23 Ekim 2018 Salı

EBÛ ZERR (R. ANH)’IN MÜSLÜMAN OLUŞU



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لِأَبِى ذَرٍّ : عَلَيْكَ بِحُسْنِ الْخُلُقِ وَطُولِ الصَّمْتِ فَوَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ مَا عَمِلَ الْخَلاَئِقُ بِمِثْلِهِمَا. (مشكاة)
رسول الله  أفندمز  ( صلى الله عليه وسلم )  أبو زَرَّ رضى الله عنه بويوردولر : " (أى أبو زَر ) صنه كوزل آحلاقى و اوزون مدت صوصماي ( لزومسوز قونوشماماي ) تاوصيه أده ريك . نفسيم قدرتنده اولان اللهه يمين أدرمكى إنسانلر بو إيكيسى كبى بر شيله عمل أتمه مشدر ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) Ebû Zerr’e (radıyallâhü anh) buyurdular: “(Ey Ebû Zerr!) Sana güzel ahlâkı ve uzun müddet susmayı (lüzumsuz konuşmamayı) tavsiye ederim. Nefsim kudretinde olan Allâh’a yemin ederim ki insanlar bu ikisi gibi bir şeyle amel etmemiştir.”
 (Mişkâtü’l-Mesâbih)
Hicrî:   13   Safer   1440  Fazilet Takvimi 


 EBÛ ZERR (R. ANH)’IN MÜSLÜMAN OLUŞU

 
Ebû Zerr (radıyallâhü anh) Müslüman oluşunu şöyle anlatır.
Ben kardeşim Üneys kadar dirâyetli bir şâir görmedim. O, içlerinde benim de olduğum on iki şâiri birden yenmiştir. Bir gün Mekke’ye gidip geldiğinde halkın Peygamberimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) hakkında ne söylediğini sordum. “Kureyşliler Ona şâir, kâhin, sihirbaz diyor.” dedi. Sonra dedi ki. “Fakat ben kâhinlerin sözlerini de işittim, Onun söylediklerine hiç benzemiyordu, sözlerini şiir vezinleriyle ölçtüm, uymadı. Onun söylediklerinin şiir olduğunu asla kimse söyleyemez. Muhakkak o doğrudur, ona şâir ve kâhin diyenler ise yalancıdır.”
Ben bunları duyunca hemen Mekke’ye gittim. Kâbe-i Muazzama’nın yanına vardım. Birkaç gün Resûlullâh’ı (sallallâhü aleyhi ve sellem) aradım. Onu tanımadığım gibi kimseye de soramıyordum. Gece olduğu zaman mescidin yanında bir yere kıvrılıp yatıyordum. Bir akşam Ali bin Ebû Tâlib (radıyallâhü anh) beni gördü. Yabancı biri olduğumu anlayınca bir eve götürdü. Sabah olunca tekrar mescide geldim. Akşama kadar yine orada bekledim. Akşam yine
Hazret-i Ali beni gördü ve bir eve götürdü. Yolda ikimiz de birbirimize bir şey sormuyorduk. Üçüncü gün olunca yine aynı şekilde bir eve gittik. Bu sefer bana.
“Bu şehre neden geldiniz?” diye sordu. Ben.
“Eğer beni istediğime götüreceğine söz verirsen sana anlatacağım.” dedim. O da söz verdi. Ben de Resûlullâh’ı aradığımı söyledim. Sabah olunca söz verdiği gibi kimseye görünmeden beni Resûlullah Efendimize (sallallâhü aleyhi ve sellem) götürdü. Peygamber Efendimizin yanına girince selam verdim. İslâmiyette ilk selâmı veren ben oldum. Bana İslâmiyeti arz etti, Müslüman oldum.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) “Kavmine geri dön ve onlara İslâmiyet’i haber ver. Ben sana haber verinceye kadar da Mekke ehlinden Müslüman olduğunu sakla. Sana zarar vermelerinden korkarım.” buyurdu.
Ben daha sonra kabileme geri döndüm.” 
(el-İstîâb; İzhâru’l-Hak)
Hicrî:   13   Safer   1440  Fazilet Takvimi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder