9 Ağustos 2024 Cuma

HAKKI, HAK OLARAK BİLİP DİNLEMELİDİR -1


 

قَالَ اللّٰهُ تَعَالَى : وَالْعَصْرِ، اِنَّ الْاِنْسَانَ لَفِي خُسْرٍ، اِلَّا الَّذِينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ. (سورة العصر، ١-٣)

الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) : عصره يمين أدرمكى ، إنسان ، ألبتده زيانده در . آنجق شو كمسلر مستثنادرلر كى إيمان أديب صالح عمللرده بولوندولر و بربرلرينه حقى تاوسيه ده و صبرى تاوسيه ده بولوندولر . "

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen:  “Asra yemin ederim ki, insan, elbette ziyandadır. Ancak şu kimseler müstesnadırlar ki iman edip sâlih amellerde bulundular ve birbirlerine hakkı tavsiyede ve sabrı tavsiyede bulundular.”

(Asr Sûresi, âyet 1-3)

Hicrî:    05  Safer  1446  Fazilet Takvim

 

HAKKI, HAK OLARAK BİLİP DİNLEMELİDİR -1

 

Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki: “Bizden bir söz, ilim işitip de onu (yazarak veya ezberleyerek) başkasına ulaştırıncaya kadar muhâfaza eden kimsenin, Allâhü Teâlâ, yüzünü ağartsın. Nice ilim nakleden vardır ki naklettiği kişi, kendisinden daha âlimdir. Ve nice ilim nakleden vardır ki onu (güzelce dinleyip düşünmediği için) kendisi anlamamıştır.”

Bu hadîs-i şeriften anlaşılacağı üzere her hayrın esası, güzelce dinlemektir. Nitekim Cenâb-ı Hak, Enfâl Sûresi’nin 21 ilâ 23. âyet-i celîlelerinde -meâlen-: “Ve (ey müminler) öyle kimseler gibi olmayınız ki onlar, ‘işittik’ derler ve hâlbuki onlar işitmezler. Çünkü yeryüzünde dolaşan canlıların, Allâhü Teâlâ indinde en kötüsü (hakkı) akıllarına sokmayan (ve hakkı duyup söylemeyen) sağırlar ve dilsizlerdir. Ve eğer Allâhü Teâlâ, onlarda bir hayır görseydi elbette onları işittirirdi.” buyurmuştur. Yani Hak’tan gelen hak ve hakikatleri güzelce dinleyip anlamanın ehemmiyetine işaret buyurulmuştur.

Kendisine şeytanın vesveseleri hâkim olmuş, kalbini, nefsin arzuları kaplamış olan kimse ise hakkı dinlemeye güç yetiremez.

Allah dostları ise Allâhü Teâlâ’nın kelâmını ve kullarına olan hitaplarını düşünürler, her bir âyet-i kerîmeyi zâhirî ve bâtınî manaları ile bir ilim denizi olarak görürler. Gafletten uyandırarak veya sâlih amellere davet ederek Cennet’e girmeye bir vesîle kabul ederler.

Ashâb-ı Kirâm (r. anhüm), hakkında -meâlen-: “O (Resûlullah) hevâsından konuşmaz. (Her ne konuşmuş ise) o, kendisine vahyolunan bir vahiydir.” (Necm Sûresi, âyet 3-4) buyurulan Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’in her sözünün, Allâhü Teâlâ’dan olduğunu bilip onu, can kulağıyla dinlerlerdi. Onlar için en mühim şeylerden birisi, bunları dikkatlice dinleyebilmekti. Onlar, güzelce dinlemeyi, rahmet ve bereketin inmesine vesile bilmişlerdir.

Hicrî:    05 Safer  1446  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder