17 Kasım 2020 Salı

İNSANOĞLUNUN GÖZÜNÜ ANCAK TOPRAK DOYURUR

 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ :  لَيْسَ الْغِنَى عَنْ كَثْرَةِ الْعَرَضِ وَلَكِنَّ الْغِنَى غِنَى النَّفْسِ. (ق)

رسول الله  أفندمز  ( ﷺ )  بيوردولر  ، "  ( حقيقى ) زنكنلك ، مال جوقلوغندان دكلدير . ( حقيقى ) زنكنلك آنجق كونول زنكنليكى ( قناعت أتمك ) در   . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: "(Hakîkî) zenginlik, mal çokluğundan değildir. (Hakîkî) zenginlik ancak gönül zenginliği (kanâat etmek)dir.”

(Müttefekun Aleyh)

Hicrî:   02    Rebiulahir     1442    Fazilet Takvim

 

İNSANOĞLUNUN GÖZÜNÜ ANCAK TOPRAK DOYURUR

 

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Şâyet âdemoğluna altınla dolu bir vadi verilse ona ikincisini de katmak ister. Altın dolu iki vadisi olsa bir üçüncüsünü de ister. Âdemoğlunun karnını topraktan başkası dolduramaz ve Allâhü Teâlâ, tevbe edenin tevbesini kabul eder.”

Hakîkaten insanlar, tabiatları icabı mala pek düşkündür, hazinelere mâlik olsalar yine artmasını ister dururlar. Güzel ahlâka sahip olmayanlar, hırs ve tamahkârlık içinde yaşarlar, dünya varlığı uğrunda en mukaddes şeyleri feda etmekten çekinmezler. Servet ve mevki hırsıyla, ne kadar gâfilâne hareket edenlere tesadüf olunmaktadır. Kişi biraz da âkıbetini düşünmelidir, âhiret mesûliyetini göz önüne almalıdır. Bir insan, eğer servet sâhibi bulunursa bunun şükrünü îfâya çalışmalı, servetini gayr-ı meşru sûrette sarf etmekten sakınmalıdır. Hakîkî bir mümin, kendi nefsinin heveslerine, yanlış ilhamlarına tâbi olmaz, nâil olduğu bir nimeti suistimal etmez, her hususta Allâhü Teâlâ’nın ve Resûl-i Ekrem’in emirlerine, nehiylerine tâbi olur. Selâmetini, saâdetini bu yolda görür. Velev ki bu uğurda bazı maddî mahrumiyetlere, fedakârlıklara katlanması lâzım gelsin. İnsanlar âdî, fânî bir gâyeye kavuşmak için ne kadar çalışıyorlar, ne kadar fedakârlıklarda bulunuyorlar. Ya en ulvî, ebedî bir gayeye nâiliyet için fedakârlıklarda bulunmaları icâb etmez mi?

İnsan biraz da âkıbetini düşünmeli, âhiret mesuliyetini göz önüne almalı; fânî bir varlık uğrunda ebedî bir varlığı fedâ edecek kadar cehâlet (ve gaflet) eseri göstermemelidir. Dâimâ uyanık bulunup tevbe ve istiğfar etmelidir. Hak Teâlâ Hazretleri, yapılacak tevbeleri kabul buyurur. Bundan bir an evvel istifâdeye çalışmalıdır. Sonra pişmanlık fayda vermez.

Hicrî:   02    Rebiulahir     1442    Fazilet Takvim

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder