قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلْعُلَمَاءُ مَصَابِيحُ
الْأَرْضِ وَخُلَفَاءُ الْأَنْبِيَاءِ وَوَرَثَتِي وَوَرَثَةُ الْأَنْبِيَاءِ.
(فيض)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " (
حقيقى ) آلملر يريوزونون قندللرى ، بيغمبرلريك خاليفه لرى ، بنم وارثلرم و
بيغمبرلريك وارثلرى درلر ."
Resûlullah
Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “(Hakîki) âlimler yeryüzünün
kandilleri, peygamberlerin halîfeleri, benim vârislerim ve peygamberlerin
vârisleridirler.”
(Münâvî, Feyzü’l-Kadîr)
Hicrî: 21 Rebiulâhir 1441 Fazilet
Takvimi
“ÜMMETİMİN ÂLİMLERİ İSRÂİLOĞULLARININ PEYGAMBERLERİ GİBİDİR”
Büyük evliyadan İmâm Şâzelî (kuddise sirruh) gördüğü bir rüyâsını şöyle anlatmıştır:
Mescid-i Aksâ’nın dışında Harem’in ortasına bir taht kuruldu. Halktan birçok kimse sınıf sınıf içeriye girdi. Tahta doğru baktım, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) tahtın üzerinde tek başına oturuyor, İbrahim, Mûsâ, Îsâ, Nûh (Aleyhimüsselâm) ve diğer bütün peygamberler de tahtın etrafında, yerde oturuyorlardı. Onları görmek ve seslerini işitmek için olduğum yerde durdum.
Mûsâ Aleyhisselam, Peygamber Efendimize (s.a.v.):
“Siz, ‘Benim ümmetimin âlimleri İsrâiloğullarının peygamberleri gibidir’ buyuruyorsunuz. Onlardan birini bize gösterir misiniz?” dedi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) orada bulunan âlimler arasından: “İşte şu” diyerek İmâm-ı Gazâlî Hazretlerini işâret buyurdu. Bunun üzerine Mûsâ Aleyhisselâm, İmâm-ı Gazâlî Hazretlerine bir suâl sordu. O da bu suâle on farklı şekilde cevap verdi.
Mûsâ Aleyhisselâm bu cevaba itiraz ederek: “Sual cevaba mutâbık olmalıdır, ben bir sual sordum, o on farklı cevap verdi.” buyurdu. İmâm-ı Gazâlî Hazretleri de:
“Bu itiraz aynı şekilde size de yöneltilmiştir. Allâhü Teâlâ size (meâlen): ‘Yâ Mûsa, o sağ elindeki de nedir?’ (Tâhâ Sûresi, âyet 17) diye sual edince cevap olarak sadece ‘asâmdır’ demeniz kâfi iken onun birçok sıfatlarını da saymıştınız.” dedi.
İmam Şâzelî (kuddise sirruh) devamla der ki:
“Ben bu sırada Hazret-i Muhammed Mustafa’nın (sallallâhü aleyhi ve sellem) kadrinin büyüklüğünü, O’nun, tahtı üzerinde; diğer peygamberlerin de yerde oturmalarını düşünürken, birisi, beni uyandırdı. Meğer Mescid-i Aksâ’nın kandillerini yakmakla vazîfeli olan kayyım imiş. Bana:
“Hayret etme! Her şey O’nun nûrundan yaratıldı.” dedi. Bunu duyunca düşüp bayıldım. Ancak bir müddet sonra ayılabildim. Hemen kayyımı aradım, fakat bulamadım.”
Mescid-i Aksâ’nın dışında Harem’in ortasına bir taht kuruldu. Halktan birçok kimse sınıf sınıf içeriye girdi. Tahta doğru baktım, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) tahtın üzerinde tek başına oturuyor, İbrahim, Mûsâ, Îsâ, Nûh (Aleyhimüsselâm) ve diğer bütün peygamberler de tahtın etrafında, yerde oturuyorlardı. Onları görmek ve seslerini işitmek için olduğum yerde durdum.
Mûsâ Aleyhisselam, Peygamber Efendimize (s.a.v.):
“Siz, ‘Benim ümmetimin âlimleri İsrâiloğullarının peygamberleri gibidir’ buyuruyorsunuz. Onlardan birini bize gösterir misiniz?” dedi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) orada bulunan âlimler arasından: “İşte şu” diyerek İmâm-ı Gazâlî Hazretlerini işâret buyurdu. Bunun üzerine Mûsâ Aleyhisselâm, İmâm-ı Gazâlî Hazretlerine bir suâl sordu. O da bu suâle on farklı şekilde cevap verdi.
Mûsâ Aleyhisselâm bu cevaba itiraz ederek: “Sual cevaba mutâbık olmalıdır, ben bir sual sordum, o on farklı cevap verdi.” buyurdu. İmâm-ı Gazâlî Hazretleri de:
“Bu itiraz aynı şekilde size de yöneltilmiştir. Allâhü Teâlâ size (meâlen): ‘Yâ Mûsa, o sağ elindeki de nedir?’ (Tâhâ Sûresi, âyet 17) diye sual edince cevap olarak sadece ‘asâmdır’ demeniz kâfi iken onun birçok sıfatlarını da saymıştınız.” dedi.
İmam Şâzelî (kuddise sirruh) devamla der ki:
“Ben bu sırada Hazret-i Muhammed Mustafa’nın (sallallâhü aleyhi ve sellem) kadrinin büyüklüğünü, O’nun, tahtı üzerinde; diğer peygamberlerin de yerde oturmalarını düşünürken, birisi, beni uyandırdı. Meğer Mescid-i Aksâ’nın kandillerini yakmakla vazîfeli olan kayyım imiş. Bana:
“Hayret etme! Her şey O’nun nûrundan yaratıldı.” dedi. Bunu duyunca düşüp bayıldım. Ancak bir müddet sonra ayılabildim. Hemen kayyımı aradım, fakat bulamadım.”
(Tefsîr-i Rûhu’l-Beyân)
Hicrî: 21 Rebiulâhir 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder