قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: يُبْصِرُ أَحَدُكُمُ الْقَذَى فِي عَيْنِ أَخِيهِ وَيَنْسَى الْجِذْعَ فِي عَيْنِهِ. (فيض)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ، " سزدن برينز قردشنيك كوزونده كى جوبى كورورده كندى كوزونده كى كوتوكى ( مرتكى ) اونوطور ( كورمز ) . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Sizden biriniz kardeşinin gözündeki çöpü görür de kendi gözündeki kütüğü (merteği) unutur (görmez).”
GIYBETİN FENÂLIĞI
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Gıybetin ne olduğunu bilir misiniz?” buyurunca Sahâbe “Allah ve Resûlü daha iyi bilir.” dediler.
Buyurdu ki: “Din kardeşin hakkında onun hoşlanmayacağı şeyler söylemendir.”
“Söylediklerim onda varsa?” diye sorulduğunda, “Onlar din kardeşinde varsa gıybet etmiş olursun. Şâyet onda yoksa iftirâ etmiş olursun.” buyurdular.
Câbir bin Abdullah (r.a.) naklediyor: Resûlullah (s.a.v.) zamanında kötü kokulu bir rüzgâr esti. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Bazı münâfıklar, Müslümanları gıybet ettiler. Bu kötü kokunun sebebi işte budur.” buyurdular.
Hikmet ehli bir zâta, ‘Resûlullah (s.a.v.) zamanında gıybetin kötü kokusu ortaya çıkıyordu. Fakat günümüzde bu koku ortaya çıkmıyor. Bunun hikmeti nedir?’ denildi. Şöyle cevap verdi: ‘Günümüzde gıybet o kadar çoğaldı ki, burunlar o kokularla doldu, artık kötü koku belli olmuyor.’
Bu şuna benzer: Derilerin işlendiği tabakhaneye ilk defa giren adam, derilerin pis kokusundan orada duramaz. Hâlbuki oranın çalışanları, burunları o kokuyla dolup ona alıştığından bu kötü kokuyu hissetmezler. İşte günümüzde gıybet böyledir.
Meclisleri, günah meclisine dönüşmesin diye, insanların gıybet etmelerine izin vermeyip, o kapıyı sonuna dek kapatmak selef-i sâlihînin ahlâkındandır. Onlar, okudukları hadîs-i şerîfin, yaptıkları sohbetin veya zikrin, aynı mecliste yapılacak olan tek bir gıybete mukâvemet edemeyeceğini düşünürlerdi.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyorlar: “…Mirac gecesinde cehenneme baktığımda leş yiyen bir topluluk gördüm. Cebrâil’e ‘Bunlar kimdir?’ diye sordum. Cebrâil (Aleyhisselâm) ‘Bunlar (gıybet yapmak suretiyle) insanların etlerini yiyenlerdir…’ cevabını verdi.”
Fudayl bin Iyâz (rah.) şöyle buyurdu: “Başkalarını çekiştirmek, sevaplarını mancınığa koyup dört bir yana saçmak demektir.”
Vekî’ bin Cerrah (rah.) şöyle buyurur: “Gıybete bulaşmamanın ne kadar şerefli bir şey olduğu, ondan, çok az kişinin âzâde kalmasından anlaşılmaktadır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder