1 Kasım 2020 Pazar

KUR’ÂN-I KERÎM’İN CEM VE TERTİBİ - 2

 


 

قَالَ اللهُ تَعَالَى :  ٰ اِنَّ الَّذِي فَرَضَ عَلَيْكَ الْقُرْاٰنَ لَرَٓادُّكَ اِلى مَعَادٍ قُلْ رَبِّى اَعْلَمُ مَنْ جَاءَ بِالْهُدٰى وَمَنْ هُوَ فِى ضَلَالٍ مُبِينٍ. (سورة القصص ، ٨٥)

الله تعالى شويله بيوردى ( مئآلا )  :    "  هر حلده او قرآنيك ( تلاوتنى ، تبليكنى و موجبنجه عمل أتمنى ) سنك أؤزرينه فرض قلان ( الله ) ، سنى ( ينه ) دونولجك يره دوندوروجكدر . ده كى : هدايتله كلن كيم ، او آب آجق بر صابقلق إيجنده اولان كيم ، ربم جوق إي بلندير  . "

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Her halde o Kur’ân’ın (tilâvetini, teblîğini ve mûcebince amel etmeni) senin üzerine farz kılan (Allah), seni (yine) dönülecek yere döndürecektir. De ki: Hidâyetle gelen kim, o apaçık bir sapıklık içinde olan kim, Rabbim çok iyi bilendir.

(Kasas Sûresi, âyet 85)

Hicrî:   14    Rebiulevvel     1442    Fazilet Takvim

 

KUR’ÂN-I KERÎM’İN CEM VE TERTİBİ - 2

 

Kur’ân-ı Kerîm’in cem ve tertibinde üçüncü devre şöyle olmuştur:

Hz. Osman’ın hilâfeti zamanında Müslümanlar çoğalmış, İslâm memleketi genişlemiş olması hasebiyle Müslümanlar arasında “Vücûh-ı Kırâat” dolayısıyla bir ihtilaf yüz gösterdi. Bazı zâtlar “Benim kırâatim senin kırâatinden hayırlıdır.” diye münâkaşaya kalkışmıştı. Her taraf kendi okuyuş tarzını doğru görüyordu. Bu yüzden ileride Müslümanlar arasında büyük ihtilaflar zuhur edebilirdi.

Medâyin ordularının kumandanı ve Resûl-i Ekrem’in sırdaşı bulunan Huzeyfe bin Yemân (r.a.), bu hâdiseyi Hazret-i Osman’a bildirdi. Bunun üzerine Hazret-i Osman (r.a.), Medîne-i Münevvere’de Ashâb-ı Kirâm’ı toplayarak görüşlerine mürâcaat etti; Ashâb’ın büyüklerinden müteşekkil bir heyet oluşturuldu. Bu heyet Ümmü’l Müminîn (Müminlerin annesi) Hazret-i Hafsa (radıyallâhü anhâ) nezdindeki Mushaf-ı Şerîf’i alarak nüshaları çoğalttılar. Bir rivayete göre dört nüsha yazılıp biri Hilâfet Makâmı’nda muhâfaza edildi, diğerleri de Kûfe’ye, Basra’ya ve Şam’a gönderildi. Diğer bir rivayete göre yedi nüsha yazılıp birer nüsha da Yemen’e, Bahreyn’e, Mekke-i Mükerreme’ye gönderilmiştir. Bu cihetle Hazret-i Osman’a “Câmiu’l-Kur’ân” unvanı verilmiştir.

Hazret-i Osman (r.a.), Hazret-i Hafsa’dan (r.anhâ) alınan Mushaf-ı Şerîf’i iâde etmiş, bundan sonra yazılacak Mushafların bu merkezlere gönderilen Mushaflara göre yazılması lüzûmunu, Ashâb-ı Kirâm’ın icmâına dayanarak her tarafa tebliğ eylemiştir. Böylece Müslümanların arasında birliği temin buyurmuştur.

 

BEYİT:

 

Çeşm-i insâf gibi kâmile mîzân olmaz

Kişi noksânını bilmek gibi irfân olmaz.        (Tâlib)

(Olgun bir kişi için insaf gözü gibi ölçü olmaz, kişiye eksiğini bilmek gibi ilim olmaz)

Hicrî:   14    Rebiulevvel     1442    Fazilet Takvim

 

 

    SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder