قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَا خَيْرَ فِى فُضُولِ
الْكَلَامِ. (ش)
رسول الله أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) بويوردولر :"
جوق
و فايداسز قونوشمقده خير يوقدر ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Çok ve faydasız konuşmakta hayır yoktur.”
(Musannef-i İbn-i Ebî Şeybe)
Hicrî: 25 Muharrem 1440 Fazilet
Takvimi
FAZLA KONUŞMAK NEDİR?
Kûfe âlimlerinden Muhammed bin Sûka (rahimehullah) kendisini ziyârete gelen bazı dostlarına “Bana fayda verdiği gibi size de fayda vereceğini düşündüğüm bir hâdiseyi anlatayım mı?” diye sordu. Onların “Evet, anlat” demeleri üzerine,
“Bir gün Atâ bin Ebî Rebâh (rahimehullâh), bana şöyle nasîhatte bulundu.
“Ey kardeşim, bizden öncekiler (Ashâb-ı Kirâm) fazla konuşmayı çirkin görürlerdi.”
“Onlara göre fazla konuşmak ne idi?” diye sordum, dedi ki.
“Allâhü Teâlâ’nın kelâmının (Kur’ân-ı Kerîm’in) okunmasından ve manasının anlaşılmasından, Resûlullah Efendimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) hadîs-i şerîflerinin rivâyet edilip anlaşılmasından, iyiliği emredip kötülüğü nehyetmekten, Allâhü Teâlâ’nın rızasına yaklaştıran ilimden, ihtiyâç ve maîşetin için zarûrî olan şeyleri konuşmaktan başka her sözü fazla kabul ederlerdi.” Sonra dikkatle yüzüme bakarak şöyle dedi.
“Siz ‘Halbûki üzerinizde (iyi ve kötü her yaptığınızı gözetip yazıp zapt etmeye memur) hâfızlar var. Kirâmen Kâtibîn ünvanlarına mazhardırlar.’ meâlindeki İnfitâr Sûresi’nin 10 ve 11. âyetlerini inkâr mı ediyorsunuz? Muhakkak ‘(O iki melek) sağdan ve soldan oturmuş zabıt tutarlarken ve insan hiçbir söz söylemez ki illâ yanında hazır bulunan bir melek vardır.’ meâlindeki Kâf Sûresi, 17 ve 18. âyetiyle de sâbit olduğu üzere sizin her birerinizle beraber iki melek vardır.” dedikten sonra.
“Amel defterimiz önümüze açılıp içindekilerin de, ne dîne ne de dünyâya yaramayan şeyler olduğunu görünce ne yapacağımızı hiç düşünmez miyiz?” dedi.
“Bir gün Atâ bin Ebî Rebâh (rahimehullâh), bana şöyle nasîhatte bulundu.
“Ey kardeşim, bizden öncekiler (Ashâb-ı Kirâm) fazla konuşmayı çirkin görürlerdi.”
“Onlara göre fazla konuşmak ne idi?” diye sordum, dedi ki.
“Allâhü Teâlâ’nın kelâmının (Kur’ân-ı Kerîm’in) okunmasından ve manasının anlaşılmasından, Resûlullah Efendimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) hadîs-i şerîflerinin rivâyet edilip anlaşılmasından, iyiliği emredip kötülüğü nehyetmekten, Allâhü Teâlâ’nın rızasına yaklaştıran ilimden, ihtiyâç ve maîşetin için zarûrî olan şeyleri konuşmaktan başka her sözü fazla kabul ederlerdi.” Sonra dikkatle yüzüme bakarak şöyle dedi.
“Siz ‘Halbûki üzerinizde (iyi ve kötü her yaptığınızı gözetip yazıp zapt etmeye memur) hâfızlar var. Kirâmen Kâtibîn ünvanlarına mazhardırlar.’ meâlindeki İnfitâr Sûresi’nin 10 ve 11. âyetlerini inkâr mı ediyorsunuz? Muhakkak ‘(O iki melek) sağdan ve soldan oturmuş zabıt tutarlarken ve insan hiçbir söz söylemez ki illâ yanında hazır bulunan bir melek vardır.’ meâlindeki Kâf Sûresi, 17 ve 18. âyetiyle de sâbit olduğu üzere sizin her birerinizle beraber iki melek vardır.” dedikten sonra.
“Amel defterimiz önümüze açılıp içindekilerin de, ne dîne ne de dünyâya yaramayan şeyler olduğunu görünce ne yapacağımızı hiç düşünmez miyiz?” dedi.
BEYT
Çekinme, âkıl isen, i’tirâf-ı noksandan
Emîn olan delidir aklının kemâlinden
Emîn olan delidir aklının kemâlinden
Nâcî (Muallim Ömer)
Hicrî: 25 Muharrem 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder