1 Kasım 2020 Pazar

CENNETE ULAŞTIRAN BİR AMEL

 


 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ :  دَبَّ إِلَيْكُمْ دَاءُ الْأُمَمِ قَبْلَكُمُ الْحَسَدُ وَالْبَغْضَاءُ هِيَ الْحَالِقَةُ لَا أَقُولُ تَحْلِقُ الشَّعْرَ وَلَكِنْ تَحْلِقُ الدِّينَ. (ت)

رسول الله  أفندمز  ( ﷺ )  بيوردولر  ، "  سزه ، أولكى امتلريك حصطليغى سرايت أتديكى ( اونلر ) حسد و بغض در . بو ( بغض ) ، قازيجيدر . صاجى قازر دميوروم . لكن او ، دينى قازر ( دينك كمالنى كيدرير )  . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Size, evvelki ümmetlerin hastalığı sirâyet etti ki (onlar) hased ve buğzdur. Bu (buğz), kazıyıcıdır. Saçı kazır demiyorum. Lâkin o, dîni kazır (dînin kemâlini giderir).”

(Sünen-i Tirmizî)

Hicrî:   15    Rebiulevvel     1442    Fazilet Takvim

 

CENNETE ULAŞTIRAN BİR AMEL

 

Enes (radıyallâhü anh) anlatıyor: “Resûlullah Efendimizle (s.a.v.) birlikte oturduğumuz bir vakit: ‘Şimdi yanınıza cennetlik bir kişi gelecek.’ buyurdular. Bu sözün hemen arkasından Sa’d bin Ebû Vakkâs (r.a.) yanımıza geldi. Ertesi gün Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) yine aynı sözü söyledi,ler, yine Sa’d (r.a.) geldi. Üçüncü gün de aynı sözü buyurdular, gelen kişi yine Sa’d bin Ebû Vakkâs idi.

Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) oradan ayrılınca, Abdullah bin Amr (r.anhümâ) hemen Sa’d’ın (r.a.) yanına gitti ve üç gün onun müsâfiri olmak istediğini söyledi.

Abdullah (r.a.), müsâfir olduğu zaman zarfında onun, kendisinden fazla bir ibâdet yaptığını görmedi. Sadece gece yatınca, sabah namazına kadar sağa sola dönerken Allahü Teâlâ’yı zikrediyordu.”

Abdullah (r.a.) anlatıyor: “Sa’d’ı üç gün üç gece takip ettim. Bunlardan başka, bir de hayırlı olandan başka hiçbir söz söylemiyordu. Neredeyse onun amelini küçük görecektim. Sonra dayanamayıp: ‘Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), üç ayrı mecliste cennetlik bir zât yanınıza gelecek demişti, her birinde sen geldin. Ne vesîleyle bu mertebeye eriştiğini görüp sana uymak istedim. Fakat öyle fazla bir amel yaptığını göremedim. Seni bu dereceye ulaştıran nedir?’ dedim. Sa’d (r.a.): ‘Gördüklerinden başka birşey yapmıyorum.’ dedi.

Bunun üzerine yanından ayrıldım, giderken beni geri çağırıp dedi ki: ‘Gördüklerinden başka bir şey yapmıyorum. Ancak ben hiçbir Müslümana karşı, içimde hiçbir kötülük olmadığını görüyorum, onlara kötü bir söz  de söylemiyorum.’ Ben de: ‘Tamam, seni bu makâma eriştiren ve benim de güç yetiremeyeceğim amel işte budur.’ dedim.”

(İbn-i Asâkir, Tarih-i Dımaşk)

Hicrî:   15    Rebiulevvel     1442    Fazilet Takvim

 

 

    SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder