1 Kasım 2020 Pazar

KUR’ÂN-I KERÎM’İN 23 SENEDE İNDİRİLMESİ

 


 

قَالَ اللهُ تَعَالَى :  وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْلَا نُزِّلَ عَلَيْهِ الْقُرْاٰنُ جُمْلَةً وَاحِدَةً كَذٰلِكَ لِنُثَبِّتَ بِهِ فُؤٰادَكَ وَرَتَّلْنَاهُ تَرْتِيلًا. (سورة الفرقان، ٣٢)

الله تعالى شويله بيوردى ( مئآلا )  :    "  و كفر أدنلر : اونه قرآن بر ( دفاده ) ، طوبلى بر حالده إندرلمش اولمالى دكلمى ايدى ؟، ده ديلر . بز اونونله سنين قلبنى تقويه اتمك إيجن بويله بارجه بارجه إنديردك . و اونى آيت آيت بيان أتديك  . "

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Ve o küfredenler: ‘Ona, Kur’ân bir (defâda), toplu bir hâlde indirilmiş olmalı değil mi idi?’ dediler. Biz onunla senin kalbini takviye etmek için böyle parça parça indirdik. Ve onu âyet âyet beyan ettik.

(Furkân Sûresi, âyet 32)

Hicrî:   16    Safer     1442    Fazilet Takvim       

 

 KUR’ÂN-I KERÎM’İN 23 SENEDE İNDİRİLMESİ

 

Kâfir olanlar, düşmanlıkları ve hasetleri sebebiyle hakkı kabul etmeyenler, Kur’ân-ı Mübîn’in ulviyetini göremeyenler: ‘Kur’ân, o Peygamberlik iddiâsında bulunan zâta toplu bir hâlde indirilmiş olmalı değil mi idi? Tevrat, Zebûr, İncil birden indirilmiş olduğu gibi Kur’ân da birden indirilmeli, öyle tedrîcen (azar azar) indirilmemeliydi.’ dediler. Bu münkirler, Kur’ân-ı Mübîn ile diğer kitaplar arasındaki farkı ve tedrîcen indirilmesindeki hikmeti anlayamıyorlardı. İşte Cenâb-ı Hak, bu hususa Furkan Sûresi’nin 32. âyet-i kerîmesinde işâret buyurmaktadır ki âlimlerimiz şöyle tefsir etmişlerdir: “Ey Resûl-i Zî-şân, o Kur’ân’ın âyetleriyle kalbini takviye etmek için onu böyle parça parça indirdik. Görülen fayda ve hikmete mebnî olarak âyet âyet, sûre sûre indirdik ve onu âyet âyet beyan ettik, hâlin îcâbına göre latîf bir sûrette tertip ederek ve daha fazîletli kılarak, bir kelâm mucizesi meydana getirmiş olduk.”

Kur’ân-ı Azîm’in tedrîcen indirilmesinde birçok husus vardır. Hulâsa olarak:

1. Peygamber Efendimizden (s.a.v.) zaman zaman birçok şeyler soruluyor, bunlara cevap olmak üzere âyetler nâzil oluyordu. Yine o Resûl-i Zî-şân’a zaman zaman zahmetler veriliyor, mübârek kalbini mahzun edecek sözler söyleniyordu. Bunlara cevap olmak ve birer teselli olması için de âyetler, vakit vakit nâzil oluyordu.

2. Kur’ân-ı Kerîm âyetlerinin tek seferde indirilmemesindeki bir büyük hikmet de bu ümmet-i Muhammed hakkında kolaylık göstermektir. Çünkü birden nâzil olsa idi, Müslümanların daha İslâm’ın başlangıcında bütün dînî hükümler ile birden mükellef olmaları îcabederdi. Bu da kendilerine pek ağır gelirdi. Hâlbuki peyderpey indirilmesi, dînî hükümlere kolayca alışmalarına vesîle olmuştur.

3. Cibrîl-i Emîn’in vakit vakit inerek Kur’ân-ı Mübîn’in âyetlerini getirmesi, bu vesîle ile Resûl-i Ekrem (s.a.v.) ile tekrar tekrar buluşup görüşmesi, Peygamber Efendimiz hakkında bir ilâhî ihsan ve merhamet idi. Onun mübârek kalbini takviye etmekte (kuvvetlendirmekte) ve kendisini tesellî etmekteydi.

Hicrî:   16    Safer     1442    Fazilet Takvim       

 

 

    SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder