1 Eylül 2024 Pazar

DİLENMENİN FENÂLIĞI


قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَنْ سَأَلَ النَّاسَ أَمْوَالَهُمْ تَكَثُّرًا فَإِنَّمَا يَسْأَلُ جَمْرًا فَلْيَسْتَقِلَّ أَوْ لِيَسْتَكْثِرْ. (م)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : ( إحتياجى اولماديغى حالده صرف مالنى ) جوغالتمق إيجن إنسانلردان ماللارينى إستين ( ديلنن ) كمسه آنجق آتش كوزى إستمش اولور . آرتق إستر آز ، إستر جوق ديلنسين . "

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:  “(İhtiyacı olmadığı hâlde sırf malını) çoğaltmak için insanlardan mallarını isteyen (dilenen) kimse ancak ateş közü istemiş olur. Artık ister az, ister çok dilensin.”

(Sahîh-i Müslim)

Hicrî:    28  Safer  1446  Fazilet Takvim

 

DİLENMENİN FENÂLIĞI

 

Yüksek himmet sahibi Müslümanın ruhu, dilenciliğe tenezzül etmez. Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır:

“Şâyet istemekte (ve dilenmekte) olan fenâlığı bilseydiniz, hiç kimse başkasına, bir şey istemek üzere gitmezdi.”

“Sizden birinin bir ip alıp da onunla dağdan bir deste odun getirip satması, onun -istediğini- verip vermeyeceği belli olmayan insanlardan dilenmesinden elbette hayırlıdır.”

Hakîm bin Kays bin Âsım, babasının vefatı sırasında kendisine şöyle vasiyette bulunduğunu söyledi: “Oğlum! İnsanlardan dilenmekten sakın! Zira bu, insanın en son mecbur kalacağı bir kazançtır.”

Musîbetlerin en büyüğü, sözünden dönmek ve insanlardan dilenmektir. Bir kimse izzet-i nefis (haysiyet) sahibi olduğunda dünya gözlerinde küçülür. Bir kimse, insanların elindekinden yüz çevirmedikçe ve insanların kusurlarını affedici olmadıkça asil olamaz.

Kişinin karşılaştığı en şiddetli hâl, ölümdür. Ondan şiddetlisi ise insanlara muhtaç duruma düşmektir. Ondan fenası ise insanlardan dilenmektir. Zira dilenmek, bir ihtiyaç sebebiyle de olsa zillete sebep olur. Bir de ihtiyacı görülmezse iki zillet olur: Bunlar istemenin zilleti ve reddolunmanın zilleti.

Kendisi için değil de bir başkasının ihtiyacı veya borcu için yahut müminlere yardım etmek için insanlardan bir şeyler istemek ise müstehabdır ve güzel bir huydur. Bu, halkın büyüklerinde bulunan bir haslettir. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), “Hayra delâlet eden, hayrı işleyen gibidir” buyurmuşlardır.

Fakir bir kimse, istemekten çekiniyorsa hâlini bilen herhangi bir Müslüman için ona bizzât veya bilvasıta yemek ikram etmesi, yardımda bulunması bir vecîbe olur. Bu vecîbe yerine getirilmezse bu hâle vâkıf olan Müslümanlar da günahkâr olurlar.

Hicrî:    28 Safer  1446  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder