قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : يَقُولُ اللهُ سُبْحَانَهُ ابْنَ آدَمَ إِنْ صَبَرْتَ وَاحْتَسَبْتَ عِنْدَ الصَّدْمَةِ الْأُولَى لَمْ أَرْضَ لَكَ ثَوَابًا دُونَ الْجَنَّةِ. (هـ)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ، " الله سبحان الله شويله بيورور : ( أى ) آدم اوغلى ! أكر مصيبت إلك كلديكى آنده صبر أدر و ثوابنى ( يالنز الله دان ) أؤميد أدرسن سنك إيجن جنتدن باشقه بر ثوابه راضى كلمم . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Allah Sübhânehû şöyle buyurur: (Ey) Âdemoğlu! Eğer musîbet ilk geldiği anda sabreder ve sevâbını (yalnız Allah’tan) ümit edersen senin için cennetten başka bir sevâba râzı gelmem.”
(Sünen-i İbn-i Mâce)
Hicrî: 16 Rebiulevvel 1442 Fazilet Takvim
SABIR HER İBÂDETİN ASLIDIR
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki: “Îman iki kısımdır. Bir kısmı sabır, diğer kısmı şükürdür. Sabrın en fazîletli olanı (en çok sevap kazandıranı) da musîbet ilk geldiği esnada gösterilen sabırdır.” Zîrâ musîbetin en şiddetli olduğu an, başa ilk geldiği andır. Bu hâlde iken sabrın sevâbı daha fazladır. Çünkü musîbete uğrayan kimse gün geçtikçe tesellî bulur, musîbetin şiddeti azalır, tesiri kırılır ve sabır, tabiî hâle gelir. Allâhü Teâlâ, böyle bir halde sabredenleri müjdeleyerek buyurmuşlardır ki:
“Andolsun, biz sizleri biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve mahsullerden yana eksiltme ile imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele ki onlar başlarına bir belâ geldiği zaman, “Biz, ancak Allâhü Teâlâ’nın (dünyada takdirine teslim olmuş) kullarıyız ve biz muhakkak (âhirette de) ona döneceğiz.” derler. İşte onlara Rablerinden mağfiret ve rahmet vardır. Ve işte onlar, hidâyete erenlerin ta kendileridir.” (Bakara Sûresi, âyet 155-157)
Âriflerden biri dedi ki: “Ben Mekke-i Mükerreme’de iken Beytullâh’ı tavaf eden bir fakir gördüm, tavaftan sonra cebinden bir kâğıt çıkardı, ona baktı, sonra devam edip gitti. Ertesi gün yine aynı şeyi yaptı. Bunun üzerine günlerce onu takip ettim, hep aynı şeyi yapıyordu. Derken bir gün, tavâfını yaptıktan sonra yine aynı kâğıda baktı. Sonra az bir mesâfe gitmişti ki düşüp ruhunu teslim etti. Biz hemen yanına vardık. Cebinden o kâğıdı çıkardığımızda gördük ki kâğıtta: “Rabbinin hükmüne (rızâ göstererek) sabret. Zîrâ sen bizim gözlerimiz önündesin (hıfz ve himayemizdesin).” meâlindeki Tûr Sûresi’nin 48. âyet-i kerîmesi yazılı idi.
Sabır, her ibâdetin aslıdır. Minhâcü’l-Âbidîn kitabında denilmiştir ki: İbâdetlerin tamamı, musîbetlere sabır ve eziyetlere tahammül üzerine bina edilmiştir. O hâlde çok sabredici olmayan, ibâdetlerin hakîkatinden bir şeye vâsıl olamaz.
(Berika)
Hicrî: 16 Rebiulevvel 1442 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder