قَالَ اللّٰهُ تَعَالَى : يَٓا اَيُّهَا الَّذِينَ اٰمَنُٓوا اَطِيعُوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَوَلَّوْا عَنْهُ وَاَنْتُمْ تَسْمَعُونَ، وَلَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ قَالُوا سَمِعْنَا وَهُمْ لَا يَسْمَعُونَ. (سورة الانفال، ٢٠-٢١)
الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) : أى إيمان أتمش اولانلر ! الله تعالى يه و بيغمبرينه إطاعت أدينز . و سز ، ( قرآن ، ى ) إشتر اولديغونوز حالده اوندان يوز جويرمينز . و إشتمدكلرى حالده ‘ إشتك ( تصديق أتديك ) ’ دينلر كبى ده اولماينز . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen: “Ey iman etmiş olanlar! Allâhü Teâlâ’ya ve Peygamberine itaat ediniz. Ve siz, (Kur’ân’ı) işitir olduğunuz hâlde ondan yüz çevirmeyiniz. Ve işitmedikleri hâlde ‘İşittik (tasdîk ettik)’ diyenler gibi de olmayınız.” (Enfâl Sûresi, âyet 20-21)
Hicrî: 07 Safer 1446 Fazilet Takvim
HAK SÖZÜ DİNLEMENİN EHEMMİYETİ
Âlimlerden birisi, insanların hakkı dinlemekteki hâllerine şöyle bir misal vermiştir:
Tohum ekecek olan kimse tohumu ile yola çıkar, ondan bir avuç alır. Alırken az bir kısmı yol üzerine dökülür. Çok geçmeden de o dökülenleri gelip bir kuş kapar gider.
O tohumlardan bir kısmı, üzerinde azıcık toprak olan düz bir kaya parçasına dökülür ve birazcık çimlenen tohumların kökleri taşa ulaşıp orada nüfûz edecek yer bulamaz ve kurur gider.
Bir kısmı ise üzerinde dikenler olan bereketli toprağa dökülür ve çimlenir. Gövde vermeye başladığı zaman ise etrafındaki dikenler onu sarar ve ifsat eder.
Bir kısmı da içerisinde kaya ve diken olmayan temiz ve bereketli toprağa dökülür, biter, büyür ve güzelce başak verir.
İşte bu misalde, tohum eken kişi, hikmet ehli kimse, tohumlar ise onun hikmetli ve doğru sözleri gibidir. İsteksiz dinleyen kimse yol üzerine dökülen tohumlar gibidir ki hak sözü dinlediği anda şeytan, kalbinden onu çalar da unutuverir.
Kaya üzerine dökülen tohumlar, hak sözü dinleyip güzel bulan bir kimse gibidir. O kimsenin işittiği söz, kalbine ulaşır fakat kalbinde onunla amel etme azmi olmazsa zamanla silinir gider.
Üzerinde dikenlerin olduğu toprağa dökülen tohumların misali, işittiği hak sözle amel etmeye niyetli olan, fakat dünyevî arzulara kapılan bir kimse gibidir. O kimseyi, bu arzuları zamanla amel etmekten alıkoyar ve o da niyet ettiği şeyi terk eder.
Temiz ve bereketli toprağa dökülen tohumlar ise dinledikleri ile amel etmeye niyetli olup onları güzelce anlayan ve nefsinin heveslerine kapılmayan kimse gibidir. Hidâyet yolunu tutup dünyevî arzuları kalbinden uzaklaştıran bu kimse tasavvuf ehlidir. Böyle bir kimse, Allâhü Teâlâ’nın veya Resûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem’in kelâmından bir şey işitse ruh ve kalbyile onu kana kana yudumlar, bütün varlığıyla ona yönelir.
Hicrî: 07 Safer 1446 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder