, ey Resûlullah’ın Halîfesi” dediler.
Ali bin Ebî Tâlib radıyallahu anh Hazretleri: “Ömer’den başkasına razı olmayız” dedi. Hazret-i Sıddîk “Ömer’dir” dedi ve ahidnâmeyi kölesine verip dışarı gönderdi. Alenen okundu. Herkes “İşittik ve kabul ettik” dedi. Herkesten evvel Hazret-i Ali, Hazret-i Ömerü’l-Fârûk’un yanına vardı: “Bu işin uhdesinden gelecek, işte şu kuvvetli ve emîn olan zâttır” diye buyurdu.
Hazret-i Ebûbekir hicrî on üç senesi Cemaziyelâhir ayının sonuna sekiz gün kala Salı gecesi akşamla yatsı arasında altmış üç yaşında olduğu halde vefat etti. İki sene, üç ay, on günden beri hasretini çektiği Fahr-i Kâinat’ın yanına gitti. Radıyallahu anhüm. (Hz. Ebûbekir, Çamlıca B.Y.)
Hicrî:   20  Zilkâde   1437  Fazilet Takvimi 



ÇÂRESİZLERE ÇÂRE OL Kİ SANA DA YARDIM OLUNSUN




قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: تَعَلَّمُوا مَنَاسِكَكُمْ فَإِنَّهَا مِنْ دِينِكُمْ. (الجامع الصغير)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم  ( بر بَدَوِيه )  بيوردلر ."    حجه عائد عبادتلرينزى اؤكره ننز .  زيرى او ، ديننزيك بر بارجه سيدر ."
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Hacca ait ibâdetlerinizi öğreniniz. Zîrâ o, dininizin bir parçasıdır.” 
(Hadîs-i Şerîf, Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)
Hicrî:   19  Zilkâde   1437  Fazilet Takvimi 

ÇÂRESİZLERE ÇÂRE OL Kİ SANA DA YARDIM OLUNSUN


Bir padişah, yakalandığı hastalık yüzünden bir deri bir kemik kalmıştı. Hizmetçilerine gıptayla bakıyor, “Ne olaydı bunlar gibi sağlıklı olaydım da tek padişah olmayaydım.” diye hayıflanıyordu. Padişahın hizmetçilerinden biri dedi ki:
- Bu şehirde duâsı kabul olan yaşlı bir adam var. Onu huzûruna çağırsan da senin bu hastalığının iyileşmesi için duâ etse.
Padişah, ihtiyarı çağırtmak üzere en iyi hizmetkârlarını vazifelendirdi. Adam daveti kabul edip geldi. Padişah:
- Hastalığımın iyileşmesi için duâ ediniz. Umulur ki Allah duânız sebebiyle bana sağlık verir, dedi.
Gün görmüş ihtiyar zât, padişahı şöyle îkâz etti:
- Ey padişah! Allahü Teâlâ, adâletli padişahları sever ve onlara merhamet eder. Önce sen çâresiz kalmışlara acı ki Allah da sana merhamet etsin. Mazlumlar senin zindanlarında haksız yere çürürken benim duâmın sana ne faydası olacak? Halkına acımadıktan sonra nasıl huzur ve mutluluğa erişebilirsin? Önce günahların affolması için Rabbine yalvarmalısın.
Padişah bu sözleri duyunca bir hayli üzüldü, “Bu yaşlı adam doğru söylüyor. Doğruyu inkâr etmek bana yakışmaz.” diye düşündü. Zindandaki bütün mazlumların derhal salıverilmesini emretti. Yaşlı adam iki rekât namaz kıldıktan sonra padişahın iyileşmesi için şöyle duâ etti:
- Ey Rabbim! İsyânını ve kusûrunu itiraf edip hatasını anladığı için onu affeyle!
Henüz duâsını bitirmemişken, Allah’ın izniyle padişah iyileşiverdi. Ayağı bağdan kurtulmuş tavus gibi neşelendi. Sevincinden bütün hazinesini ihtiyarın ayağına saçtı. Yaşlı zat, o incilerin hiçbirine bakmadı, hepsini elinin tersiyle geri çevirdi. Padişaha şöyle nasihatte bulundu:
- Ey padişah! Sakın bir daha zulüm yapma ki hastalık da seni bir daha yakalamasın. Mademki bir kere yanlış yapıp yere düştün, bir daha düşmeyesin. Sözümü kulağına küpe yap: Düşen adam her seferinde yerinden kalkamaz. (Bostan’dan Seçmeler, Çamlıca B.Y.)
Hicrî:   19  Zilkâde   1437  Fazilet Takvimi 



20 Ağustos 2016 Cumartesi

PEYGAMBER EFENDİMİZ’E NİÇİN SALEVÂT OKURUZ



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: كُلُّ دُعَاءٍ مَحْجُوبٌ عَنِ السَّمَاءِ حَتَّى يُصَلَّى عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ. (هب)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم  ( بر بَدَوِيه )  بيوردلر ."    دعاء ايله سماء آراسى بردلنمشدر .  محمد صلى الله عليه وسلم  و اونون آلنه صلوات اوقونونجه او برده قالدرلر ."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Duâ ile semâ arası perdelenmiştir. Muhammed sallallâhü aleyhi ve selleme ve onun âline salevât okununca o perde kaldırılır.” 
(Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabu’l-Îmân)
Hicrî:   18  Zilkâde   1437  Fazilet Takvimi 

PEYGAMBER EFENDİMİZ’E NİÇİN SALEVÂT OKURUZ


Peygamber Efendimiz’e salevât-ı şerîfe getirmek ecir ve sevaplar kazanmamız için bize emrolunmuştur. Zîrâ Peygamberimiz’in sallallâhü aleyhi ve sellem hakkını ödememiz mümkün değildir. Ona ancak duâ edebiliriz.
Çünkü Allâhü Teâlâ, Peygamberimiz’e salât (rahmet) etmiş iken meleklerin ve bizim salevâtımıza ihtiyacı yoktur. Nitekim, Allâhü Teâlâ kendisini zikretmemizi emrediyor, amma onun bizim zikrimize ihtiyacı yoktur. Allah’ın rahmetine ermek için onu zikrediyoruz.
İmâm Suyûtî’nin rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte buyuruldu:
Resûlullâh Efendimiz’e sallallâhü aleyhi ve sellem:
“Duâ olarak sadece size salevât okusam ne olur?” diye sordular. Buyurdu ki:
“Öyleyse Allâhü Teâlâ dünyâ ve âhiret ihtiyaçlarının tamamında sana yeter.”
Hâfız Ebu’l-Hasen “Kırk Hadis Şerhi”nde Ebû Saîd’den nakletti:
Peygamberimiz’e salât ve selâm, Hak Teâlâ’nın rızâsını kazandıracak en kolay amellerdendir. Salevât ile günahlar silinir, salat okuyan şefâate erişir, cennette yüce mertebelere kavuşur. O halde sen de salevâta devam et ki Peygamberimiz sallallâhü aleyhi ve sellem de sana şefaatçi olsun.
Bir zât Peygamber Efendimiz’e gelip fakirlikten ve geçim darlığından şikâyet etti. Resûlullâh Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular ki:
“Evine girdiğinde eğer birisi varsa ona selâm ver. Eğer kimse yoksa bana selâm ver ve sonra bir defa ‘kul hüvallâhü ehad’ sûresini oku.”
O zât bunu yaptı, Allâhü Teâlâ ona bütün rızık kapılarını açtı, öyle ki bereketi komşularına ve akrabalarına geçti.
Hicrî:   18  Zilkâde   1437  Fazilet Takvimi