قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَا عَقْلَ كَالتَّدْبِيرِ وَلَا وَرَعَ كَالْكَفِّ وَلَا
حَسَبَ كَحُسْنِ الْخُلُقِ. (ه)
رسول الله أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) بويوردولر :"
تدبر كبى عقل نفسنى ( اللهين حرام
قلديغى شيلردن ) طوطمق كبى ورى : كوزل آحلاق كبى آصالت و شرف يوقدر ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Tedbir gibi akıl, nefsini (Allâh’ın haram kıldığı şeylerden) tutmak gibi vera’, güzel ahlak gibi asâlet ve şeref yoktur.”
(Sünen-i İbn-i Mâce)
Hicrî: 06 Safer 1440 Fazilet
Takvimi
MÜ’MİN UYANIK OLMALIDIR
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Mü’min kimse, bir inden iki defa ısırılmaz.” buyurdular. Bu hadîs-i şerîf, cevâmiü’l-kelimdir yani kendisinde birçok mânâları toplayan pek yüksek bir kelâmdır; uyanık ve ihtiyatlı olan mü’minlere lâyık olan hâl ve hareketi göstermektedir.
Bir mü’min hasbelbeşer bir hataya düşebilir, bir defa aldanabilir, bir kere gâfilâne harekette bulunmuş olabilir. Fakat bu hâlin vehâmetini, âkıbetini, kötü netîcesini görünce uyanır, artık aynı hatayı tekrar etmez. Bu hususta bir takım kimselerin aldatmalarına kapılıp durmaz.
Bir canavarın yatağına elini sokup zehirlenen kimse artık o yatağa bir daha elini uzatır mı? Ahlâksız, diyânetsiz kimselerin kötü telkînâtı ve hesapları ise bu maddî zehirden bin kat daha tehlikelidir. Çünkü bu, manevî hayatı, ebedî selâmet ve saâdeti mahveder gider.
Malûmdur ki öteden beri Müslümanları yanlış bir yola sevk etmek için binlerce hile ile, gösteriş ile hareket eden birçok yabancılar bulunmuştur. Bunlar medeniyet namına bir takım zararlı şeyleri süslü bir sûrette göstermeğe çalışmış,
Müslümanların ahlâkını, içtimâiyâtını bozmağa, aralarına ayrılık duygularını sokmağa olanca şeytanlıklarıyla gayret etmişlerdir. Fakat her aklı başında, güzel düşünceli, dînine bağlı Müslümana lâzım olan ise bu gibi iğfâlâta kapılmamaktır. Şayet bir kere aldanmış ise hemen ayılıp tevbe ve istiğfâr etmelidir. Dostunu ve düşmanını tanıyarak İslâm cemâatinin hakîkî menfaatlerine güzelce çalışmalıdır. Müslümanlara lâyık olan, bundan ibârettir.
LATÎFE:
Şimdilik Alnınızdaki Gözlükle!
Vezirlerden biri, gözlüğünü alnına koyduğunu unutarak aramaya başlar, uşaklarına da aratır. Uşaklar, gözlüğün nerede olduğunu gördükleri halde vezirden çekindiklerinden söyleyememişler. Nihâyet kâhya efendiye müracaat ederek işi anlatmışlar. Kâhya zariflerden bir zat olduğundan, bir müddet sonra vezire şöyle diyerek işi halletmiş.
Efendim! Hele şimdilik alnınızdaki gözlükle işinizi görünüz, sonra ötekini de buluruz!..
Hicrî: 06 Safer 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder