قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ أَشَدَّ النَّاسِ عَذَابًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَالِمٌ لَمْ يَنْفَعْهُ عِلْمُهُ. (هب)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ، " شبهسز قيامت كونونده إنسانلريك أك شتدتلى عذابه اوغراياجق اولانى ، ( عمل أتمديكى إيجن ) علمى كندسينه فايده ورمين عالمدر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Şüphesiz kıyâmet gününde insanların en şiddetli azâba uğrayacak olanı, (amel etmediği için) ilmi kendisine fayda vermeyen âlimdir.”
(Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)
Hicrî: 24 Zilhicce 1441 Fazilet
Takvim
İLİM İLE AMEL ETMEK
Ebu’d-Derdâ (r.a.) şöyle buyurdu: “Kişi, müteallim (talebe) olmadan muallim olamaz. İlmiyle âmil olmadan (bildiklerini hayatına tatbik etmeden) de âlim olamaz. Bilmeyene bir defa yazıklar olsun. Bilip de amel etmeyene yedi defa yazıklar olsun.”
Kıyâmet günü “Ey Uveymir! Neler öğrendin?” denilmesinden korkmam. Lakin “Ey Uveymir! Bildiklerinin içerisinde hangileriyle amel ettin?” denilmesinden korkarım.
Hazret-i Ömer, Abdullah bin Selâm’a (r.anhümâ):
“Erbâb-ı ilim kimlerdir?” diye suâl etti. Abdullah bin Selâm (r.anhümâ):
“İlmiyle amel edenlerdir.” dedi. Hazret-i Ömer (r.a.):
“İnsanların sadırlarından ilmi ne çıkarır?” diye sordu.
“Tamah (hırs ve aç gözlülük)” buyurdu.
İsâ Aleyhisselam şöyle buyurdu: “Âmâ olanın kandil taşımasının ne manası vardır? Onunla sadece başkalarını aydınlatır. Çatıda asılı olan bir kandilin, karanlık bir odaya ne faydası vardır? İşte bunlar gibi sizlerin de, amel etmedikten sonra hikmetten bahsetmenizin ne manası var?”
Birçok ağaç vardır, ama hepsi meyve vermez. Yine birçok âlim vardır, ama hepsi mürşit (doğru yola ulaştırıcı) değildir. Birçok meyve vardır, lakin hepsi güzel değildir. Yine birçok ilim vardır. Fakat hepsi menfaat vermez.
Evzaî (rah.) şöyle buyurdu: Her kim ki bildikleriyle amel ederse, bilmediklerini öğrenmeye muvaffak kılınır.
Dünyada zâhid olan fakih; muhakkak âhirete rağbet eden, günahlarını gören ve Rabbine devamlı ibâdet eden kimsedir.
Denildi ki: Âlimler helâl de olsa servet toplamakla meşgul olduğu zaman, insanlar şüpheli şeyleri yemeye başlar. Âlimler şüpheli şeyleri yemeye başladıkları zaman, insanlar haram yemeye başlar. Eğer âlimler haram yemeye başlarlarsa, insanlar küfre düşerler. (Tenbîhü’l-Gâfilîn)
Kıyâmet günü “Ey Uveymir! Neler öğrendin?” denilmesinden korkmam. Lakin “Ey Uveymir! Bildiklerinin içerisinde hangileriyle amel ettin?” denilmesinden korkarım.
Hazret-i Ömer, Abdullah bin Selâm’a (r.anhümâ):
“Erbâb-ı ilim kimlerdir?” diye suâl etti. Abdullah bin Selâm (r.anhümâ):
“İlmiyle amel edenlerdir.” dedi. Hazret-i Ömer (r.a.):
“İnsanların sadırlarından ilmi ne çıkarır?” diye sordu.
“Tamah (hırs ve aç gözlülük)” buyurdu.
İsâ Aleyhisselam şöyle buyurdu: “Âmâ olanın kandil taşımasının ne manası vardır? Onunla sadece başkalarını aydınlatır. Çatıda asılı olan bir kandilin, karanlık bir odaya ne faydası vardır? İşte bunlar gibi sizlerin de, amel etmedikten sonra hikmetten bahsetmenizin ne manası var?”
Birçok ağaç vardır, ama hepsi meyve vermez. Yine birçok âlim vardır, ama hepsi mürşit (doğru yola ulaştırıcı) değildir. Birçok meyve vardır, lakin hepsi güzel değildir. Yine birçok ilim vardır. Fakat hepsi menfaat vermez.
Evzaî (rah.) şöyle buyurdu: Her kim ki bildikleriyle amel ederse, bilmediklerini öğrenmeye muvaffak kılınır.
Dünyada zâhid olan fakih; muhakkak âhirete rağbet eden, günahlarını gören ve Rabbine devamlı ibâdet eden kimsedir.
Denildi ki: Âlimler helâl de olsa servet toplamakla meşgul olduğu zaman, insanlar şüpheli şeyleri yemeye başlar. Âlimler şüpheli şeyleri yemeye başladıkları zaman, insanlar haram yemeye başlar. Eğer âlimler haram yemeye başlarlarsa, insanlar küfre düşerler. (Tenbîhü’l-Gâfilîn)
Hicrî: 24 Zilhicce 1441 Fazilet
Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder