14 Ekim 2018 Pazar

AMR BİN ÂS’IN SERİYYESİ



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لِأَشَجِّ عَبْدِ الْقَيْسِ: إِنَّ فِيكَ خَصْلَتَيْنِ يُحِبُّهُمَا اللهُ: الْحِلْمُ وَالْأَنَاةُ. (ت)
رسول الله  أفندمز  ( صلى الله عليه وسلم )  بويوردولر   :"  أشج بن قيسه ( رضى الله عنها ) بيوردولر : " محقق سنده إيكى حصلت واركى الله تعالى او إيكى حصلتى سَوَرْ : حلم ( يوموشق ) حويلولق و تحمُّل )  و عجله أتميب تأنِّى إيله حركت أتمك ." 

Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) Eşec bin Kays’a (r.a.) buyurdular: “Muhakkak sende iki haslet var ki Allâhü Teâlâ o iki hasleti sever: Hilm (yumuşak huyluluk ve tahammül) ve acele etmeyip teennî ile hareket etmek.” 
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî:   05   Safer   1440  Fazilet Takvimi 

AMR BİN ÂS’IN SERİYYESİ


Mekke-i Mükerreme’den üç mil uzaklıkta Huzeyl kabilesinin Suva’ adlı bir putları vardı. Amr bin As Hazretleri (radıyallâhu anh) (H. 8) senesi Ramâzan-ı Şerîf ayında onu yıkmağa gönderildi. Amr (radıyallâhu anh) buyurmuştur ki.
“Vardığım zaman putun bekçisi bana. “Ne istiyorsun?” dedi. Ben de: “Suvâ’ı yıkmağa geldim. Resûlullah Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) Hazretleri öyle buyurdu” dedim.
“Buna gücün yetmez” dedi. “Niçin?” dedim. “Suvâ’ seni bırakmaz” dedi.
“Suvâ’ görür ve işitir mi?” dedim ve hemen gittim putu parça parça ettim. Sonra bekçiye. “Gördün mü? Nasıl oldu?” dedim.
Eslemtü lillâhi (Allâh’a teslim oldum) dedi ve hemen Müslüman oldu.” 
(Mevâhib-i Ledünniyye)
NİZÂMÜLMÜLK’ÜN HİLMİ
Büyük Selçuklu Vezîri Nizâmülmülk’ün konağının kahyâsı anlattı.
Nizâmülmülk’ün konağında temizlikle vazifeli kırk kimse vardı. Şiddetli bir rüzgâr eserek dışarıdan tozları Nizâmülmülk’ün üzerinde oturduğu husûsi yaygılarının üzerine attı. Temizletmek için vazîfelilere baktım, kırk temizlikçiden birini bile bulamadım. Öfkeden dünya gözümde karardı. ‘Onlara vereceğim cezânın en azı onları kovmak olacak’ dedim. Benim bu hâlimi gören Nizâmülmülk dedi ki.
Belki onların tamamını hizmetimizden alıkoyan bir mâzereti çıkmış olabilir. İnsanı, üzerine farz olan ibadetlerden bile alıkoyabilecek mâniler, mâzeretler zuhûr edebilir. Onlar da bizim gibi insanlardır, bizim gibi onların da üzüntülü zamanları olur, bizim gibi onlar da istirahata ihtiyaç duymuş olabilirler.
Allâhü Teâlâ, mal ve makâm ihsan ederek bizleri onlar üzerine üstün kıldı. Onları küçük bir suçlarından dolayı cezalandırırsak, Allâh’ın bu nimetinin şükrünü edâ etmiş olmayız. 
(Tabakât-ı Şâfiiyye-i Kübrâ, İmâm Sübkî)
Hicrî:   05   Safer   1440  Fazilet Takvimi 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder