قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : دُعاءُ الْوَالِدِ لِوَلَدِهِ كَدُعَاءِ النَّبِيِّ لِأُمَّتِهِ. (فيض)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : ( آننه ) بابانيك أولادينه دعاسى ، ( قبول اولنمق حصوصنده ) بر بيغمبريك أمتنه دعاسى كبيدر . "
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “(Anne) babanın evlâdına duası, (kabul olunmak husûsunda) bir peygamberin ümmetine duası gibidir.”
(Münâvî, Feyzu’l-Kadîr)
Hicrî: 27 Safer 1446 Fazilet Takvim
HELÂL MAL VE ANNE DUASININ BEREKETİ
İmâm Buhârî rahmetullâhi aleyh Hazretleri, Kur’ân-ı Kerîm’den sonra en güvenilir kitap olarak kabul edilen Sahîh-i Buhârî isimli hadîs-i şerîf kitabının müellifidir. İsmi Muhammed bin İsmail olup Mâverâünnehir beldelerinden Buhârâ’da (Özbekistan) dünyaya geldi ve oraya nispetle kendisine “Buhârî” denildi. İslâm âlimleri tarafından kendisine, Hadîs ilminde “Emîru’l-Mü’minîn” unvanı verilmiştir. Zira hadîs-i şerîfleri sağlam ve muhkem bir şekilde ezberlemekte, Allâh’ın Kitâb’ı ve Resûlullâh’ın sünnetinin manalarını anlamakta, keskin zekâlı ve ince fikirli olmakta onun bir misli görülmemişti.
İmâm Buhârî Hazretlerinin ilimde yüksek mertebelere ermesini hazırlayan sebeplerden birisi de annesinin hayır duası ve babasının kazandığı malın helâlinden olmasıdır.
Fazl el-Belhî şöyle anlatmıştır: İmâm Buhârî (rah.) çocuk iken gözlerini kaybetmişti. Annesi, çok ibadet eden sâliha bir hanım idi. Bir gece rüyâsında İbrahim aleyhisselâm’ı gördü. Hazret-i İbrâhîm, ona buyurdu ki: “Allâhü Teâlâ, senin çok dua etmen sebebiyle evlâdının gözlerini iade etti.” Sabah olduğunda oğlunun gözlerinin açılmış olduğunu gördü. Annesi, evlâdının ilim tahsil etmesine de çok ihtimâm göstermiş, ilim tahsîline henüz küçük yaşta başlatmıştır.
Babası İsmail de ilim ehli bir zât idi. İmâm Buhârî küçük yaşta iken babası vefat etmiştir. Vefatı sırasında yanında bulunan Ahmed bin Hafs’a, “Malımda bir dirhem bile haram yahut şüpheli bir şey olmadığına inanıyorum. Zira buna gayet dikkat ettim.” demiştir.
NÜKTE: FİKRİN ESVABI
Cahilin biri, bir mecliste konuşulan mevzuya karışıp o mevzu üzerine fikir beyan etmeye başlamış.
Meclistekilerden biri, “Bu fikrinizin esbâbı (sebepleri) nedir?” diye sormuş. O cahil de:
“Aman efendim, hiç fikrin esvâbı (elbisesi) olur mu?” diye şaşırarak karşılık vermiş.
Hicrî: 27 Safer 1446 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder