12 Ağustos 2020 Çarşamba

UNUTKANLIĞIN BİR SEBEBİ VE BAZI ÇÂRELERİ

 

 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَا يَقُلْ أَحَدُكُمْ إِنِّي نَسِيتُ آيَةَ كَذَا وَكَذَا بَلْ هُوَ نُسِّيَ. (ن)

رسول الله  أفندمز  ( ﷺ )  بيوردولر  ، "  هجبرينز فالان و فالان آيتلرى اونوطدوم ، دمسيك . بلعكس ( او آيتلر اونه إشلديكى كوناح سببيله ) اونوطدورولمشدر  . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Hiçbiriniz falan ve falan âyetleri unuttum, demesin. Bilakis (o âyetler ona işlediği günah sebebiyle) unutturulmuştur.

(Sünen-i Nesâî)
Hicrî:   20    Zilhicce 1441  Fazilet Takvim  

 

 UNUTKANLIĞIN BİR SEBEBİ VE BAZI ÇÂRELERİ

 

Unutkanlığın en büyük manevî sebebi, işlenilen günahlardır. Bu sebeple, kişi işlediği günahlara tevbe etmeli ve bir daha işlememeye gayret etmelidir.
Tâbiîn’den Dahhâk bin Müzâhim (r.a.) demiştir ki:
“Kur’ân-ı Kerîm’i öğrenip de unutan herkes, onu mutlaka işlediği bir günah sebebiyle unutmuştur. Zîrâ Allâhü Teâlâ, Şûrâ Sûresi’nin 30. âyet-i kerîmesinde (meâlen): “Ve size musîbetten her ne şey isâbet ederse kendi ellerinizin kazandığı şey sebebiyledir” buyurmuştur. Kur’ân-ı Kerîm’i unutmak ise en büyük musîbetlerdendir.”
Hanefî ulemâsından ve İmâm-ı A’zam Hazretlerinin talebelerinden olan Vekî bin Cerrâh’a (rah.) dostlarından bir zât gelmiş, hâfızasının zayıf olmasından (unutkanlıktan) şikâyette bulunmuştu. Vekî Hazretleri de ona günâhlardan kaçınmasını tavsiye etmişti. O zât bu tavsiyeyi şöyle ifâde etmiştir: “Ben hâfızamın fenâlığından hocam Vekî’e şikâyet ettim. Bana günâhları terk etmek yolunu gösterdi ve sebebini şöyle îzah etti ki: “İlim bir fazl-ı ilâhîdir, Allâh’ın fazlını ise günahkâr elde edemez.”
Bir kimse, söyleyeceği bir şeyi unuttuğu zaman Peygamber Efendimize (s.a.v.) salevât okursa, ya unuttuğunu hatırlar veya unutup da söyleyemediği şeyin sevâbından daha çok sevab kazanır.
Bir şeyi unutmak istemeyen kimse, “Elhamdü lillâhi müzekkiri’l-hayri ve fâilihî.” duâsını çok okumalıdır.
Kişi bir şey söylediği veya söz verdiği zaman “İnşâallâh” demelidir. Zîrâ Allâhü Teâlâ, Kehf Sûresi’nin 23 ve 24. âyet-i kerîmelerinde (meâlen): “Ve bir şey hakkında ‘Ben elbette ki bunu yarın yapacağım’ deme. Ancak ‘İnşâallâh’ (Allâhü Teâlâ dileyecek olursa) yaparım, de…” buyurmuştur. 

(Âdâb ve Fazîletleriyle Duâlar, Fazilet Neş.)
 

MISRA:
İlm-i şerîf, ehlini eyler azîz.

 (Şerefli ilim, ehlini azîz eder.)

Hicrî:   20    Zilhicce 1441  Fazilet Takvim  

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder