قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : نِيَّةُ الْمُؤْمِنِ خَيْرٌ مِنْ عَمَلِهِ وَعَمَلُ الْمُنَافِقِ خَيْرٌ مِنْ نِيَّتِهِ وَكُلٌّ يَعْمَلُ عَلَى نِيَّتِهِ فَإِذَا عَمِلَ الْمُؤْمِنُ عَمَلًا نَارَ فِي قَلْبِهِ نُورٌ. (طب)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : مؤمنيك نيتى ، عملندن خيرليدر . و هر كشنيك إشلديكى عمل ( دن آلاجاغى ثواب ) ، نيتنه كوره در . مؤمن ، ( إخلاصله ) بر عمل إشلديكى زمان قلبنده بر نور ظاهر اولور . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Müminin niyeti, amelinden hayırlıdır. Münâfığın ameli ise niyetinden hayırlıdır. Ve her kişinin işlediği amel(den alacağı sevap), niyetine göredir. Mümin, (ihlâsla) bir amel işlediği zaman kalbinde bir nur zâhir olur.”
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)
Hicrî: 08 Safer 1446 Fazilet Takvim
AMELLERİ İHLÂS İLE YAPMALIDIR
Kehf Sûresi’nin 49. âyet-i celîlesinde buyurulmuştur ki -meâlen-: “Ve onlar yapmış oldukları şeyleri (amel defterlerinde) yazılmış bulacaklar. Rabb’in hiçkimseye zulmetmez.” Yani Allâhü Teâlâ, cürmü olmayan kimseye azâp etmeyeceği gibi kimsenin ecrini de noksanlaştırmaz.
Evliyâdan Ebû Hafs (rah.) demiştir ki: “Kalbime en şiddetli gelen âyet-i celîle budur. Eğer amel defterimdeki günahlarıma baksalar helâk olurum. Eğer yaptığım tâatlerime baksalar, içine riyâ ve gösteriş karışmış olduğunu görürler.” Âriflerin, amellerinin kabul edilmeme korkuları, kusurlarına olan korkularından daha şiddetlidir. Zira kusurlar için af ve şefaat umulabilir. Ancak sâlih amellerin kabulü için ihlâs ve sadâkate bakılacaktır.
Fussilet Sûresi’nin 46. âyet-i kerîmesinde -meâlen- “Kim iyi bir iş yaparsa artık kendi lehinedir ve kim de kötülükte bulunursa artık kendi aleyhinedir…” buyurulmuştur. Cennet’in yüksek derecelerinde nimetlenenlerin ve Cehennem’in aşağı derekelerinde azâp olunanların hâllerini düşünmelidir. Onlardan her bir fırka, amellerinden ne işlemişlerse Cenâb-ı Hak katında bulmuşlardır.
Cenâb-ı Hak, hiçbir hayırlı ameli zâyi eylemez. Hattâ en küçük hayrı bile, nezd-i İlâhî’sinde büyütür, dağ kadar yapar. Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîflerinde buyurmuşlardır ki: “Kim ki, helâl kazancından bir hurma değerinde bir şey sadaka olarak verirse -ki Allâh, helâl maldan verilen sadakadan başka hiçbir sadakayı kabul etmez-, işte bu helâl sadakayı, râzı olduğu hâlde güzelce kabul eder. Sonra o tek hurma kadar sadakayı, dağ gibi oluncaya kadar, birinizin erkek küheylan tayını büyüttüğü gibi, sadaka sahibi için büyütür.”
İşte bu mükâfata erebilmek için faydalı ilim tahsil edip ihlas ile sâlih amellerde bulunmak lâzımdır. Cenâb-ı Hakk’ın rahmeti geniştir, kullarını en küçük bir vesile ile af buyurur. Nitekim hadîs-i şerîfte şöyle buyurulmuştur: “Günahkâr bir kadın, sıcak bir günde bir kuyu etrafında dolaşan ve susuzluktan dili sarkmış olan bir hayvana ayakkabısı ile su çıkarıp verdiği için günahları bağışlanmıştır.”
Hicrî: 08 Safer 1446 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder