19 Ekim 2018 Cuma

DÎNÎ VAZİFELERİMİZDEN NAMAZ



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اِسْتَقِيمُوا وَلَنْ تُحْصُوا وَاعْلَمُوا أَنَّ خَيْرَ أَعْمَالِكُمُ الصَّلَاةُ وَلَا يُحَافِظُ عَلَى الْوُضُوءِ إِلَّا مُؤْمِنٌ. (ه)
رسول الله  أفندمز  ( صلى الله عليه وسلم )  بويوردولر   :"  دوسدوغرى اولونوز . سزين بونه ( دوغرولقدان آلاجاغنز أجرى صايمايه ) ألبتده كوجونوز يتمز . و بلنزكى سزين عمللرينزين أك خيرلسى نمازدر . آنجق ( كامل ) مؤمن اولانلر دواملى عبدستلى بولونور ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Dosdoğru olunuz. Sizin buna, (doğruluktan alacağınız ecri saymaya) elbette gücünüz yetmez. Ve biliniz ki sizin amellerinizin en hayırlısı namazdır. Ancak (kâmil) mü’min olanlar devamlı abdestli bulunur.” 
(Sünen-i İbn-i Mâce)
Hicrî:   10   Safer   1440  Fazilet Takvimi 

DÎNÎ VAZİFELERİMİZDEN NAMAZ

 
Namaz, pek mühim bir farzdır. Bunun farz olduğuna dair birçok âyetler vardır. Namazın bu kadar ehemmiyetli bir farz olmasının hikmetini. “Sana vahyolunan kitabı oku ve namazı dosdoğru kıl, şüphe yok ki namaz edepsizlikten ve uygunsuzluktan nehyeder ve her halde Allâh’ın zikri (namaz) en büyüktür ve Allah her ne işlerseniz bilir.” meâlindeki Ankebût Sûresi’nin 45. âyet-i kerîmesi bildirmektedir.
Şartlarına uyularak kılınan bir namaz, sâhibini fahşâdan -yani açık çirkinlikten, edepsizlikten- ve münkerden yani aklın ve dînin beğenmeyeceği uygunsuzluktan, günahtan nehyeder. Gafletten uyandırır. (Tefsir Târihi)
Resûlullah (sallallâhü aleyhi ve sellem). “Kim bir namaz kılar da kıldığı namaz kendisini fahşâ ve münkerden alıkoymazsa o namaz onu ancak Allah’tan uzaklaştırır.” buyurmuştur. Onun için İbn-i Mes’ud Hazretleri demiştir ki.
“Namazına itaat etmeyen, Allâhü Teâlâ’dan uzaklığı artırmaktan başka bir şey yapmaz.” Namaza itaat, onu hudûduna riâyet ederek hakkıyla kılıp nehyettiği şeylerden kaçınmakla olur.
Namaz kılıyor görünüp de namazın ne demek olduğundan gâfil olanların vay hallerine! Onun içindir ki (meâlen) “Muhakkak ki mü’minler kurtuluşa ermiştir. Onlar ki namazlarında huşû içindedirler” (Mü’minun S., âyet 1-2) buyurulmuştur.
Namazın hikmeti, gâyesi Allâh’ın zikridir. Yani Allâh’ı anmak ve bu sâyede “O halde anın beni, anayım sizi..” meâlindeki Bakara Sûresi’nin 152. âyetinde buyurulduğu üzere Allâh’ın anmasına (onun mağfiretine) ermektir. Bu sûretle namaz bir mîracdır. Bunu bilenler kendilerini her an Rablerinin huzurunda kabul edip namazlarını zevk içinde ve ihlâs ile kılarlar. Allâh’ı anmak ve onun huzurunda kulun acz ve ihtiyacını arz etmek demek olan namaz, haddi zâtında insanın ıslâhına en büyük sebeptir.
Kul, Allâhü Teâlâ’yı yâd ettiği zaman Allâhü Teâlâ’nın da kendisini yâd etmesini düşünürse zerre kadar günahlar, kötülükler ile anılmayı kimse arzu etmeyeceğinden her an rızâya yükselmek için güzel his ile dopdolu olur. Ve şüphe yok ki bu his, kişinin ıslâhına büyük bir sebep olur. Düşünmeli ki Allah, Kur’an’ında Firavun gibileri nasıl anıyor, peygamberleri ve mü’minleri nasıl anıyor. 
(Hak Dîni Kur’an Dili Tefsiri, Fazilet Neş.)
Hicrî:   10   Safer   1440  Fazilet Takvimi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder