قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَا بَأْسَ بِالْغِنَى لِمَنِ
اتَّقَى، وَالصِّحَّةُ لِمَنِ اتَّقَى خَيْرٌ مِنَ الْغِنَى، وَطِيبُ النَّفْسِ
مِنَ النَّعِيمِ. (ه)
رسول
الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " متقى
اولان ( الله ، دان قورقان ) كمسه إيجن زنكنلك ده بر محزور يوقتور . صحت إيسه متقى
اولانلر إيجن زنكنلكدن ده خرلى در . قلبيك حضورلى اولماسىده ( الله تعالى ، نيك )
نعمتلرندندر . "
Resûlullah
Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Müttakî olan (Allah’tan
korkan) kimse için zenginlikte bir mahzur yoktur. Sıhhat ise müttakî olanlar
için zenginlikten de hayırlıdır. Kalbin huzurlu olması da (Allâhü Teâlâ’nın)
nîmetlerindendir.”
(Sünen-i İbn-i Mâce)
Hicrî: 04 Rebiulâhir 1441 Fazilet
Takvimi
ÂHİRETTE DÖRT SINIF İNSAN
Abdullah İbn-i Mesûd (radıyallâhü anh) buyurdu:
Üç şey vardır ki bunların -söyleyeceğim gibi- hak olduklarına yemin ederim. Dördüncü bir husus daha vardır ki eğer yemin etsem elbette yemînimde sâdık olmuş olurum:
1. Allâhü Teâlâ, İslâm’dan nasîbini almış kimseyi, nasîbini almamış kimse ile âhirette bir tutmaz. İslâm’ın nasîbi ise üçtür: Namaz, Ramazân-ı şerîf orucu ve zekâttır.
2. Allâhü Teâlâ, dünyâda velîsi olduğu kulunu, âhirette başkasına muhtaç edecek değildir.
3. Bir topluluğu seven bir kimse, kıyâmet günü muhakkak onlarla birlikte mahşer meydanına gelir.
4. Yemin etsem günâha düşmeyeceğimi umduğum husus ise şudur: Allâhü Teâlâ bir kulunun kusûrunu dünyada iken örttü ise onu âhirette de muhakkak örtecektir (yani onu mahlûkâta karşı rezil etmeyecektir).
Üç şey vardır ki bunların -söyleyeceğim gibi- hak olduklarına yemin ederim. Dördüncü bir husus daha vardır ki eğer yemin etsem elbette yemînimde sâdık olmuş olurum:
1. Allâhü Teâlâ, İslâm’dan nasîbini almış kimseyi, nasîbini almamış kimse ile âhirette bir tutmaz. İslâm’ın nasîbi ise üçtür: Namaz, Ramazân-ı şerîf orucu ve zekâttır.
2. Allâhü Teâlâ, dünyâda velîsi olduğu kulunu, âhirette başkasına muhtaç edecek değildir.
3. Bir topluluğu seven bir kimse, kıyâmet günü muhakkak onlarla birlikte mahşer meydanına gelir.
4. Yemin etsem günâha düşmeyeceğimi umduğum husus ise şudur: Allâhü Teâlâ bir kulunun kusûrunu dünyada iken örttü ise onu âhirette de muhakkak örtecektir (yani onu mahlûkâta karşı rezil etmeyecektir).
(Taberânî, el-Mucemü’l-Kebîr)
HASTALARA YEMEKTE ISRAR ETMEMELİDİR
Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem): “Hastalarınızı yemeye ve içmeye zorlamayınız. Zîra Allâhü Teâlâ onları yedirir, içirir.” buyurmuştur.
İnsan hasta olduğunda kendi derdiyle uğraştığından mide, yenilen yemeği sindiremez. Böyle hastalara yemek için ısrar edilirse, onlara iyilik değil, kötülük edilmiş olur. Bu gibi işlerde tabîbin söylediği sözden asla ayrılmamalıdır. Şu kadar var ki, hastaların ve hastalıktan yeni kalkan bir kimsenin canı, bir şeyi çok isterse, ondan biraz verilebilir.
Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) Hazretleri bir hastayı görmeye gittiklerinde hastaya, “Ne istersiniz?” diye sormuşlar. Hasta da ‘ekmek isterim’ demiştir. Bunun üzerine yanında bulunanlara, hastaya ekmek vermelerini emrettikten sonra:
“Sizden birinizin hastası bir şey yemeyi veya içmeyi çok arzularsa ona o şeyden (biraz) yediriniz, içiriniz.” buyurmuştur.
İnsan hasta olduğunda kendi derdiyle uğraştığından mide, yenilen yemeği sindiremez. Böyle hastalara yemek için ısrar edilirse, onlara iyilik değil, kötülük edilmiş olur. Bu gibi işlerde tabîbin söylediği sözden asla ayrılmamalıdır. Şu kadar var ki, hastaların ve hastalıktan yeni kalkan bir kimsenin canı, bir şeyi çok isterse, ondan biraz verilebilir.
Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) Hazretleri bir hastayı görmeye gittiklerinde hastaya, “Ne istersiniz?” diye sormuşlar. Hasta da ‘ekmek isterim’ demiştir. Bunun üzerine yanında bulunanlara, hastaya ekmek vermelerini emrettikten sonra:
“Sizden birinizin hastası bir şey yemeyi veya içmeyi çok arzularsa ona o şeyden (biraz) yediriniz, içiriniz.” buyurmuştur.
(Tabâbet-i İslâm)
Hicrî: 04 Rebiulâhir 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder