قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : زُرِ الْقُبُورَ تَذْكُرْ بِهَا الْآخِرَةَ وَاغْسِلِ الْمَوْتَى فَإِنَّ مُعَالَجَةَ جَسَدٍ خَاوٍ مَوْعِظَةٌ بَلِيغَةٌ وَصَلِّ عَلَى الْجَنَائِزِ لَعَلَّ ذَلِكَ يَحْزُنُكَ فَإِنَّ الْحَزِينَ فِي ظِلِّ اللهِ يَتَعَرَّضُ كُلَّ خَيْرٍ. (فيض)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ، " قبرلرى زيارت أت ، اونلرله آخرتى خطرلارسيك . جنازه لرى يقا . زيرا رحدان آيرلمش جسد ايله اوغراشمق ( يقايب كفنلمك ) أك تأسيرلى نصيحتدر . جنازه لر أؤزرينه نماز قل ، اومولور كى بو سنى حزونلنديرير . و محقق حزونلى كمسلر ، الله تعالى نيك ( آرشى نيك ) كولكسنده بتون خيرلره نائل اولور . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: "Kabirleri ziyâret et, onlarla âhireti hatırlarsın. Cenâzeleri yıka. Zîrâ ruhtan ayrılmış ceset ile uğraşmak (yıkayıp kefenlemek) en tesirli nasîhattir. Cenâzeler üzerine namaz kıl, umulur ki bu seni hüzünlendirir. Ve muhakkak hüzünlü kimseler, Allâhü Teâlâ’nın (Arşı’nın) gölgesinde bütün hayırlara nâil olurlar.”
(Feyzü’l-Kadîr)
Hicrî: 14 Rebiulahir 1442 Fazilet Takvim
ÖLÜMÜ HATIRLAMAK
Vefat eden bir mümin üzerine cenaze namazı kılmak, onu kabrine dek uğurlamak, arkasından hayır duâ etmek, Müslümanın Müslüman üzerindeki haklarındandır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: Her kim inanarak ve mükâfâtını Hz. Allah’tan bekleyerek bir Müslümanın cenazesinin ardınca gider, cenaze namazı kılınana dek onun yanında bulunur ve defnedildikten sonra oradan ayrılırsa elbette iki kırat ecir ile ayrılır. Her kırat, Uhud Dağı kadardır. Her kim de cenaze namazına iştirak edip definden evvel ayrılırsa o da bir kırat ecir ile ayrılır.
(S. Buhârî)
İbn-i Abbas’dan (r.anhümâ) şöyle rivayet olundu: “Mümin bir kimse, kabrine girdiğinde verilen ilk hediye, kendisi üzerine cenaze namazı kılanların mağfiret olunduğu müjdesidir.”
(Dârekutnî)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: Tabuta konulan her ölü, Hazret-i Allah’ın işitmesini istediği herkesin işiteceği şeyleri konuşur. Der ki, ‘Ah kardeşlerim! Ah benim naaşımı taşıyan dostlarım! Dünya hayatı beni aldattığı gibi sizleri de aldatmasın. (Vazifelerimi yapmak için daha) zamanın olduğu düşüncesi beni oyaladığı gibi sizi de oyalamasın. Kazandıklarımın hepsini vârislerime bıraktım. Hâlbuki Deyyân olan Hazret-i Allah, hesap günü beni onların hepsinden hesaba çekecek. Sizler şimdi beni âhirete uğurluyor ve beni terk ediyorsunuz (mutlaka bir gün sizler de benim yerimde olacağınızı unutmayın.)’
(el-Câmiu’l-Kebîr)
Ölü, kendisini kimin yıkadığını, kimin kefenlediğini, tabutunu kimin omuzladığını bildiği gibi vefatından sonra kabrini kimin ziyâret ettiğini de bilir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Uhud’da, Mus’ab bin Umeyr ve diğer şehitlerin yanında durarak: “Ben şehâdet ederim ki: Sizler, Hazret-i Allah indinde dirisiniz.” buyurdular ve onları ziyaret edin ve (ziyarete gittiğinizde) onlara selam verin. Nefsim kudretinde olan Allâhü Teâlâ’ya yemîn ederim ki (onlar) kendilerine selam verenlerin selamını alırlar. Bu kıyâmet gününe dek böyledir.” buyurdular.
(M. Evsat)
Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.v.), cenâze namazı için Ashâb-ı Kirâm’ın bulunduğu yere geldiler. Dişleri görünecek kadar yüksek sesle gülen bazı insanlar gördüler. Buyurdular ki: “Doğrusu siz lezzetleri yıkan ölümü çokça hatırlasaydınız o, sizi böyle gülmekten alıkoyardı.”
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 14 Rebiulahir 1442 Fazilet Takvim
SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder