قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِنَّ لِكُلِّ شَيْءٍ دِعَامَةً ودِعَامَةُ هَذَا الدِّينِ الْفِقْهُ. (فيض)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ، " محقق هر شيئك بر ديركى واردر . شو ( إسلام ) دينينك دييره كى إيسه فقه در . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: "Muhakkak her şeyin bir direği vardır. Şu (İslâm) dîninin direği ise fıkıhtır.”
(Feyzu’l-Kadîr)
Hicrî: 04 Rebiulahir 1442 Fazilet Takvim
İMÂM-I ÂZAM HAZRETLERİNİN İLMİ VE İLME HİZMETİ
Malum olduğu üzere asr-ı saâdette ve Tâbiîn’in ilk zamanlarında fıkhî meseleler, bir ilim hâlinde yazılı değildi. Ashâb-ı Kirâm, Resûlullah Efendimizden (s.a.v.); Tabiîn’in evvelkileri de Ashâb-ı Kirâm’dan dinî ve hukûkî hükümleri sözlü olarak sorup öğrenmişlerdi. Kendilerindeki yüksek zekâ ve pek geniş, kuvvetli bir hâfıza sayesinde işitmiş oldukları meseleleri hâfızalarında pek mükemmel bir suretle saklamış, âdeta hâfızaları birer ilim ve irfan kütüphanesi kesilmişti. Onların en feyizli zamanlarında ilim, sayfalarda değil sînelerde idi. Bundan dolayı da fıkıh ve şerîat ilimleri İslâm hukukunda fasıllara taksim edilmemiş, kitap halinde tertip edilmemişti.
İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe Hazretlerinin (rah.) zamanında ise İslam ülkesi pek genişlemiş, Tâbiîn’in büyükleri etrafa dağılmış, adetleri azalmaya başlamış, fıkhî bilgiler dünyâya yayılmış idi. İleride bu hârikulâde zekâ ve hâfıza sahiplerinin azalıp ilmin ziyan olmasından korkan İmâm-ı Âzam Hazretleri, şer’î meseleleri pek muntazam esaslara tâbi olarak kitaplara ve bablara ayırmak suretiyle bir araya topladı.
İmâm-ı Âzam’ın (rah.) takip ettiği tedvin meselesini gerek kudretli talebeleri gerek onlardan istifâde eden sâir fakihler takibe başlamıştı. Mesela; İmâm Şâfiî (rah.), İmâm-ı Âzam’ın talebesi olan İmam Muhammed eş-Şeybânî Hazretlerinin ders halkasında bulunmuş, ondan istifade etmiştir. İmâm-ı Âzam’ın fıkhını hâvi olan kitapları ondan alıp okumuş ve ictihadında büyük bir inkişaf yüz göstermiştir.
İmam Şâfiî Hazretleri, İmâm-ı Âzam hazretlerine hürmet eder, kabrini ziyâret eder, onu her daim rahmetle yâd ederdi. Onun hakkında ise şöyle söylerdi: “Her kim fıkhı anlamak isterse İmâm-ı Âzam ve onun arkadaşlarına (talebelerine) mürâcaat etsin. Çünkü insanların hepsi fıkıh sahasında İmâm-ı Âzam’ın ıyâli (çocuğu) gibidir.”
Bir rivâyete göre İmâm-ı Âzam’ın dînî meselelerden istinbat ile izah ve beyan etmiş olduğu fıkhî meselelerin sayısı 83 bindir. Bunlardan 38 bini ibâdet hususunda asıldır. 45 bini de muâmelât hususunda esastır.
Hicrî: 04 Rebiulahir 1442 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder